Suriye’de dengeleri değiştirmek üzere yola çıkılmıştı, ama galiba Suriye dünyanın dengelerini değiştiriyor... Böyle giderse dünya bir daha eskisi gibi olamayacak... Suriye’deki Baas rejimi bayağı çetin ceviz çıktı çünkü...
Baas Partisi bu bölgenin bir gerçeği...‘Sol’düşünce ve eylemlerin gündemi belirlediği bir dönemde, Arap Alemi’nin eğitimli unsurları, günün gelişmelerinden etkilenerek‘kendilerine özgü’yeni bir ideoloji oluşturdular.‘Vahdeh, Hurriyyeh, İştirakiyye’(birlik, özgürlük, sosyalizm) esaslarını rehber edinenler, Irak ve Suriye’de askeri darbelerle yönetimleri ele geçirdiler.
Irak’taki Baas, Saddam’ın karizmatik kişiliği yüzünden, zaman içinde önemini yitirdi; Suriye’de ise siyasi, sosyal ve iktisadi hayat Baas Partisi etrafında şekillenmeye devam etti. İstihbarat ve ordu destekli bir diktatörlük rejimi var bugün Suriye’de; rejimin merkezinde Baas Partisi bulunuyor. İlkokuldan başlayarak partiye sadakat eğitimi alıyor Suriyeliler; gençliği de örgütlüyor parti ve toplumda bir yerlere gelebilmek‘partili’olmaktan geçiyor.
Devasa bir siyasi mekanizma Baas Partisi...
Partinin strateji ve propaganda belirleyen unsurları dünyada ve bölgede meydana gelen değişimlere göre tavır belirliyor. Sovyetler Birliği ile geçmişte kurulmuş iyi ilişkileri, Baas Partisi’nin çoğu Moskova’da eğitim görmüş lider kadrosu, bugün de Rusya ile sürdürüyor. Buna karşılık, Batı eğitimli Beşşar Esad’ın cumhurbaşkanlığı makamında oturuyor olması da, Batı ülkelerine karşı iyi bir propaganda malzemesi...
Rusya kendisine askeri üs vermiş Suriye’yi kaybetmek istemiyor; Suriye Ortadoğu’ya açılan kapısı Rusya’nın... Batı ülkeleri de, ‘Arap Baharı’ ile birlikte hareketlenen Suriye’ye başka ülkelere baktığı gibi bakmıyor; ‘’Bakıyoruz’’ deseler bile bakmıyorlar... Esad gidince yerine kimin geleceği, Baas Partisi mekanizması dağılırsa doğacak boşluktan kimlerin yararlanacağı Batı’da endişe kaynağı...
Hafta sonu Cenevre’de toplanıp Suriye’nin geleceğini konuşan ülkelerden pek azı, Baas Partisi ve Beşşar Esad hakkında Türkiye ile aynı çizgide... Rusya bir hamleyle Suudi Arabistan’ın, ABD ise‘Suriye yanlısı’diye İran’ın toplantıya katılımını engelledi; sanki bir anlamı varmış gibi... Geçmişin iki süpergücü, bu yolla, Suriye ihtilâfı üzerinden birbirleriyle güç mücadelesi içine girdiler.
Ülkelerindeki baskı rejiminin değişmesini arzu eden Suriyeliler ile Suriye’nin daha özgür olmasını tercih eden bölge ülkelerinin bu vadideki beklentileri bir süre daha yerine gelmeyeceğe benziyor. Bu da son zamanların dünya güç dengelerini değiştirecek bir durum; yeniden 2. Dünya Savaşısonrası dengelerine dönülüyor gibi...
O dengelerde Türkiye’nin fazla ağırlığı yoktu, Türkiye’yi yeni beliren güçler arasına sokan son zamanlarda uluslararası alanda yaşanan gelişmelerdi; eskinin dengelerine dönüş Türkiye’yi olumsuz etkileyebilir. Değişen dengeler Türkiye’nin lehineydi, dengelerin yeniden değişmesi ise aleyhine olabilir.
Bu gidişi yeniden tersine çevirmek gerekiyor. Suriye’de bir‘tampon bölge’yerine bölgede bir‘güvenlik alanı’oluşturmanın yollarını aramalı Türkiye... Şerrinden korkulan pek çok ülke var etrafta; izlediği ilkeli politikalarla sevilen ve saygı duyulan bir ülke olmayı sürdürmeli...