Sydney’de yakalanan DEAŞ’lı ‘Hayat Kardeşler Operasyonu’, başlıkta yan yana yazdığım dört örgütün nasıl bir ittifak içinde olduğunu açıkça çıkardı ortaya.. Kısaca hatırlatalım.. Avustralya polisi iki DEAŞ’lı teröristi yakalıyor.. Teröristler, bir yolcu uçağına saldırı düzenlemeyi planlarken yakayı ele veriyor.. Meselenin bizi ilgilendiren tarafı ise uçağa yerleştirilecek olan bombanın Antalya’dan gittiği iddiası.. Avustralya polisinin anlattığına göre, bomba yapımında kullanılan malzeme, parça parça Antalya’dan kargo uçaklarıyla gitmiş.. Dün Hürriyet gazetesinde Deniz Zeyrek, bu bombanın yolculuğunun, CIA tarafından üç aydır bilindiğini yazdı.. Bilindiğini ve buna rağmen Avustralya ile de Türkiye ile de bu bilginin paylaşılmadığını.. Yani?.. CIA açıkça bir DEAŞ saldırısını beklemiş.. Bir şekilde bomba yakalanıp planlar suya düşünce öğreniyoruz bunları.. Peki ya o saldırı gerçekleşmiş olsaydı!.. Açıkça ortaya çıktı ki, CIA’in, DEAŞ eliyle tertiplediği bir terör saldırısı faş edildi Avustralya’da.. Ama hedefinde öldürdüğü / öldüreceği insanlar yok aslında. Apaçık Türkiye var.. Yüzlerce masum insanın ölümünden Türkiye’yi sorumlu tutarak adeta politik şantaj malzemesi üretme gayreti.. Operasyon başarısız oldu. Açıkça deşifre oldu ilişki ağı.. Ama FETÖ yine de bundan bir fayda sağlar mıyım umuduyla ABD’deki adamlarından birine algı operasyonu talimatı verdi… FETÖ’cü Ahmet Sait Yayla, Wall Street Journal için kaleme aldığı makalesinde, bomba patlamamış olsa bile Türkiye - Avustralya bomba hattının incelenmesi gerektiğini yazdı.. WSJ için bu yazıyı yazan FETÖ’cü Ahmet Sait Yayla kim peki?.. Hakkında internette bir sürü bilgi bulabilirsiniz. Ama ben başka bir detay vereceğim size.. Bu adam Çağlayan Adliyesi'nde şehit edilen savcı Mehmet Selim Kiraz’ın katili Şafak Yayla’nın kuzeni.. Ahmet S.Yayla, FETÖ’nün, emniyet içindeyken, DHKP-C’nin de aralarında bulunduğu diğer terör örgütleriyle ilişkisini kuran abilerdendi.. Bu ilişki sayesinde, yıllarca DHKP-C markası altında yapılan terör eylemlerinden bir kısmı da FETÖ’nün verdiği ihalelerle gerçekleşti.. Bunlardan biri de Savcı Mehmet Selim Kiraz’ın şehit edildiği Çağlayan Adliye Baskını.. Yani hepsi aynı merkezin ürünü anlayacağınız..
İyiliği saklamayın
Yapılan iyiliğin alkışlanması ayıp karşılanır eskiden beri. Oysa iyilik bulaşıcıdır.. Ne kadar çok anlatılırsa o kadar büyür.. Kar topu gibi, yuvarlana yuvarlana bir dev olur.. Anlıyorum, iyilik yapılanı mahcup etmemek üzere bir ince düşünce.. Ama onun da bin türlü yolu var.. Ondan bu köşede her türlü iyiliği ballandıra ballandıra anlatmaya devam edeceğiz.. Kızılay İstanbul’un broşürü duruyor masamda.. Nereden geldi, kim koydu bilmiyorum. Haftalardır önümdeki evrak yığının üzerinde sessizce yatıyordu.. Dün biraz daha yakından bakınca gördüm ki, biz gözlerimizi kapattığımızda da, güneş doğmaya devam ediyormuş.. Meğer Kızılay İstanbul ekibi, her bayram öncesi, ailesinin durumu iyi olmayan çocuklara, sürpriz kargolar yolluyormuş.. Bu mükemmel bir hareket.. O çocuklar geldi bir an gözümün önüne.. Kapı çalıyor.. Çocuk koşarak açıyor kapıyı.. Bir bakıyor ki, kapıda kargocu.. Çocuğun adına yollanmış hediyeyi veriyor ve oradan uzaklaşıyor.. Ne bir gazeteci var ortada ne de kargocu sürpriz yaptığından haberdar.. Çocuk ve hayal dünyası arasında her şey.. Hem tebrik etmek hem de daha detaylı bilgi almak üzere Başkan İlhami Yıldırım’ı aradım..“..Baştan söyleyeyim görüntü alamazsınız.. O zaman büyü bozulur..” dedi.. Proje 5 yıldır devam ediyormuş.. Çocukları seçerken evvela dezavantajlı ilçeleri araştırıyorlarmış.. Burada da önceliği öksüz, yetim, engelli ve şehit çocuklarına veriyorlarmış.. Bu bayram öncesi de hediyeler paketlemeye başlanmış.. Bir yetim başı okşayandan Allah razı olsun..