Biri çıkmış Hakkari'den meydan okuyor.
"Eğer biz basın açıklaması yapamıyorsak, bu şu anlama geliyor; Demek ki bu devlet bizim devletimiz değil. Biz açık net bir şekilde parlamentoda da bunu ifade ediyoruz."
DEM Partili Milletvekili Vezir Parlak'ın bunları söylediği gün,
Meclis kürsüsünden Bir başka DEM Partili Milletvekili Saliha Aydeniz,
"Bu düşmanlık politikalarınızla Kürdistan'da işgalcisiniz, düşmanlığınız altında kalacaksınız." Diye meydan okuyor.
Hiç lafı eğip bükmeye gerek yok.
Bu sözleri söyleyenler aslında "Demokrasi Dilenciliği" yapıyor.
Bir yandan sırtını PKK/YPG'ye yaslayan bir politika izleyeceksin.
Diğer yandan demokrasinin tüm nimetlerinden yararlanacaksın.
"PKK sizi tükürüğüyle boğar" diyeni, terör örgütü yöneticiliğinden 19 buçuk yıl hapis cezası almış isimleri belediye başkanı yapacak.
Hukuk hesap sorduğunda da "bak sokakları karıştırırım" diye tehdit edeceksin.
Neymiş, Hakkari Valisi Ali Çelik artık sokağa çıkamazmış.
DEM'li Vekil Vezir, böyle buyuruyor.
Sanırsınız kendisi kanton başkanı...
Geçiniz efendim.
Sizin teröristlerle Şemdinli'de kucaklaştığınız.
"Gündüzler T.C.'nin, geceler gerillanın, isterseniz gelin test edelim" diye meydan okuduğunuz,
Muşlu Kürtlere "bize oy vermezseniz size o keleşleri çevirmeyi biliriz" diye tehdit ettiğiniz, sokaklara kan akan çeşme fotoğrafları yerleştirdiğiniz günleri unutmadık.
Ve tabii sadece AK Parti müşahidi olduğu için çocuklarının yanından alıp elektrik direğine bağlayıp kurşuna dizdiğiniz Mevlüt Bengi'yi de unutmadık.
Bu yüzden Demokrasi Dilenciliğiniz de, "Bunları Avrupa medyası görecek, Avrupa bunları izleyecek" diye bas bas bağırmanız da vız gelir tırıs gider. Bu ülkenin evlatlarının kanlarıyla kazandıklarını, sokakta geri alacağını sananlar yanılıyor. Özlüyorsunuz biliyoruz ama, 6-8 Ekim Kışkırtması, Hendek Terörü günleri çok gerilerde kaldı.
Ya bu ülkenin partisi olacak, demokrasi içinde kalacak ya da sırtını PKK/YPG'ye yaslamaya devam edip, hukuk önünde hesabını vereceksiniz. Başka yolu yok.
Zira artık Tunceli Valiliği'nin paylaştığı klipte olduğu şimdi Munzur Çayı'nda rafting yapma, keman resitali dinleme zamanı, karga sesi değil...
DIRDIRCI MIZMIZ MUHALEFET
CHP Genel Başkanı Özgür Özel,
kürsüye her çıktığında aynı şeyleri söylüyor.
Tamam anladık...
Zaten her gün çivi gibi kafamıza çakıyorsunuz.
Emekliler sıkıntı çekiyor.
Fahiş fiyat ve enflasyon sorunu var.
Atama isteyen öğretmenler var.
Eyvallah...
Peki CHP olarak çözüm öneriniz ne?
Zira dırdırla, mızmızlanmayla muhalefet olmuyor.
Eskiden muhtarlıklara özel kalem atamayı öneriyordunuz.
Şimdi kaynağı olmayan zamlar öneriyorsunuz.
IMF kapılarına gitmeden, pastayı büyütmeden, popülist söylemlerle oy peşinde koşuyorsunuz.
Belki bu yolla oy da alacaksınız.
Ya sonra...
Sonrası tufan; Tıpkı İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de olduğu gibi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan sanki her gün yaptığınız bu durum tespitinin farkında değilmiş gibi davranıyorsunuz.
Oysa milletin sizden beklediği Türkiye'yi inşa edecek hayallerinizi, projelerinizi anlatmanız.
Örneğin ihracatı nasıl büyüteceksiniz?
Ekonomiyi nasıl toparlayacaksınız?
6 milyona yaklaşan kamu çalışanı sayısın 10 milyona çıkarınca emekli sayısı 20 milyona çıktığında maaşları nasıl ödeyeceksiniz?
Şimdi çıkıp "Cumhurbaşkanlığı uçaklarını satarız, yok makam arabalarında tasarruf yaparız" gibi açıklamalar yapmayın.
Milletçe belediyelerdeki makam araçlarını da akraba, eş dost atamalarını da gördük. Liyakat liyakat diye gelenlerin "kayınço, baldız, yeğen atamalarında "bu göreve layık olacak başka birisi olsa onu atardık" açıklamalarınızı zihniyetinizi bilmeyenler şaşkınlıkla izliyor.
Bilenler zaten size oy vermiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İhracatın Şampiyonları" ödül töreninde
Makro ekonomik göstergelerdeki pozitif seyri anlattı.
"klavye ekonomistleri"ni eleştirdi.
Erdoğan'ın "Seçim kazanmak uğruna millete yalan söylemedik, bol keseden vaatlere başvurmadık. 3 ay önce olmadık sözler verenler bugün sözlerini tutmak yerine sadece miting yapıyor, ipe un seriyor. Nepotizm kitabını yeniden yazıyor. Şehirleri yönetmesi gerekenler hısım akrabaya çalışıyor" sözleri durumu özetliyor.
Ne diyelim takdir milletin...
Ve milletin iradesine de saygımız sonsuz.
ZOMBİ GÜLEN
Fetullahçı teröristler günlerdir tartışıyordu.
Paylaşılan fotoğraflar şüpheleri artırınca bu kez
FETÖ'nün medya sorumlusu üç isim boncuk gibi karşısına oturtuldu.
Video paylaşıldı. Ancak videoya bakınca anladık ki aslında karşımızda bir yaşayan ölü yani ZOMBİ GÜLEN var...
Fetullah Gülen, ölemiyor ama konuşamıyor da ve iplerini elinde tutanlar Pensilvanya'daki şer kampında rahatça at oynatamadıkları için Teröristbaşı Gülen'i kaçırıp başka bir yerde kendi kirli emelleri için kullanmaya başlamış.
Burada esas mesele Fetullahçı teröristlerle mücadele kadar, onların toplumu zehirleyen çarpık din anlayışıyla da mücadele edilmesi gerektiği gerçeği. Zira bu çarpık zihniyetin zehirlediği beyinler belli ki hala örgüt adına cinayetler işlemeye, karanlık kumpaslar kurmaya, canlar yakmaya hazır. Meseleyi hiç hafife almadan, sulandırılmasına izin vermeden mücadele sürdürülmeli. Ve zaman zaman da 15 Temmuz Hafıza Müzesi'ne gidip zihin tazelemeli.
YKS'NİN İBBZEDELERİ
YKS heyecanını bu yıl kızım Mavi ile birlikte biz de ailece yaşadık. Erkenden kalktık. Ne olur ne olmaz diye bir saat önceden okulun kapısında olduk. Ve ne kadar isabetli bir karar verdiğimizi kısa süre sonra anladık zira yollar araçlarla doldu. Geç kalanlar koşturanlar bu yıl da hayal kırıklığı yaşayanlar oldu. Kendi ihmali sebebiyle gecikenler için ne söylesek az ama bir de mücbir sebeple sınav hakkını kaybedenler vardı. Onlar yürek yaktı gerçekten. İstanbul'da sorumsuz bir minibüs sürücüsü tramvay yoluna girdi. Sonra yoldaki çukura düşürdü aracı. Tramvaydaki çocuklar aileleriyle perişan oldu. Bir minibüsü bir saat yoldan kaldıramadılar diye isyan eden videolar paylaşıldı. Karşımızda tramvay yolunu bir çekici çağırıp açamayan bir yönetim var.
Ve gerçekten bu sebeple sınava giremeyenlere çok ama çok yazık oldu. YKS'nin İBBzedeleri oldular. Ne diyelim "Tam yol İleri"...