Taşrada güz mevsimi gelince defineciler ortaya çıkar. Yazın birkaç ay çalışıp tarladan ekini kaldıran bu hayalperestler kahvenin köşesinde bir masada toplanırlar. Civarda hali vakti yerinde birilerinin gömü bulduğu söylentilerini tekrar edip mevzuya girerler. Akşamın ilerleyen saatlerinde bu hikayelere karnı tok olanlar teker teker ayrılır. Ancak hayalperestler masadan bir türlü kalkamaz.
Define hikayelerinde hep bilinmeyen, uzaktaki başarı hikayeleri anlatılır. Hazineyi işaret eden haritalar vardır. Gerekirse bu haritalar satın alınır. Harita yoksa da uydurulur. Defineciler zaman içinde ortak bütçe yaparlar. Hazineyi bulduklarında kilolarca altına sahip olacakları için uzayan bu süreçte sıkıştıkça birbirlerine ziyafet de verirler borç para da verirler.
Bu hikayelerde ortaklık defineyi bulana kadar iyidir. Defineyi bulunca ise işin rengi değişir. Define çukurunun başında hayalperestler kavgaya tutuşurlar. Gücü yeten yetene başlar mücadele. Olmadı Jandarmaya ihbar ederler birbirlerini.
Definecilerin hikayelerinde masalar her güz yeniden kurulur ve yaza kadar sürer. Bizim muhalefetin masası da kahvenin köşesinde kurulan masalara benziyor. Lakin ellerine anketçilerin tutuşturdukları haritalarda bir yanlışlık var.
Anketçiler, muhalefet partilerini, alt alta üst üste koyarak bir sene evvel seçimi kazanacaklarını ilan ettiler. Muhalefetin açmazı işte burada başladı. Şimdi iktidar nasıl paylaşılacak?
Teşbihte hata olmaz. Altılı Masa, hazineyi bulmadan kavga eden defineciler gibi bir algı yarattı. Muhalif seçmen yoruldu ve yıpratıldı. Umutları olan bu ülkeyi gerçekten seven yurttaş kandırıldı.
Bizim Altılı Masa'ya karşın Batı dünyası daha dürüst anketçilerle çalışmış. Belli ki Büyükelçilikler seçim yaklaşırken tabloyu daha net okumuş. Batı başkentlerine giden raporlarda Cumhur İttifakı adayı Erdoğan'ın artan oyları var.
Batı medyasında atılan manşetler boşuna değil. Üstelik 9 başkonsolosluğu kapatan ülkelere iyi bakın, verdikleri mesajı anlarsınız.
Batı başkentleri 14 Mayıs seçimlerine giden Türk seçmenine bir mesaj veriyor.
Rusya-Ukrayna savaşını genişletmek istiyorlar. Balkanlar, Karadeniz, Hazar...
Dünya ekonomisi 1929 buhranını hatırlıyor yeniden. Buhranı atlatmak isteyenler savaşı körüklüyorlar.
Definecilerin vaatlerine aldanmayın siz gerçek dünyaya bakın. Çünkü dünyanın gidişatı hiç iyi değil.
Savaş istemeyen siyasetçileri indirmeye çalışıyorlar. Almanya'ya şantaj yapıyorlar. İtiraz edersen Polonya'ya tazminat vereceksin diyerek (Berlin'deki çatlak koalisyonu) savaşa zorluyorlar. ABD'de zavallı Başkan Biden'ı oğlu üzerinden sıkıştırıyorlar. Demek ki mali yardımlara onay vermesi yetmiyor.
Şimdilerde hibrit savaş çağındayız. Savaşın cephelerini genişletmek ve konvansiyonel alanı artırmak için mücadele ediyorlar.
Bizim seçimler niçin önemli anlamak hiç zor değil. Daha da üstümüze gelecekler sakın şaşırmayın. 100 yıl önce nasıl toparlandıysak yine öyle toparlanacağız.