‘SURİYE'DE, IRAK PLANI YAPANLAR TÜRKİYE'Yİ PKK İLE MEŞGUL EDİYOR'
'Kuzey Suriye kavramını eleştiriyorum. Basındaki haritaları kim veriyor anlamak mümkün değil. Hayali haritalar çizilerek oradan tehdit üretiliyor. O harita parçalayıcı haritadır. O haritayı engellemek istiyorsak, aktif olmak zorundayız.'
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, önceki akşam iftarda konuk ettiği gazetelerin Ankara temsilcilerinin Suriye ile ilgili sorularını cevaplarken, eleştirilere de karşılık verdi. Davutoğlu, Irak planları yapanların Türkiye’yi PKK ile meşgul ederek uzak tuttuğunu, aynı oyunun şimdi Suriye’de oynanmak istendiğini söyledi.
İşte Davutoğlu’nun açıklamaları:
-Suriye’de PKK yerleşmesi öngörülemedi mi: Tabii ki öngördük. Tunus’ta Arap Baharı başladığında Bakanlar Kurulu’nda “Ortadoğu’da deprem olacak, 100 yıl önce Osmanlı’nın tahliyesi sonrası gibi bir süreç yaşanacak. Libya zor olacak ama Suriye daha zor olacak” dedim. O yüzden Başbakanımız Mübarek’e en başta ‘git’ derken, Kaddafi için üç ay bekledi. Esed’le görüşmelerimiz 9 ay sürdü. Ben 62 kez Suriye’ye gittim. Suriye yavaş yavaş demokratikleşsin diye. Fakat Esed’in tercihleri başka oldu.
-Kılıçdaroğlu’nun eleştirileri:Kılıçdaroğlu eleştirmiyor, hakaret ediyor. Küfür de etti zaten. ‘Biz olsaydık konteyner kent kurmazdık. Bela üretir’ diyor. Bela dediği, 9 bin 890’ı kadın, 10 bin 398’i kız çocuğu, 11 bin 123’ü erkek çocuğu ve çoğu yaşlı 11 bin erkek... Bir lider ‘Suriye ile dosttuk, bir sabah kalktık düşman olduk’ diyebilir mi? 20 bin insanın öldürülmesinin anlamı yok mu? Lavrov bile terk etti ama Kılıçdaroğlu ‘Esed suç işledi’ demiyor.
-Eleştiriler günlük ve tutarsız:Bir ay önceye kadar ‘Yanlış ata oynadık. Esed gitmeyecek. Türkiye kaybedecek’ diyorlardı. Sonra Şam’da patlamalar oldu, Esed’in gideceği anlaşıldı. Şimdi de ‘Kuzey Suriye’de boşluk doğacak, Türkiye yine kaybedecek’ diyorlar. Onların derdi ‘Türkiye kaybetsin’...
-‘Karışmasaydık’ diyorlar:‘Türkiye niye risk alıyor, bekle-gör politikası uygulasın’ diyorlar. Irak’ta da bu talep edildi. Biz geldiğimizde Irak dosyamızda sadece Kuzey Irak vardı. O da PKK demekti. Basra’da, Musul’da, Kerkük’te bir tek tanıdığımız yoktu. Şimdi herkes Esed sonrasını tartışmaya başlayınca bizi de Kuzey Suriye ile meşgul etmeye çalışıyorlar. Ama biz küçük sorunlara odaklanmıyoruz. Bizim yaptığımız üçüncü politika; nasıl bir Ortadoğu düşünüyoruz? Bunu deyince de ‘yeni Osmanlı’ diyorlar.
-Kuzey Suriye tanımı yanlış: Bu kesimler bu kez bir kampanya başlattılar. Kuzey Suriye kavramını eleştiriyorum. Biraz Suriye’yi tanıyan bilir ki, Kamışlı’dan Lazkiye’ye 910 kilometrelik sınır bir etnik kimliğe ait değildir. Dışişleri’nden, MİT’ten, Harita Komutanlığı’ndan tüm haritaları getirttim. Basındaki haritaları kim veriyor anlamak mümkün değil. İki tane kasabadan büyük şehirde Öcalan posteri açıldı diye her yeri kırmızıya boyuyorlar. Hayali haritalar çizilerek oradan tehdit üretiliyor. O harita parçalayıcı haritadır. O haritayı engellemek istiyorsak, aktif olmak lazım. Birileri fırsatçılıkla terör odaklanması yapmak isterse, biz tedbiri alırız. Ama zamana bırakmayız; Irak gibi 10 yıl beklemeyiz.
-Tek parça bir Kürt bölgesi yok:Kamışlı’dan Nusaybin’in karşısına kadar olan yerde Kürt nüfusu yoğundur. Oradan Suruç’un karşısında Kobani’ye kadar Arap, oradan Afrin’e kadar Arap-Türkmen ağırlıklı. Afrin’den Hatay’a kadar olan hat yine Kürt nüfus yoğunluklu; İdlip’ten sonra ise Sünnidir. Ardından yine Kürt nüfus başlar ve Bayırbucak Türkmenleri ile devam eder. Yani 910 kilometrelik bir blok yok. Halep’in de yüzde 80’i Sünni-Arap, yüzde 10’u Kürt, kalanı karışıktır.
-İkinci Kandil’e izin verilmez: Kandilvari bir yapı söz konusu olmaz. Bir emrivakiye bizim tarafımızdan da Suriye’nin diğer unsurları tarafından da izin verilmez. Bizim için 3 şey önemli:
1- İster PKK, ister El Kaide olsun sınırımızın yakınında terör mevcudiyeti tehdittir ve her türlü tedbiri almak hakkımızdır.
2- Kaostan yararlanarak otoriteler oluşursa Suriye’yi Lübnanlaştırır; bunu istemeyiz.
3- PYD’yi risk unsuru olarak görmemizi sağlayan, önce Esed’le işbirliği yapması, ibre dönünce saf değiştirmesi. Ayrıca Kandil’den gelen PKK unsurlarıyla ilişkileri, iddia ettikleri ‘felsefi yakınlığı’ aştı.
Ancak bu politika, asla oradaki Kürt kardeşlerimize yönelik değildir. Bizim için Kamışlı’daki, Afrin’deki, Kobari’deki Kürt kardeşlerimiz tehdit değil. Kürtler oraya gökten zembille inmedi; asırlardır oradalar, asırlarca da yaşayacaklar. 6 Nisan’da Esed’e gittiğimde ben Kürtlere kimlik verin dedim.
-Suriye’yi sokak sokak biliyoruz: Suriye’de olanların bilgileri bizde mahfuzdur. Suriye’de ne oluyorsa, her sabah önümüze gelir.
-Erbil ziyareti:Suriye’deki gelişmeler Barzani’yi ziyaretimi öne aldı. Barzani ile açık şekilde bölgedeki gündemleri paylaşıyoruz.
-Tampon bölge:Türkiye’nin güvenliği neyi gerektiriyorsa, o tedbir alınır. Eğer göç 100 bine ulaşırsa, uluslararası toplumla birlikte Suriye içinde bir bölge olabilir. Bunun yükünü sadece Türkiye çekemez. Ayrıca sivillerin korunması için içeride tedbir alınır. Keşke o zaman bugünkü gücümüz olsa da Halepçe’yi engelleyebilseydik.
-Nusayriler de sığınıyor:Suriye’den 26 general, 47 albay, 130 subay, 500 rütbeli polis ve asker bize sığındı. Aralarında Nusayriler de var. Esad’ın özel birliğinden subaylar bile ‘kendi halkımıza ateş açamayız’ diye firar ediyor.
-Esed ne zaman gider:Ben çetrefilli süreçlerle ilgili tarih vermiyorum. Esed sonrasını nasıl şekillendiririz diye düşünüyorum. Esed’in gidişinin uzaması Türkiye için iyi olmaz, inşallah kısa sürer.
Düşürülen uçak: Kritik parça çıkarıldı, inceleniyor
Bakan Davutoğlu, Suriye’nin düşürdüğü Türk F4 uçağına ilişkin soruları cevaplarken de, uçağın kritik parçasının çıkarıldığını ve üzerinde incelemeler yapıldığını söyledi. Davutoğlu, diğer parçaların da deniz dibinden çıkarılması için çalışmaların sürdüğünü ekledi.
Davutoğlu, İsrail’in, davet ettiği Türk gazetecilere Mavi Marmara konusunda ‘özür’ kelimesini de içeren metni sızdırmasına ilişkin olarak da, “Bizim için bir anlam ifade etmiyor. 3 maddelik şartlarımız geçerli” dedi.