6'lı masadan sonra bu defa da DEM'lenme masası kuran CHP'nin başı yine dertte.
CHP Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal'ın, "Seçildiğimde Afyonkarahisar Belediyesi'nin kapıları DEM Parti hariç her siyasi partiye açık olacak" sözleri, CHP-DEM işbirliğini sarstı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel bu sözlerin "sürçülisan" olduğu nanesini yese de açıklama üstüne açıklama yapan Köksal, "Dil sürçmesi değil, verdiğim söz üzerine konuştum" dedi. Kendisine kapıyı gösteren Ekrem İmamoğlu'na da meydan okudu.
CHP'den daha CHP'li duayen bazı gazeteciler ise Halk TV'de "parti disiplini işletilsin, partiden atılsın" diye yol gösteriyorlar.
İsimlerini saymayacağım, ama Köksal'ın DEM'lenme masasına vurduğu tekme, CHP'li kalemleri çok sarstı.
Hem de, "İYİ Parti, İstanbul'da aday gösterince İmamoğlu sıkıntıya düşmüştü ama Fatih Erbakan sağ olsun, Yeniden Refah Partisi aday gösterince epey teselli oldu" diye sevindikleri sırada...
Burcu Köksal, dört dönemdir (25, 26, 27 ve 28. Dönem) Afyonkarahisar milletvekili. Partisinin Meclis'te Grup Başkanvekili. Kılıçdaroğlu'na da yakınlığı ile biliniyor.
Köksal'ın çıkışı gerçekten CHP'yi afallattı. Karanlıkta gözüne far tutulmuş gibi oldu.
Şimdi üç mesele var.
Birincisi, tam da CHP'nin DEM Parti ile havaya girdiği sırada bu çıkışın izahı nedir?
Şahsî kanaatim Burcu Köksal, PKK'nın partisi ile iş tutan yönetimin, CHP tabanına verdiği rahatsızlığa isyan etti.
Sanki bütün CHP'liler, Kandil'den gelen talimatla yürüyen Kent İttifakının destekçisiymiş gibi algılansın istemedi.
Ancak Fatih Portakal gibi AK Parti'den, Erdoğan'dan, Cumhur İttifakı'ndan rahatsız olan gazeteciler hemen Kılıçdaroğlu'nu işaret ettiler.
Fatih Portakal şunu dedi:
"Ben bunun bir talimatla yapıldığını düşünüyorum. Açık açık net ismini de söyleyeyim Kılıçdaroğlu'nun yakınındaki isimlerden biri. Çünkü Kılıçdaroğlu için önemli olan, İmamoğlu'nun kaybetmesi. Kılıçdaroğlu, 1 Nisan'dan sonrasının hesaplarını yapıyor."
Kılıçdaroğlu, Portakal'ı iftira atmakla suçladı:
"Böyle bir cümlenin sarf edilmesini söyleyen kişi alçak ve şahsiyetsiz bir kişidir. Fatih Portakal bunu açıklamak zorundadır. Açıklamıyorsa yalan haber ürettiğini ben söyleyeceğim."
İkinci mesele, Burcu Köksal, İmamoğlu'nun diktatörlüğünü açık etti.
Özgür Özel, CHP Genel Başkanlığı koltuğunda gerçekten iğreti oturuyor. İmamoğlu'nun emanetçisi olduğu her geçen gün sırıtıyor.
Burcu Köksal'ın sözlerine Özel'in ilk tepkisi "sürçü lisan" oldu.
Ekrem İmamoğlu ise hançeresini yırtarak emretti: "Ya kendine başka iş bulacak ya da başka parti bulacak..."
Nasıl da faşist, buyurgan, tepeden bir tepki verdi.
İmamoğlu, bir belediye başkan adayı. Burcu Köksal da bir aday.
Bir aday, diğer adayın istifasını nasıl ister?
Besbelli, kendisini CHP Genel Başkanının üstünde görüyor
Kendini tutamadı ve "bu filmde esas oğlan benim" diye gürledi.
Üçüncü mesele, DEM yönetiminin ikiyüzlülüğü.
Siyasî onur ayaklar altında.
Bir yandan güya tepki veriyorlar, bir yandan da CHP'ye destek olmaktan asla vazgeçmeyelim, diyorlar.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, "Bu yaklaşım düşmanlıktır. 31 Mart'ta bunlara gerekli olan cevabı vereceğiz" derken DEM Parti İzmir Büyükşehir Belediye Eşbaşkan adayı Akın Birdal da "bu kadın" diye konuşuyor:
"Burcu Köksal denilen biri Afyonkarahisar başkan adayı. Ve grup başkanvekili bu kadın. Dedim herhalde bu kadın görevden alınmış olması gerekir. CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklaması daha da vahim "dil sürçmesi oldu" diyor. Kadın da 'ben bunu bilerek söyledim' dedi. Ve orada hala yerini koruyor bu." dedi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde nasıl üslup ama...
İkiyüzlülüğe bakın ki, CHP'ye güya atıp utarken aynı gün DEM Parti, Ankara'nın 3 ilçesinde (Polatlı, Yenimahalle ve Bala'da) aday çıkarmayacaklarını açıkladı.
(Demek, Mansur Yavaş da istikbalini iyi görmüyor.)
İlke, siyasî etik, siyasî onur... İki tarafın da gözü dönmüş.
1 Nisan'da ne demek istediğimizi anlarlar...