Şişmanlığın temelinde fiziksel sorunların yanı sıra psikolojik nedenler de bulunuyor. Aşırı stres altında yaşayanlar ve depresyon hastalarında iştah mekanizması bozularak yeme ataklarına yol açıyor.
Zayıflayamayan ve sürekli diyet girişimlerinde başarısız olanların temelinde bazı psikolojik rahatsızlıkların olduğunu söyleyebilirim. Stres ve depresyon fazla kiloluluğa ve aşırı atıştırmaya neden olmakta hatta bu hastaların az da olsa bir kısmında tıkanırcasına yeme krizleri ve gece atıştırmaları fazla görülmektedir. Psikososyal bazı olaylar da fazla kiloluluğa zemin hazırlar. Bu olaylar arasında erken yaşta anne ve babayı kaybetme, ailede bir kişinin alkolik olması, kronik depresyon, evliliğin iyi gitmemesi ve emeklilik gibi nedenleri sayabiliriz. Zayıflamayı takıntı haline getiren bazı kadınlar, uzun süre yemek yememe veya yemeyi kısma döneminden sonra, aşırı yeme dönemine girerler. Böylece daha fazla kilo alırlar. Bazıları ise üzüntülü ve sıkıntılı durumu gidermek için aşırı yemek yer ve sonunda kilo alırlar.
Gece yeme sendromu
Gece yeme sendromu, bir günde yenen gıdaların yüzde 25-50’sini akşam yemeği ile ertesi sabah arasında geçen sürede yenmesidir. Bu kişiler sabah iştahsızdırlar. Diğer önemli bir özellik ise uykuya dalmakta zorluk çekmeleridir. Bu kişiler gece uykudan uyanır ve buzdolabına koşarak kontrolsüz bir şekilde aşırı yemek yerler. Gece yeme durumu sıklıkla stresli kişilerde görülür ve fazla kiloluluğa neden olur. Gece yeme sendromu olan kişilerde stres hormonu dediğimiz kortizol hormonu ve beyinden salgılanan CRH hormonunun salgılanmasında ve strese verdikleri cevapta anormallik vardır.
Hormonlar, psikoloji ve kilo
Hormonlar ve psikolojik rahatsızlıklar arasındaki ilişki özellikle kadınlarda daha belirgin olmaktadır. Kadınlarda psikolojik değişiklikler özellikle ergenliğe girişte, doğum sonrası ve menopoz döneminde ortaya çıkar. Doğum sonrası ve menopoz sonrası ruhsal sıkıntıların artmasında kanda östrojen hormonu azalmasının etkili olduğu, ergenlik döneminde ise östrojen hormonundaki artışın neden olduğu düşünülmektedir. Adetlerin başlangıcında da kızlarda görülen ruhsal değişiklikler yine hormonlarda görülen değişikliklere bağlıdır.