Z raporu biraz iddialı oldu farkındayım ama söyleyeceklerim az çok o raporun içine girebilir. Önce depremden başlayalım. 6 Şubat 2023; herkesin, "Allah milletimize bir daha böyle bir felaket yaşatmasın" ettiği o gün... Nasıl büyük bir felaket yaşadığımızı ancak birkaç gün sonra anlayabildik. 5 şehirde çok ciddi yıkımla sonuçlanan, toplam 10 şehrimizi ve yaklaşık 10 milyon insanımızı etkileyen asrın felaketini yaşadık. 60 bin vatandaşımızı kaybettik. Şehirlerimiz harabeye döndü. Ülkenin sırtına çok büyük bir ekonomik yük bindi.
Çok az ülkede görülebilecek bir dayanışma ile yaralarımızı sarmaya çalıştık. Yerine koyamayacağımız anlarımızın bilincinde olarak yeniden şehirlerimizi imar etmeye, evlerini işyerlerini kaybeden vatandaşlarımızın kayıplarını telafi etmeye giriştik. Her felaketin bize öğrettiği şey şu oldu; başımıza bir hal gelene kadar ne kadar tedbirsizsek, ne kadar canının malının kıymetini bilmeyensek; hal başa gelince bir o kadar kaplan gücüyle ve yüksek bir dayanışma ruhuyla donanıyoruz ve az zamanda harikalar yaratıyoruz.

Depremin hemen ertesinde, pek çok gazeteci arkadaşımız gibi ben de Gaziantep'ten başlayarak depremin vurduğu şehirlerde gerek habercilik gerekse yardım maksadıyla bulundum. 10 gün olmasına rağmen enkaz başında evladının canlı çıkacağı ümidiyle avunan anneler gördüm. Ailesinin tüm fertlerinin canlı bedenlerinin enkazdan çıkarılışını izleyenler, "Ben bu acıyı hangi dağa hangi taşa haykırayım" diye feryat edenler.... Tarifsiz acılar yaşandı. Asrın felaketi diye boşuna demedik.
Depremin yaralarını sarabildik mi, peki? Üzerinden iki yıl geçti, neyi ne kadar yapabildik?
Elbette en önemlisi evsiz kalan vatandaşları eve kavuşturmaktı. Bakanlık ilk andan itibaren, bir tarafta enkazlar kaldırılıyorken diğer tarafta zemin etüt çalışmalarına koyuldu ve yeni konutlar için alt yapı çalışmaları başlattı. "Asrın felaketi için asrın inşası" seferberliğiyle yola çıkıldı. 200 bin ev ve işyeri sahiplerine teslim ediliyor. 2025 sonu itibariyle 255 bin evde tamamen hayat başlamış olacak. Toplam 453 bin konutun yapımı devam ediyor. Bunun yanında geniş bir alanda hasar gören alt yapı yenilendi. Tarım, esnaf ve sanayi destekleri ile bölgenin ekonomisi toparlanmaya başlandı. Bu büyük yıkım karşısında devlet elinden geleni yaptı. Bu bakımdan iktidara muhalif kesimlerin de takdirini kazandı.

KADEM kadının yurdudur!
Tüm bu maddi kayıpların telafisi devam ederken depremin ilk anından itibaren güçlü bir sivil toplum dayanışması da kuruldu. Gönüllü STK'lar bölgede yıkıntılar arasından yükselen çığlıklara ses vermeye, uzanan elleri tutmaya çalıştı. 6 Şubat'ın 2. dönümde bir grup arkadaş Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM)'in Maraş, Adıyaman ve Malatya'daki Kadın Destek Merkezleri'ni ziyaret ettik. Bu merkezlere devam eden kadınlarla tanıştık ve hikayelerini dinledik. Travma sonrası destekleme çalışmalarının ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görmüş olduk. KADEM, depremin üçüncü gününden itibaren bölgede faaliyete başlamış. 15. Günden itibaren de Kadın Destek Merkezleri'nde kadınlara psikolojik danışmanlık desteği vereye başlamış. 1000'e yakın kadına süreğen şekilde terapi desteği veriyor. Danışanları takip ediyor, aynı zamanda meslek edindirme kurslarıyla ailelerin ekonomik olarak iyileşmesine katkı sunuyor.

Desteklenen her kadın desteklenen çocuklar, desteklenen bir aile demek. Acıların güçlendirdiği bağları görmek iyi geldi. KADEM deprem bölgesinde kadınların en büyük dayanağı olmuş. Gönüllü psikologlar profesyonel hayatlarından zaman ayırıp bölgeye gidiyorlar ve günlerce o destek merkezlerinde çalışıyorlar. Emeği geçen tüm gönüllüleri yürekten kutlamak gerek.

Allah bir daha böylesi acılar yaşatmasın.