5 Aralık, kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği gün olarak anılır.
Doğrudur, 5 Aralık 1934'te Anayasa ve Seçim Kanunu'nda yapılan yasa değişikliği ile kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmıştır.
Tanınmıştır ama verilmemiştir!
Sadece kadınlara değil tek parti döneminde erkeklere de seçme ve seçilme hakkı verilmemiştir!
5 Aralık 1934’te yapılan şey, kağıt üzerinde bir düzenlemedir.
Gerçekte ise 1950 seçimlerine kadar erkeğiyle kadınıyla millet seçme ve seçilme hakkından mahrumdur.
***
Mahrumdur, çünkü seçmen önüne konan tek listeyi onaylamakla mükelleftir.
Seçim yapabileceği tercih edebileceği CHP’den başka alternatif yoktur.
1934 yılına kadar erkekler sözde seçmen idiler, 1934’ten sonra kadınlar da sözde seçmenler kafilesine katılmış oldular.
Hiçbirisi gerçek seçmen olamadı.
***
Batının tek parti iktidarına yönelttiği eleştirileri gören CHP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Paris Büyükelçisi Ali Fethi (Okyar) Beyi çağırarak, bir muhalefet partisi kurmasını ister, Ali Fethi bey iktidarı eleştirmek hususunda Gazi’nin rahatsız olup olmayacağını söyler, Gazi, buna tahammül edeceğini söyler.
Böylece Gazi’nin arzusuyla 12 Ağustos 1930 yılında Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulur.
Bu bir muvazaa partisidir.
Ama Serbest Cumhuriyet Fırkası süratle gelişir, halk büyük bir teveccüh gösterir ve gerçek bir muhalefet partisine dönüşür. Bunu gören Gazi partinin kendini kapatmasını ister ve parti 18 Aralık 1930 tarihinde kendini fesheder!
Daha önce de 17 Kasım 1924’te silah arkadaşlarının kurduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası 6 ay sonra 5 Haziran 1925’te kapatılmıştı!
***
İşte bu tek muhalif sese dahi tahammülü olmayan CHP iktidarı, 1934’te kadınlara seçme ve seçilme hakkı verildiğini ilan eder.
Oysa o tarihte erkeklerin de sözde seçme ve seçilme hakkı vardır ama uygulanmaz.
Seçmen tek listeyi onaylamaktan öte bir tercih yapamaz. Kadınlara bu hak verilerek kadınlar da tek listeyi onaylayanlar listesine dâhil olmuşlardır.
Seçme hakkı vardır ama uygulanmaz çünkü seçmenin önüne tek liste konmaktadır. Seçilme hakkı vardır ama uygulanmaz, çünkü bütün adayları Ankara belirlemektedir.
Uygulanmayan bir hakkın tanınması sadece dünya kamuoyuna verilen bir siyasi mesajdan ibarettir.
Gerçekte ise 1950 yılına kadar CHP’nin tek parti uygulamasıyla bütün seçmenler seçme ve seçilme hakkını kullanmaktan yoksundurlar!
***
Durum böyleyken hiçbir mecburiyeti olmayanların 5 Aralık günü kadınlara seçme ve seçilme hakkı verdi diyerek Atatürk’e saygı mesajları yayınlamaları düşündürücüdür.
Bunlardan biri de yeni bir parti kurma aşamasında olan Davutoğlu’dur.
5 Aralık günü şu mesajı yayınlamıştır: ‘Kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilmesinin 85. yıldönümü kutlu olsun. Kadın hakları konusunda bu adımı atan Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anıyorum. Kadına şiddeti, kadın cinayetlerini değil, kadınların başarılarını konuştuğumuz günleri birlikte inşa edeceğiz.’
Sizce, Davutoğlu’nun bu mesajını hangi Atatürkçü inandırıcı bulmuştur? Ya da bu mesaj oyuna talip olduğu hangi muhafazakâr seçmeni mutlu etmiştir?
Ben söyleyeyim bu tutum bir siyasi lider doğurmaz ve partisi de kayıtlı 75 partinin 76’ncısı olur!