İstanbul sonuçları netleşmedi ama unutmamamız gereken bir hakikat var.
Cumhur İttifakı karşısındaki cephe demokrasi için değil savaş için ayakta.
CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve HDP’den oluşan cephenin, içeride ayrıca bir dönem AK Parti iktidarının nimetlerinden, makamlarından, mevkilerinden yararlanmış “trenden inenler/indirilenler” denilen destekçileri var.
Evet, unutmamamız gereken hakikat, 7 Şubat 2012’den beri Erdoğan’ın gitmesi için savaşıyorlar.
7 Şubat 2012, şimdi FETÖ olduğu belli olan Fetullahçı yapının Erdoğan’a karşı isyan için düğmeye bastığı tarih. Fetullah Gülen ilk defa gerçek yüzünü bu tarihte gösterdi.
7 Şubat 2012’de kamikaze bir savcının marifetiyle, MİT müsteşarı tutuklanmaya, arkasından Erdoğan’ın derdest edilmesine kalkışıldı.
7 Şubat 2012’de Erdoğansız Türkiye için başlatılan savaşı anlamadan, İmamoğlu projesini anlayamayız.
En önemli soru şu: Fetullah Gülen, “cemaat”, “hizmet hareketi” diye okullar, yurtlar, hastaneler, Abant toplantıları, gazeteler, televizyonlar ve Papa, Kardinal, Patrik, Hahambaşı ziyaretleri ile yaygınlaştırdığı “iyilik ve diyalog hareketi” diye kamufle ettiği yapıyı, bir darbenin taşlarını döşemek üzere neden harekete geçirdi?
15 Temmuz hain darbe girişimine giden yolda, Gezi olaylarını, 17/25 Aralık yolsuzluk susturucusu ile yapılan operasyonları, MİT tırlarının durdurulması ihanetlerini hatırlayalım.
Evet, Fetullah hareketi, FETÖ olmaya neden dönüştü?
Benim bu konudaki düşüncem şu: Fetullah Gülen, kendisini Mehdi ilan etmenin önündeki en büyük engel olarak Recep Tayyip Erdoğan’ı gördü.
7 Şubat’ta harekete geçmesinin temel sebebi, 21 Ekim 2007’deki referandumda “evet” çıkmasıdır. Cumhurbaşkanının halkın tarafından seçilmesi ile ilgili Anayasa değişikliği bu referandumda yüzde 68,9 evet oyu ile kabul edildi.
Cumhurbaşkanı halk tarafından ilk defa 2014’te seçilecekti.
F. Gülen, Erdoğan’ın aday olacağını ve seçileceğini gördü. Uykuları kaçtı. 2008’den itibaren Gülenist yapı içinde büyük bir Erdoğan düşmanlığı aşılanmaya başlandı. Erdoğan’ın ve yakın çevresinin İran ajanı olduğu ısrarla işlendi.
Ama “Fetullah hareketi, FETÖ olmaya neden dönüştü?” sorusunun cevabı sadece Fetullah Gülen ile alâkalı olamaz.
Gülen, Erdoğan’dan kurtulmayı ne kadar çok istiyorsa, ondan daha fazla isteyen ABD’de yönetimini kontrol eden Evangelist-Siyonist ittifakıydı.
Erdoğan’ın başında olduğu bir Türkiye’yi kabullenemiyorlardı.
Fetullah Gülen’i erken harekete zorlayan, onların da 2014’te Erdoğan’ın halk tarafından cumhurbaşkanı seçilecek olmasaydı.
Bir de Erdoğan’ın karşısına bir siyasî muhalefet cephesi dikilmeliydi.
Bu görev de FETÖ kaset komplosu ile genel başkanlığa getirilen Kılıçdaroğlu CHP’sine verildi.
Kılıçdaroğlu, 22 Mayıs 2010’da CHP Genel Başkanı oldu.
7 Şubat’ta, Gezi olaylarında, MİT tırlarının durdurulması ihanetinde hep Fetullah Gülen’den yana tavır aldı.
FETÖ-CHP işbirliğini ele veren ilk somut olay ise 30 Mart 2014 yerel seçimleri oldu. FETÖ tabanı her yerde organize olarak AK Parti karşısında CHP adaylarını destekledi.
15 Temmuz ihanetine Kılıçdaroğlu’nun “kontrollü darbe” yaftası yapıştırması, Pensilvanya’nın talimatıydı…
Arada FETÖ’cüler CHP genel merkezine geldi. Kılıçdaroğlu, iadeyi ziyaret için ABD’ye gitti.
Ahmet Kekeç arkadaşım ne güzel hatırlatıyor ve soruyor: İmamoğlu Samanyolu televizyonunda kadrolu olarak çalıştı, o günler neler diyordu?
Mesele, İstanbul seçimlerinde demokrasinin tecelli etmesi değil.
Mesele, Erdoğansız Türkiye için savaşın devam ettirilmesi…