Galatasaray, gerçekten de iki kaza golüyle Antalya’da puanları bıraktı. Gollerin ikisi de, kaç defa tekrarlarsanız tekrarlayın, ağlara gitmeyecek cinstendi. İlk golde Tita, 5 Galatasaraylı’nın arasından topa vurdu, top Muslera’ya çarparak ağlara gitti. Galatasaray’ın yediği ikinci golse, tam sessiz filmlerde izlediğimiz komedilerden biriydi sanki. Top Galatasaraylılar’ın arasındayken Telles vurdu, Ceyhun’a çarptı ve Galatasaray kalesine gol olarak girdi.
Bu maç Burak ile Drogba’nın yan yana oynamaması gerektiğini söyleyenlerin haklı olduğunu kanıtladı sanırım. Burak sürekli sağ açıkta oynarken, Drogba tek santrfor olarak gerçekten etkisizdi. İkinci yarı ile birlikte, geldiği günden bu yana alıştığımız Drogba’yı göremiyoruz sahalarda. Galatasaray Yönetimi, Drogba’nın istediği 1+1 ve 9 milyon euro’luk sözleşmeye karşı kararsız kalmasında pek da haksız değil.
Galatasaray’da bu maçta göremediğimiz şeylerden biri; ikinci yarı ile birlikte uygulamaya konulan tam saha presten vazgeçilmesiydi. Sneijder etkisizdi, Melo ve Selçuk sarı kart görmemek için topa yeterince hırslı girmiyorlardı.
Antalya’nın bütün akınları Sabri’nin kanadından gelişti. Bunun en büyük nedeni, Sabri’nin ileri çıkınca geri dönmemesi, Burdisso’nun Sabri’nin boş bıraktığı alanı zamanında dolduramamasıydı.
Maçın en iyisi, Alex Telles’ti. Bu futbolcu, kısa zamanda Avrupa’nın gözde topçuları arasına girecektir. Hem savunmada hem hücumda son derece etkiliydi.
Drogba çıktıktan sonra Umut’un da girmesiyle Galatasaray beraberlik golünü yakaladı. Eğer değişiklik daha önce yapılsa, skor da farklı olabilirdi.
Galatasaray’ı sırasıyla Beşiktaş ve Chelsea bekliyor. Sarı-Kırmızılılar’ın şampiyonluk yarışına katılan Beşiktaş ile Ali Sami Yen’de oynayacağı maç çok önemli. Galatasaray’ın mutlaka 3 puan alması gerekiyor. Chelsea ile İstanbul’da oynanacak maç ise; Galatasaray için olağanüstü önemli. İyi bir skorla Londra’ya gidebilirse Sarı-Kırmızılılar, Chelsea’yi eleyerek, çeyrek finale adını yazdırma başarısını gösterecek.