6 Şubat 2023 depreminden tam bir yıl sonra depremin merkez üssündeyiz. İletişim Başkanlığı'nın organizasyonunda 35 civarında yerli ve yabancı gazeteci ile birlikte Kahramanmaraş'a geldik. Depremden bugüne kadar yapılan çalışmaları görme imkanımız oldu.
Depremin ardından insani yardım çalışmalarına katılmak için bölgeye geldiğimde yıkılan şehirlerimizi tanıyamamıştım.
O günlerde enkaz tepelerinin içinde can çekişen hayatlar vardı. Herkes yakınlarına ulaşma gayretindeydi. Bir yakınının cenazesine ulaşabilen kendini şanslı hissediyordu.
Kahramanmaraş'ta soğuk bir gündü. Yanımızda termal içlik ve çoraplarla şehir merkezinde yıkıntılar arasında dolaşıyor ihtiyaç sahiplerine bu kıyafetleri veriyorduk. Şehrin merkezinde bir kamp çadırı dikkatimi çekti. O çadırın önünde Şenol Özdemir'le tanıştım. Doğa sporlarıyla meşgul olan Şenol Özdemir kano gezgini diye tanınıyor. Yerinde duramayan Trabzonlu Şenol Bey, Doğu Karadeniz sahilinden tek başına yola çıkmış ve Mersin' e kadar kıyı seyri yapmıştı. İstanbul'a evine varınca deprem haberini almış ve aracına kurtarma malzelerini yükleyerek Maraş'a doğru yola çıkmıştı. Yol üzerinde bölgeye gitmek için otostop yapan Kocaeli Üniversitesi öğrencisi bir de genç almıştı.
Kahramanmaraş'ta bu iki yoldaş birçok insanın kurtarılması için gece gündüz çalışmıştı. Onların yola düşmeleri ve yolda rastlaşmaları hem birçok hayata dokunacaktı hem de yeni bir dostluk öyküsünü başlatacaktı. Üstelik isimsiz nice kahraman yollara döküldü o günlerde.
O günlerde yardım için geldiğim bölgede ülkemizin her tarafından araçlar vardı. İmkanı olan kendi vârını depremzede kardeşiyle paylaşıyordu.
Depremin ilk günlerinde kamu görevlileri de depremzedeydi. İş makinası operatörlerinin evleri yıkılmıştı. Sağlık çalışanlarının evleri yıkılmıştı. Emniyet personelimizin evleri yıkılmıştı. Depremin yarattığı şokla uyanan bölge insanına devletin eli hemen yetişemedi. Sitem etmekte haklıydılar, öfkelenmekte haklıydılar. Bu travmayı metanetle atlatan yurttaşlarımızın canı yanmıştı ve yakınlarının cenazelerini defnetmek için çırpınıyordu.
Zor zamanlarda birlik olmayı iyi biliyoruz. Ama iyi günde paylaşmayı ve kurallara uymayı da ihmal etmemeliyiz. Deprem kuşağındaki ülkemizde güvenli ve huzurlu yaşayabileceğimiz şehirleri inşa etmek. Bu süreçlerde kanaatkâr olmak gerekli.
Kalıcı Konutları Gördüm
Kahramanmaraş Valisi Mükerrem Ünlüer ve AFAD ekibi etraflı bir bilgilendirme yaptı.
Kahramanmaraş 11 ilçesi ve köyleriyle depremi en ağır yaşayan şehirde 12713 can vermişiz. AFAD ve TOKİ işbirliğiyle yapılan bitmiş konutları bizzat gördüm. 25608 konutluk projeden 8122 konutun yarın kurası çekiliyor. Kalıcı konutların mimari tasarımı güzel. Temiz bir işçiliğe sahip. Şantiye çalışanlarıyla ve mühendislerle süreci konuştum. Çocuk parkları ve sosyal donatılarıyla depremzede yurttaşımızı bekliyorlar.
Kahramanmaraş kırsalı çok önemli. Şehrin tarım ve hayvancılık üretiminin sürmesi için köy evleri inşa edilmiş. 190 köyde 9595 hane evine kavuşacak. Bu projede 532 besi ahırı da köylülere teslim edilecek. Yarın inşaatı tamamlanan 1167 köy evi kura ile teslim edilecek.
Konteyner alanlarında AFAD hizmetleri devam ediyor. Özellikle çocuklara dönük eğitim etkinlikleri ve psikodestek üniteleri titiz çalışıyor. Bireysel ve grup terapi hizmeti veriliyor. Şehrin esnafı toparlanmış. Şehirde duran üretim artık canlanmaya başlamış ve ticaret giderek artıyor.
Kahramanmaraş Valisi Mükerrem Ünlüer'e toplumsal ilişkileri sordum. Deprem sonrası toplumsal bütünleşmenin daha da arttığını ve halkın farklı kesimlerinin sık sık bir araya gelerek şehrin geleceğine dönük çareler aradığını vurguladı. Bir şehri sevmek, bir şehre ait olmak böyle oluyor zaten.
Türkiye'nin ve dünyanın farklı yerlerinde yaşayan Kahramanmaraşlılar bu güzel şehri yaşatmak için seferber olmuş. Tarih ve kader birliği dediğimiz bu işte. Biz bu güzel şehrin insanını Rasim Ağabey'den, Akif İnan'dan, Erdem Beyazıt'tan, Mevlana İdris'ten iyi bilirdik. Gidenler yanılmamışlar, kalanlara selam olsun...