Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Paris’ten gelen konuğuyla Ankara’da el sıkışırken çekilmiş fotoğrafı bana yakın zamanda okuduğum ve burada da sözünü ettiğim bir kitaptaki fotoğrafı hatırlattı.
Bakan Davutoğlu’nun el sıkıştığı kişi, Beşşar Esad’ın çocukluk arkadaşı olduğu bilinen Suriyeli general Manaf Tlas’tı; şu yakınlarda çıkan Lütfü Akdoğan’ın ‘Krallar ve Başkanlarla 50 Yıl’ adlı anı kitabında ise Manaf’ın babası Mustafa Tlas’ın evinde çekilmiş mükellef bir ziyafetin fotoğrafı yer alıyor...
Manaf Tlas’ı da tanıyor, ama babası Mustafa Tlas’ın 1969’dan beri yakın arkadaşı Lütfü Akdoğan... Gözümü dört açan “Bizimkiler bir şeyleri yanlış yapmasalardı, Hafız Esad daha 1993 yılında Mustafa Tlas tarafından devrilecekti” bilgisini de bana o verdi.
Mustafa Tlas devletin önemli koltuklarını Sünnilere kapatmış olan Suriye’de bir istisna teşkil etti hep. 1972’den 2002’ye kadar ülkesinin savunma bakanlığı koltuğunda Org. Mustafa Tlas oturdu. Ondan önceki dört yıl boyunca da Suriye Silâhlı Kuvvetleri’nin başıydı. Homs’taki Askeri Akademi’de ilk gün tanıştığı Hafız Esad’la kurduğu dostluk ilişkisi sayesinde...
Emeklilik günlerini Şam’da geçiren 80 yaşındaki Mustafa Tlas da, oğlu Manaf’tan kısa süre önce, kızının ve torunlarının yaşadığı Paris’e yolunu düşürmüş.
Süleyman Demirel 1991 yılında yeniden başbakan olunca karşısına çözüm bekleyen PKK sorunu dikilmişti. Abdullah Öcalan Suriye denetimindeki Bekaa Vadisi’nde üs kurmuş, günlerini Suriye’nin iki kenti arasında paylaştırıyordu: Şam ve Lazikiye... Demirel bu duruma son verileceği umuduyla 1993 yılının başlarında (19-20 Ocak) Şam’ı ziyaret etti. Yanında bir masa üstünü işgal edecek dosyayla...
Acaba geçen hafta patlayan bombalarla harap olan ve rejimin en önemli üç isminin de hayatını kaybettiği saldırının yaşandığı bina mıdır? Gezinin ilk günü öğle saatlerinde, ‘Çift Yıldızlı Saray’ adıyla bilinen istihbarat binasında karşıladı Hafız Esad Türkiye’den gelen konuğunu... Süleyman Bey’in ısrarla “Apo burada, onu topraklarınızda barındırmanız Türkiye’ye husumet demektir” derken, Esad da inatla “Hayır, sordurdum, öyle bir isim Suriye’de yaşamıyormuş” cevabını veriyordu.
O toplantı devam ederken bir başka binada bizim heyetten birileri de Mustafa Tlas’la buluşmuş...
Lütfü Akdoğan’ı şimdi dinleyebiliriz: “Hafız Esad’ın inadından vazgeçmeyeceği günler öncesinden belliydi; bu yüzden Türkiye olarak bir başka yöntem düşünülmüştü: Darbe yoluyla Hafız Esad’ın devletin başından uzaklaştırılması... Bunu yapabilecek durumda bir tek kişi vardı Suriye’de: Silâhlı kuvvetlere hâkim, uzun yıllardır savunma bakanlığı yapan Mustafa Tlas...”
Tlas yalnızca Sünni bir aileden gelmiyor; büyükbaba Abdülkadir Osmanlı ordusuna silâh ve teçhizat sağlarmış... Mustafa Tlas’ın annesinin Bursa’yla bağları olduğunu söylüyor Lütfü Bey... Manaf Tlas’ın annesi ise Jabri Ailesi’nden ve o ailenin -ANAP’ın dışişleri bakanlarından Vahit Halefoğlu gibi- Türkiye’deki bazı öndegelen kişilerle akrabalık bağları var.
Firas Tlas ağabeyi Manaf gibi asker olmamış, ticarete atılmış... Tlas’larla Esad’ların yollarının ayrılmasının bir sebebi de Firas’ın Esad Ailesi fertleriyle ciddi bir ticari rekabete girmesi ve başarılı olması... Kardeş çocukları Gen. Abdürrezak Tlas çoktan muhalif güçlere katılmış, Homs kentindeki direnişin önemli ismi. Firas da onu desteklediğini gazetelere açıkladı.
Demirel evsahibi Esad’la ‘Çift Yıldız Sarayı’nda görüşürken kendisinin görevlendirdiği kişilerin bir başka binada buluştuğu Mustafa Tlas’la yürüttükleri darbe pazarlığı neden sonuç alamadı? Bu soruya Lütfü Akdoğan’ın verdiği cevap şu: “Türkiye devletinin bazı birimlerinin işbirliği yaptığı örgütlerden Tlas’ın hoşlanmaması...” Dikkatle dinlemiş teklifi Tlas, ama “Evet” dememiş...
Kitapta fi tarihinde Ecevit’e götürülen Iraklı subayların “Saddam’ı devirelim” teklifine de yer veriliyor. Belki onu da aktarırım.