Başbakan Erdoğan tarafından açıklanan Demokrasi Paketi nefret suçuna cezadan başörtüsüne kadar çeşitli alanlarda ‘devrim’ denebilecek değişiklikler getirdi. Asıl sevindirici olan ise Erdoğan’ın “bu ilk değildir, bir son da olmayacaktır. 11 yıllık uzun soluklu bir sürecin sadece bir safhasıdır” demesiydi.
Demokrasi Paketi’ni küçümsemek doğru değil, ancak kamuoyundaki reform beklentilerinin ne kadar yüksek olduğu da görüldü. Başbakan Erdoğan açıklamasını yaparken Türkiye adeta Başbakan Erdoğan’a kilitlendi.
Demek ki halk sadece maddi kalkınmayı değil, demokratikleşmeyi de hayati bir mesele sayıyor, Hükümet’ten özgürleşmeyi de güçlü bir şekilde talep ediyor.
***
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları uzun süredir devletlerinin bir hayli ilerisinde, bu nedenle küçük paketler toplumu kesmiyor... Paketi yetersiz veya eksik bulanların bir kısmını bu çerçevede değerlendirmek mümkün...
Paketi eksik bulanlardan biri de Alevi dernekleri ve kuruluşları... Aleviler bu konuda pek de haksız sayılmaz. Bir üniversitemize Hacı Bektaş Veliisminin verilmesi jestini saymazsanız Alevi vatandaşlarımızın beklentileri hâlâ karşılanmayı bekliyor. Bunların başında ise Cemevlerinin ibadethane sayılması talebi geliyor.
Paketi şüpheyle karşılayan bir diğer grup ise laik, hatta dine uzak duran, ama geçmişte AK Parti’ye destek vermiş olan ‘beyaz Türkler’... Onlarda şüphe uyandıran husus dini özgürlük alanının hızla gelişmesi... Geçmişte inançlar üzerindeki baskıları eleştiren bu kişiler, demokratikleşmenin tek taraflı ilerlemesinden endişe ediyorlar, ancak bu endişelerinde haklı oldukları söylenemez.
***
Bunun dışında kalan muhalifler ise pakette ‘özgürlük’ olarak dile getirilen kavramlara tamamen zıt bir noktadan bakıyorlar... Onlara göre başörtüsünü serbest bırakmak demek, insanların özgürleşmesi değil, tam aksine köleleşmesi demek...
Aynı şekilde azınlıklara dil veya mülk edinme konusunda tanınan haklar bu kişiler için demokratikleşme değil, ülkenin bölünmesi demek...
Kronik muhalifler demokrasi paketine karşılar, çünkü geçmişte birçok hak ihlalini bizzat bu gruplar gerçekleştirdi... Üniversitelerde gençlerin üzerine zırhlı araçları, polisleri sürenler, ikna odaları kuranlar; azınlıkların tüm haklarını ellerinden almaya kalkanlar; Kürt vatandaşlarımızın dilini yasaklayacak kadar ileri gidenler bunlardır...
Suç ne kadar askeri darbelere atılırsa atılsın, bugün Demokrasi Paketi’nin karşısında katıksız muhalefet yapan bu dar grup geçmişteki darbelerin ve ceberut devlet anlayışının hem ideologlarıdır, hem de faydalanıcısı... Demokrasi paketleri açıldıkça bahsi geçen grup siyasi gücünü kaybetmekte, özlediği iktidarın asla gelmeyeceğini düşünmektedir. Başka bir deyişle birileri için hak ve özgürlük alanındaki gelişme ölüm-kalım meselesidir.
***
Son söz olarak, Demokrasi Paketi’nin son olmamasını temenni ediyorum... Açıklanan paketi küçümsemiyorum, tam tersine emeği geçen herkese teşekkür ediyorum... Beklentinin çok yüksek olduğunu ise hatırlatmaya bile gerek duymuyorum...