Öldü mü, yaşıyor mu? Yerine şu mu geçti bu mu geçti tartışmaları sürerken ünlü Forbes dergisi, DEAŞ Reisi, gerçek adıyla İbrahim Avvad Ali El Bedri, kendine yakıştırdığı adıyla Ebu Bekir El Bağdadi’yi dünyanın en güçlü kişileri” arasına aldı! Adı duyulduğu gün den bu yana bir çok batılı ülkeyi, Türkiye’yi, son olarak da Paris’i kana boyayan terör örgütünün reisi kim? Nasıl başardı böyle bir örgütü kurmayı? Peki, Batılılarca IŞID ancak Türkiye ve Fransa’nın DEAŞ olarak tanımladığı örgüt neyin nesi. Niye kimi IŞID der biz DEAŞ deriz? Amacı nedir?
El Bağdadi 1971 yılında Bağdat İslam Üniversitesinde çalışırken, inanılır gibi değil ama “İslam’da reformdan” söz ediyordu. “Hoş görülü, kadınlara saygılı biriydi...” onu üniversite günlerinden tanıyanlara göre. Ama ne olduysa ABD’nin Irak’ı işgalinden sonra oldu ve İbrahim 2003 yılında Amerikan ordusunun bir türlü güvenliği sağlayamadığı Felluce’de ortaya çıktı. Dağılan Irak ordususnun eski komutanlarıyla ilişki kurdu, beş on kişilik bir çeteyle ABD hedeflerine saldırdı ama yakalandı hapse atıldı. Amerikalılar El Bağdadi’deki “gizli cevheri” keşfedememiş olacaklar ki, bir süre sonra serbest kaldı. Neden bu kadar az hapis yattı? Nasıl 2004 yılında kurulan Tevhid ve Cihat Örgütünün reislerinden biri oluverdi? Örgüte değeri 1.5 milyon dolar olarak hesaplanan silahları nasıl sağladı? Bu sorulara henüz ABD’den bir yanıt gelmedi! “Tevhid, El Bağdadi’nin hedefleri için yeterli olmadığından” (El Arabiya TV) Bin Ladin ‘in kurduğu Mezopotamya El Kaide’ye (MEK) katıldı. İlginçtir El Kaide’nin tohumlarını CIA, Sovyetlerin Afganistan işgali sırasında atmıştı. İşgalci Sovyet Ordusuyla savaşacak sonra da dağılacaktı. Ama Afganistan dağlarındaki bu hesap çerşıya hiç mi hiç uymadı! MEK 2006’da adını “Irak İslam Devleti” olarak değiştirdi. Örgütün başına geçenler ABD ordusunca peş peşe öldürülünce Ebu Bekir El Bağdadi tahta kuruldu.
Bağdadi Irak hapishanelerinden salınan militanları kendi yanına çekmeyi başardı. Irak ordusuna yönelttiği saldırılar, örgütün radikal savaşcılar tarafından benimsenmesine yol açtı; deyim yerindeyse ipini koparan örgüte katıldı. Derken 4.10.2011’de ABD örgütü terör listesine aldı; El Bagdadi’nin başına da 10 milyon dolar ödül koydu.
Batılıların genellikle IŞID yada ISIL dediği örgüte neden Türkiye ve Fransa DEAS-DAESH der? Örgütün Arapçası, “ad Dawlah al-Islamiyah fil-’Iraq wa ash-Sham”ın ilk harflerini birleştirdiğinizde DEAŞ çıkıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bunlar bir devlet değil terörist çetedir...terör örgütünden söz ederken İslam kelimesininin kısaltılmış halinini bile ağzına almak..” istememektedir; çok da haklıdır: “Anlamı barış olan din teröre izin vermez. Çünkü DEAŞ bir terör örgütüdür!”
DEAŞ ve eğer hala öne sürüldüğü gibi yaşıyorsa El Bagdadi’nin amacı bugünkü Irak,Suriye,Lübnan,Ürdün,Filistin topraklarında bir şeriat devleti kurmak. Tabi bu topraklara nedense İsrail dahil değil! İsrail’in yanına yaklaşmıyor, İsrail’in yurt dışı kurum ve kuruluşlarından da uzak duruyor.
Örgüt, El Kaide gibi selefiliği benimsemiş olsa da savaş yöntemleri farklı. El Kaide gerilla ve suikasta dayalı savaş yürütürken DEAŞ alan egemenliği için dövüşüyor. Petrol kuyularını ele geçirmeye öencelik veriyor, böylece de maddi güç elde ediyor. El Bagdadi’nin ordusunda Amerikalı, Avrupalı bir çok gönüllü var. Örgüt karşıtlarını ele geçirdi mi en acımasız yöntemlerle öldürüyor ; bu acımasızlığı da en önemli silahı.
Bu gün, Dış İşleri Bakanı Çavuşoğlu’nun da belirttiği gibi, DEAŞ’la mücadele için kapsamlı bir strateji belirlenmemiştir. Havadan bombalamakla bırakın örgütü yok etmeyi durdurmak bile mümkün olmamıştır. Rusya’nın devreye girmesi DEAŞ için sonun başlangıcı olabilir. Batınınsa Paris katliamı sonra aklını başına toplayıp bu çok tehlikeli örgütü yok etmek için bir araya gelerek çalışıp çalışmayacağını göreceğiz...