Cumhurbaşkanı Erdoğan terörle mücadelede elimizi zayıflatan unsurun ne olduğunu farklı konuşmalarda defalarca dile getirdi aslında. Dün de hatırlattı. "Demokrasimizin imkânlarını kullanarak devlete pusu kurulmasına asla müsaade etmeyiz. Milletvekilliği dokunulmazlığı zırhına bürünerek teröre destek verenlerle mücadelemizi siyaset ve hukuk zemininde sürdürmekte kararlıyız" dedi.
Zira tahammülü de demokrasinin ve hukukun sınırlarını da zorlayan bir akılla hareket ediyor terör örgütü ve arkasındakiler. Biz hukuka, demokrasiye, özgürlüklere, çerçeve değerlere bağlı kalmaya çalışırken bulduğu her delikten sızmaya çalışıyor.
Siyasete, yargıya, medyaya, sivil topluma her yere sızıyorlar.
Aramızdaki hainlere, gaflet dalalet ve hıyanet içinde olanlara güveniyorlar.
Güvenlik meselesi boşluk kaldırmıyor oysa.
Daha yüksek bir bilinç ve birlik istiyor.
Asker-polis teröristle mücadele eder çünkü.
Terörizmle mücadele topyekûn olmak zorunda.
ŞEHİT AYNI, DÜŞMAN AYNI
Pazar günü Ankara'da, İstanbul'da, Anadolu'nun birçok şehrinde düzenlenen "Büyük Gazze Yürüyüşü"ne katılan on binlerce insan "kahrolsun İsrail, kahrolsun PKK" diye tek ağızdan bağırırken, 12 vatan evladını şehit eden terör örgütüyle Gazze'de 25 bin masumu katleden terör devletinin aynı melanetten beslendiğini biliyordu.
Bu tarihi şuur, bu siyasi bilinç devlet gibi toplumda da var. Toplumun her kesiminden insan yakın geçmişte ve yakın coğrafyada yaşananlara bakarak bugüne dair sağlıklı bir okuma yapıyor.
Tereddüt dahi edilmiyor artık.
SYKES-PİCOT İŞLEMESİN DİYE
PKK'yı doğuran, besleyen, binlerce tır silahla donatıp arka çıkanın 75 yıl önce de Filistin topraklarında İsrail'i bir ur gibi ortaya çıkarıp hali hazırda arka çıkan olduğuna. Dönem şartlarında İngiltere, şimdi ABD.
İsrail'in 7 Ekim sonrasında pervasızca sürdürdüğü saldırıların nihai hedefinin Türkiye topraklarını da kapsadığını çocuklar bile biliyor çünkü.
Yüzyıl önce işleyen Sykes-Picot bu kez işlemesin diye bütün çabalar.
Bu yüzden sınır ötesinden tutularak korunuyor güneyde bütün satıh ve sınırlar.
ABD ÖLEN TERÖRİSTE ÜZÜLÜR MÜ?
Bu nedenle devlet anında ve misliyle karşılık verdi terörü araçsallaştıran "müttefike".
Üç gündür ABD ile İsrail'in Irak ve Suriye'de konuşlandırdığı kiralık teröristleri yerle yeksan ederek cezalandırıyor Türkiye. En az 56 teröristin öldürüldüğü açıklandı. Ki operasyon sürüyor ve etkisiz hale getirilenlerin sayısı güncelleniyor.
Ölen terörist sayısı ABD ve İsrail'in canını yakmaz ama akıtılan paranın, yapılan yatırımın, verilen silahların çöp olması yakar.
O yüzden ABD'nin Kamışlı'da, Haseke'de, Derbesiye'de PKK eliyle işlettiği petrol tesislerini, enerji tesislerini, mühimmat depolarını, erzak depolarını, karargâh binalarını hedef gözeterek vuruyor Türk savaş uçakları.
Zaten MİT farklı kategorilerdeki teröristleri üçer beşer doldurmakta sarı torbalara.
DARBEYLE OLMAYAN CHP İLE OLUR MU?
FETÖ'yle başaramadı ABD.
PKK ile başaramadı.
DEAŞ, DHKP-C vesaire ile de yapamadı.
Darbe-işgal girişimiyle de ekonomik saldırılarla da olmadı.
Tam da bu çaresizlik yüzünden farklı yollar arıyor ABD.
Biden henüz başkan değilken alenen ilan etmişti seçimlerde CHP'yi destekleyeceklerini.
Netice ortada.
ABD'nin desteklediği CHP, ABD'nin kiralık örgütünün gerçekleştirdiği terör saldırısına karşı Türkiye ile tek yürek, tek bilek olamıyor bir türlü!
Türkiye'nin yanında duramayan CHP nerede duruyor peki?
Terör partisiyle aynı yerde duruyor! Sonradan uydurulmuş gerekçelerle ortak bildiriye imza atmamayı başarıyor!
Ne için?
PKK partisinin oyuyla seçim kazanmak için!
Akşam gazetesinin dünkü manşetindeki gibi; iç cepheyi bölmektir bu!
2010'dan bu yana kâh FETÖ tezgâhıyla kâh Gezi tiyatrosuyla kâh Kılıçdaroğlu eliyle partide neden bu kadar çok operasyon yapıldığının kanıtıdır bugünkü CHP.
Bütün gaye CHP'nin DEM'lenmesi, Türkiye'nin en eski partisinin lanetli bir yapıya kuyruk olmasıymış meğer.