Beşiktaş’ın başının derdi Atatürk Olimpiyat stadı. Orada hiç lig maçı kazanamadı! Dar kadrosunda 3 sakat bir cezalı vardı. Atiba’sı yoktu! Öteki joker Necip’in de yokluğu takımın hamle değerlerini de olumsuz etkileyecekti. Peki geri kalan yorgun savaşçılar ne yapacaktı.
Uzun süredir hafta arasında da maç oynayan dar kadrolu Beşiktaş bu kez hafta içini dinlenerek geçirmişti. Hem bu, hem GS’ı yenmenin getireceği büyük avantaj Beşiktaş’ı zindeleştirmişti. Sezon başında uyguladığı tempolu oyunla çıktı sahaya. Geride iyi alan daralttı, adam kontrollerini başarılı yaptı. Hücuma hızlı çıkmanın, topu bekletmemenin özenini gösterdi. Tek top oynamaya çabaladı. Ancak önde yalnız kalan Demba Ba, arkadaşları ileriye çabuk koşamadıklarında etkisiz kaldı. Ve GS savunması onu en az iki adamla kontrol etme olanağı buldu. Özellikle ilk yarıda iki taraf da oyun kurmakta zorlandılar, ama ne sıradanlaştılar, ne mücadelede öne geçebildiler.
Beşiktaş ikinci yarıda hücuma öncelik verdi. Maçı istemeye başlamıştı ama kaderi kötüydü. Cüneyt Çakır Melo’ya yapılan faule kartını çıkarmadı. Onun tartışması yapılırken Sneijder Veli’ye bir şeyler söyledi.
Söyledikleri sevimsizdi ki Veli eli ile onu yüzünden iterek tepki gösterdi. Olayın yakınındaki Çakır, söyleneni es geçip yapılana kırmızı kartını çıkardı.
Beşiktaş on kişi kaldı. İlginçtir bundan sonra daha etkili hücumlar yapmaya başladı. Bir topu direkten döndü, bir gollük vuruşunu Muslera çıkardı! GS bir yandan durumu korumanın peşinde koştu, bir yandan eksik Beşiktaş’ın aldığı risklerle açtığı alanları kullanmaya baktı. İkinci golü böyle buldu.
Ve üç büyükler zirvede birbirlerine iyice yapıştılar. Hani güreşte üste çıktım diye gerinme, alta düştüm diye yerinme sözü var ya... Durum şimdi böyle. Bu durum bize müthiş bir şampiyonluk yarışı vaad ediyor.