2013 Gezi Kalkışması'ndan beri hedef ve söylem birliği yapan CHP ve HDP (öncülü-ardılı partiler dâhil) seçim zamanlarında gizli ya da açık ama mutlaka iş birliği halinde oldu.
Seçime aynı listeyle girmekten ya da belediye seçimlerine ortak adayla gitmekten bahsetmiyorum. Onlar yakın dönemin taktikleriydi.
Muhalefet partilerinin etrafında hırsla buluştuğu, Zafer Partisi'yle HDP'nin, İP ile TİP'in el ele tutuştuğu ortak hedef Erdoğan karşıtlığıydı.
2015 seçimlerinde söze de döküldü bu hedef.
"SENİ BAŞKAN YAPTIRMAYACAĞIZ" İTTİFAKI
Eski HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 17 Mart 2015 günü partisinin grup toplantısında kürsüye çıkarak aynı cümleyi üç kez tekrar ettiğini hatırlayın:
"Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Seni başkan yaptırmayacağız! Seni başkan yaptırmayacağız! Seni başkan yaptırmayacağız!"
Bu cümlenin Demirtaş'a değil her zaman daha afili konuşan Sırrı Süreyya Önder'e ait olduğu sonradan ortaya da çıkmıştı ama neticede PKK'nın hendek terörüne, 6-8 Ekim Kobani kalkışmasına, HDP'li BDP'li siyasetçilerin hendeklerin başında ellerinde Kandil'den gelen matbu bir metni okuyarak bulundukları illerde ilçelerde özerklik ilan ettiği günlere bu parola ile gidildi.
Cumhurbaşkanını halkın seçeceği, milli iradenin tam tecelli edeceği sürecin önünü tıkamak için harekete geçen unsurlardan sadece biriydi HDP. PKK'nın şehirlere taşıdığı terörün gölgesinde HDP siyasetçilik oynuyor, CHP de PKK'nın ateşine odun taşıyordu.
50+1 ŞARTI MUHALEFETİ BİRLEŞTİRDİ
CHP ile HDP Cumhurbaşkanını halkın seçmesini engelleyemedi.
Erdoğan'ın başkan seçilmesini de engelleyemedi.
İstedikleri olmadı. Türkiye demokrasisi güçlendi, terör temizlendi, tehditler bir bir ortadan kaldırıldı...
Ama yeni hükümet sisteminin 50+1 ile iktidar olma şartı üzerinden güçlerini birleştirirlerse bir şansları olabileceğini fark ettiler. O gün bugündür de ittifak halindeler.
HDP/DEM'in CHP'ye hitaben "bizden utanmayın, şeffaflık istiyoruz" feryadı bile CHP ile HDP'nin kapalı kapılar arkasında nikâh kıydığının ilanı sayılmalı.
31 Mart seçimleri için yapılan müzakerelerde al-ver konularında netleşemedikleri için Kandil icadı "kent uzlaşısı" formülü benimsendi.
CHP GÖRÜNÜMLÜ HDP'Lİ ADAYLAR
CHP'li eş başkanlar rolleri paylaştı. Özel DEM ile kameralar önünde, kırmızı halılar üzerinde görüntü verirken her kalıba dökülebilen İmamoğlu İyi Parti oylarına da ihtiyaç duyduğu için açık vermemeye çalıştı.
Özgür Özel dışında İmamoğlu ekibinin de perde arkasında DEM ile görüştüğü kulislere yansıdı ama CHP'nin DEM'in taleplerini karşılamakta zorlandığı da yansıdı. DEM oyları olmadan İstanbul'un kesin kaybedilecek olması sonunda uzlaşıyı getirdi.
Buna göre İstanbul'da -şimdilik- iki ilçede ortak adayla gidiyorlar seçime.
CHP Esenyurt ve Güngören'de daha önce ilan ettiği isimleri güya sağlık sorunları gerekçesiyle geri çekti ve DEM'in istediği isimleri aday gösterdi. Bilhassa Esenyurt adayı Ahmet Özer tam bir joker. Daha önce HDP'de siyaset yapmış, milletvekili adayı bile olmuş. "Kürdistan'a özgürlük" talebi olan bir isim.
İSTANBUL'DA TAM SAHA UZLAŞI
DEM Parti İstanbul'da sadece 17 ilçede aday çıkardı. 22 ilçede aday göstermedi. Bu rakam CHP ile yapılan uzlaşının lokal değil tam saha olduğunun en önemli ispatı.
Belediye meclis üyeliklerinde de DEM'e grup kurduracak sayıda sandalye konusunda da iki partinin uzlaştığı söyleniyor.
Kesin listelerin açıklanacağı 3 Mart'a kadar bir şeyler değişir mi göreceğiz ama 31 Mart'a kadar her an yukarıdan gelecek yeni talimatlarla DEM adaylarının da oylarının da yer değiştirmesi mümkün görünüyor. Çünkü DEM tabanı üzerinde hala dikkate değer bir etkiye sahip.
DEMİRTAŞ YERİNE BEŞTAŞ, İMAMOĞLU'NA YARAR
Kandil, DEM, CHP üçgeninde işbirliği pazarlıkları sürerken kendisinin Silivri'de unutulmasından rahatsızlanan Selahattin Demirtaş eşi Başak Demirtaş üzerinden bayrak gösterdi.
DEM buna çok şaşırdı çünkü daha önce bahsi bile geçmemişti ama vekil Demirtaş adını duyan tabanda büyük bir heyecan dalgası oluştu.
DEM yöneticilerinin bastıramadığı dalgayı ve gösterilen kafayı PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu bir hamlede kesti attı. PKK "CHP ile ittifaka devam edilecek" buyurdu.
Lokal görünümlü saha uzlaşısı böyle oluştu.
DEM Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş'ın İstanbul'da aday gösterilmesi DEM'in seçimlere "hür ve müstakil" gireceği görüntüsünü verse de Beştaş'ın vekil Demirtaş'ın alacağı oyun yarısını bile alamayacağı düşünüldüğünde bunun bir gösteri olduğu da anlaşılacaktır. Üstelik Beştaş gerekirse son dakika geri çekilmeyi kabul edebilecek kadar da "görev" adamıdır.
ÖZGÜR ÖZEL AK PARTİ'Yİ ANARAK CHP'Yİ SAKLIYOR
Bütün bu hesaplar uzlaşılar olup bittikten sonra Özgür Özel çıktı ve "DEM bize kaybettirmeye çalışıyor çünkü AK Parti ile 31 Mart sonrası için görüşüyor" şeklinde bir yem attı ortaya. Yiyen olursa diye.
Takip ettiğim kadarıyla karşılığı olmayan bir söylem bu ancak yine de aslı astarı nedir diye AK Parti'den kaynaklarıma sordum. Politika yapım süreçlerinde yer alan önemli isimlerle konuştum.
Hepsi istisnasız "asla" dediler. AK Parti'deki kanaat CHP ve DEM'in parti tabanlarını ürkütmemek için çaresizlikten böyle bir iddiaya sarıldığı yönünde.
Gerçi Meral Danış Beştaş da yalanladı Özgür Özel'i ama neyse. Sonuçta da İstanbul'da başarısız bir 5 yıl geçiren İmamoğlu yerine Murat Kurum'u eleştirerek vakit dolduruyor.