Uzunca yıllar önce bir akşama götüreceğim sizi, bir Ramazan gününe.
O yıllarda her Ramazan ayında bir günü belirler, birbirini tanımayan ama tanışmasını istediğim ve bir de birbirine küs olan dostlarımı davet ediyordum.
Küs olanları da yan yana oturtturuyordum kaza ile, bilmeden (!)
İftardan saatler önce geliyordu herkes ve ben aralarında dolaşarak tanıştırıyordum herkesi birbiriyle.
MÜSİAD’da bir şubenin yönetiminde bulunan bir hanımefendi ile otomotiv sektöründe üst düzey yönetici olan bir beyi tanıştırmaya gelmişti sıra.
Ben de o dönem MÜSİAD Gençlik Kurulu’nda yönetimde olduğum için hanımefendi bana dönüp tanıştığı beyefendiyi kast ederek “Bizden mi?” diye soruverdi.
Söylemeye çalıştığı manada “Bizden” değildi. Kendine has bir düşünce biçimi olan, seküler bir yaşam benimsemiş biriydi otomotiv sektöründeki yönetici.
Ben o soruya cevaben şöyle demişim: “Sizden mi bilmiyorum ama bizden”.
Üzerinden yıllar geçti.
O yöneticinin görev yaptığı ile bir konferans vesilesiyle gittim. Sağ olsun o da geleceğimi duyup geldi, ön sıradan dinledi konferansı.
Konuşmam bittiğinde el kaldırıp söz istedi.
Kalkıp dinleyicilere, yüzlerce üniversiteli gence döndüğünde şaşırdım, ne diyecekti acaba?”
Yıllar önceki o hikayeyi anlattı. Aklında benimle ilgili kalan en sert, en vurucu, en keskin hikaye oydu demek ki. “Sizden mi bilmem ama bizden!” cevabı çok çarpmıştı onu.
Ben doğrusu çok düşünmeden sarf etmiştim o sözü. Ama düşününce, orada bir dernek aidiyetini kast ederek bile olsa “Bizden değil” demiş olsaydım gönlü, benden kopuverecekti. Benden ve temsil ettiğim her şeyden.
Herhangi bir yerde, bir zamanda bir MÜSİAD tabelası gördüğünde gaza basacaktı belki istemsiz. “Ben onlardan değilim” hissini yerleştirmiş olacaktı bir kere.
* * *
Bu hikayeyi “Ne okkalı laf etmişim, ey ahali biliniz” kabilinden anlatmadım.
Bir proje için herkesin sevdiği, herkesin iyi olduğuna dair ortak paydada buluşacağı bir yüz arıyoruz.
Belli bir üne, bilinirliğe sahip kişileri listeliyoruz. Birini öteki sevmiyor, öbürünü beriki.
Bulamıyoruz biliyor musunuz?
Herkes, her aşamada, her noktada, her kararda “Bizden mi?” diye sorduğu için bizden olanlarla bizden olmayanlar ayrı düşmüş birbirinden iyice.
Sürekli ispatlamak zorundasın “Vallahi de sizdenim” diye.
O kadar kolay ki “Yoksa bu bizden değil mi ya?” deyivermek.
Herkes kendi görüşünün köyünün ağası olmuş, boyuna köyden birilerini kovuyor.
Bizden misin diyen herkese, hangi görüşte olursa olsun “sizden değilim” diyesi geliyor insanın.
Şimdi düşünüyorsunuz değil mi?
“Kime söylüyor bunu acaba, hangi tarafa…. Onlara mı, yoksa bize mi?”
“Bize söylüyor olmasın?”
“Yoksa bizden değil mi bu?”
Cevap veriyorum.
Sizden değilim.