Bizimkiler yabancı transferini, (Parasını ceplerinden ödemedikleri için) hayatlarının en eğlenceli fırsatı olarak kullanıyor. Araya giren kimileri de; ortalıkta uçuşan milyon Eurolar arasında, payına düşecek avantayı kapma telaşında... Bu işlerde kimin eli kimin cebinde belli değil.
UEFA da bundan olacak, “Siz transfer işlerini yüzünüze-gözünüze bulaştırıyorsunuz. Artık ipler bizim elimizde olacak. Bundan böyle isteğiniz gibi at oynatamayacaksınız” diyor. Demokles’in kılıcı gibi, 3 büyüklerin tepesinde duruyor.
***
Yeni sezon transfer çalışmalarına genel olarak baktığımızda, Beşiktaş (İki yıl üst üste şampiyon olmanın rahatlığı icinde) biraz vurdum duymaz görünüyor. Aboubakar işi halledilmedi... Son yılların stoperdeki en başarılı transferi olduğu halde, Marcelo’yu kolayca gözden çıkarabilecek noktadalar. “Kim para ederse satarız” yaklaşımı; şampiyonluğun futbolculardan çok kendi çabalarından kaynaklandığı inancından geliyor. Şenol Güneş hoca da, pek devredeymiş gibi görünmüyor.
Gomez, Pepe, Balotelli’nin transfer edilme haberleri; gereken ciddiyetten uzak... Arsenal’den Giroud işi de “Görenler alış verişte sansın” kıvamında geçiyor.
***
G.Saray; daha tatilin başladığını bile farkedemeden, kendini sezonun içinde buldu. Ön eleme maçları nedeniyle elini çabuk tutmak zorunda... Belhanda ve Maicon transferlerini halletmiş görünüyor. İkisi de iyi isim.
Başkan Özbek “Uçaklar kısa süre içinde İstanbul’a inecek” diyerek, hareketliliğin süreceğini müjdeliyor.
Fenerbahçe ise, yılın transferini yaptı. Valbuena’nın gelişi, takım içinde devrim nitelikli değişimlere yol açacak bir isabet oranını barındırıyor. Yalnız orta sahanın değil, maçın hakimiyetini de ele alacak kıvamdaki bu futbolcu; oyunu okuma, oyunu kurma ve oyunu yönetme melekelerini barındırıyor. Farklı mevkilerde de başarılı olabilen bir yapıya da sahip... Fenerbahçe, (Robin Van Persie dahil) tüm elindekiler yetersiz olduğu için; mutlak süper bir golcüye ihtiyacı var.