Gelecek Partisi'nin Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Medyascope'ta yaptığı açıklamada CHP listelerinden seçime girmelerinin hata olduğunu söyledi.
En başta ifade edeyim, seçimleri kaybettikten sonra bu tür açıklamalar, en azından nezaketsiz, hatır gönül tanımaz etik dışı laflardır.
Davutoğlu, açıklamalarının devamında daha vahim şeyler söylüyor:
"En son tercihim, seçime CHP listelerinden girmekti. Açık söylüyorum. Ondan önce her şeyi denedim. Üç partiye 'gelin birlikte girelim' dedim. İYİ Parti'ye teklif götürdüm, 'Bu sağ seçmen CHP'ye oy vermez beraber olalım' dedim. Bütün yolları denedim. Ben entelektüel, ilmi, akademik, siyasi ve toplumsal bakımdan en büyük fedakârlığı yaptım. 10 milletvekili ile ölçülemeyecek bir fedakârlık yaptım..."
İYİ Parti'nin kurucularından 27. dönem İstanbul milletvekili Ahat Andican konuya açıklık getirdi. TV 100'de şunu söyledi:
"Sayın Davutoğlu, böyle bir taleple geldi. İstediği rakam çok yüksekti. 40'ın üzerinde milletvekili istedi."
Davutoğlu, bir akademisyen. Geçmişte Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık da yaptı.
İYİ Parti'ye götürdüğü teklifin makul bir tarafı var mı?
Makul; akla ve mantığa uygun olma demek.
Vicdanlı ve insaflı olma ile birleşince çok derin bir anlamı var.
Davutoğlu'nun, İYİ Parti'den 40 milletvekilliği istemesi; akla ve mantığa uygun mu? Vicdan ve insaf ile bağdaşır mı?
Sadece Davutoğlu değil.
Siyaseti makul çizgisinden uzaklaştıran nice politikacı var.
Akşener'in, Karamollaoğlu'nun ve Babacan'ın, halkın iktidara getirmediği CHP'ye koltuk değnekliği yapması makul mü?
Akıl, mantık, insaf ve vicdan; Kılıçdaroğlu'nu Cumhurbaşkanı yapmak için milliyetçi muhafazakâr kesimden oy istemeyi kabul eder mi?
Nitekim Davutoğlu şimdi itiraf ediyor: "Bu sağ seçmen CHP'ye oy vermez dedim" diyor.
Demiş ama tam tersini yapmış...
Sadece 6'lı masanın 5'lisi, makuliyetten uzaklaşmadı.
CHP'nin; binlerce şehidin acısına rağmen bölücü terör örgütü PKK'nın partisi HDP ile iş tutması, Meclis çatısı altında pazarlık yapması makul mü?
Akıl, mantık, insaf ve millet vicdanı bunu kabul eder mi?
Kılıçdaroğlu'nun, Ümit Özdağ ile gizli protokol yapması, İçişleri Bakanlığı, iki bakanlık ve MİT Başkanlığını vaat etmesi makul mü?
Hayatın akışına, demokrasinin ilkelerine, şeffaflığa uygun mu?
Özgür Özel, CHP Grup Başkanı. Yani CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nu Meclis'te temsil ediyor.
Önceki gün, "Her göreve talibim. Bu, genel başkanlıksa da genel başkanlık" dedi.
Hem Genel Başkanı Parlamentoda temsil edeceksiniz, hem de onun koltuğuna göz dikeceksiniz.
Bu makul mü? Vicdana, insafa sığar mı?
Nitekim CHP eski milletvekili Barış Yarkadaş, kendisine istifa çağrısı yaptı. "Hem grup başkanı olup hem genel başkanın parlamentodaki vekâletini taşıyıp hem de genel başkana muhalif olamazsınız" dedi.
Makuliyet öyle esaslı bir ölçüdür ki, onun dışına çıkanlar hüsrana uğramaya mahkûmdur.
FETÖ elebaşı Fetullah Gülen mesela.
Bir din adamı, kanaat önderi kisvesi ile ortaya çıkıyorsun ama ülkenin Başbakanına savaş açıyorsun. Kırk yıl, masum gençleri kandırarak Hasan Sabbah'ın haşhaşileri gibi darbeci yetiştiriyorsun.
Tankları, savaş uçaklarını, helikopterleri kullanan hainlere emir verip milletin masum 252 evladı şehit, 2 binden fazlası gazi oluyor.
Bu makul mü? İhanet, makul olur mu?
Neden makul olamıyorlar?
Hırs, beklenti, kibir bunların gözünü döndürüyor, akıllarını başlarından alıyor.
Makulün dışına çıkanlardaki en büyük hastalık, vefasızlıktır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a vefasızlık yapanları hatırlayınız...