Cumhurbaşkanı Erdoğan’a “Diktatör bozuntusu” diye hakaret eden Kılıçdaroğlu’na hak ettiği cevabı başta Başbakan Ahmet Davutoğlu olmak üzere AK Partililer vermişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan da hem 100’er bin liralık dava açmış, hem de son muhtarlar toplantısında isim vermeden Kılıçdaroğlu’nun seviyesine ilişkin düşüncelerini söylemişti.
Söz konusu hakaretler üzerine Davutoğlu, Kılıçdaroğlu’nun seviyesini tarif ederken “Fikri yok, hakaret ve küfür ediyor” ifadesini kullanmıştı.
Gerçekten de Kılıçdaroğlu, kurnaz olabilir, laf cambazı olabilir...
Fakat “fikir üretme” konusunda sınıfta kalmış bir siyasi liderdir...
Hele ki tutarlılık meselesinde..!
O yüzden, baş edemediği düşünceye ya da siyasetçiye karşı hakaret etmeyi kendine şiar edinmiştir. Kılıçdaroğlu’nun seviyesini Davutoğlu kibarca “Fikri yok, hakaret ve küfür ediyor”cümlesi ile tarif etmiştir.
‘Ahkam kesmek isteyen işgüzarlar var’
Başbakan Ahmet Davutoğlu göreve geldiğinden bu yana ilk kez 5 günlük yurt dışı gezisinden döndü.
3 ziyareti peş peşe gerçekleştirdi Davutoğlu... Londra ve Davos’ta iş dünyası ile buluştu. Berlin’de ise, Almanya ile Türkiye bir masa etrafında bakanlar kurulunu topladı.
Seyahatin Berlin kısmını takip etme şansım oldu. Akabinde uçakta Başbakan’a sorularımız oldu. Ayrıntılarını biliyorsunuz.
Ancak size dikkatimi çeken birkaç hususu aktarmak istiyorum.
Uçakta Başbakan’ın çok keyifli olduğunu gördüm. Hatta ilk cümlemiz “Çok neşelisiniz” oldu. Bu cümleye mukabelede bulundu.
Başbakan Davutoğlu’na Kılıçdaroğlu’nun hakaret dolu sözleri üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yeterince sahip çıkılmadığı yönündeki eleştiriler hatırlatıldı. Tepkisi sert oldu.
“İşgüzarların eleştirilerine prim vermem” diyerek başladığı konuşmasında, “Ben kolay kolay kırmızı çizgi ifadesini kullanmam ama Cumhurbaşkanlığı devlet makamıdır. O her zaman tüm tartışmaların üzerindedir. Devlet makamı sebebiyle de şahsi dostluğumuz sebebiyle de benim için de Ak Parti için de kırmızı çizgidir” dedi.
“Hiçbir konuşmam yok ki kendisinin bu ülkeye yaptığı hizmetleri anmış olmayalım ya da Cumhurbaşkanı’na yönelik yanlış tavır olduğunda sessiz kalmış olalım” dedikten sonra “Ahkam kesmek isteyen işgüzarlar olabilir. Biz eleştirilerine de bakmayız ahkam kesmelerine de bakmayız” diyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aralarındaki uyumu bozmak isteyenlere işaret etti.
‘Baskın seçimden söz etmek doğru değil’
Davutoğlu’na “Yakın gelecekte bir baskın seçim ya da erken seçim olacak söylentileri var, siz ne düşünüyorsunuz” diye de soruldu.
Cevabı “Bu bir spekülasyon, nasıl çıktı bilmiyorum. Erken seçim, baskın seçimden bahsetmek doğru değil” oldu.
PKK terör örgütünün son günlerde güvenlik güçlerinin etkili mücadelesi nedeniyle zora düştüğünü biliyoruz. Tam da böyle bir dönemde, yeniden “çözüm süreci, müzakere, masa” ifadeleri sıklıkla dillendirilir oldu.
Bu bağlamdaki soruya ise Başbakan’ın ifadesi şu oldu:
“Silahsızlanmayı ya kendi iradeleri ile ya da bizim irademizle yapacaklar. Silahsızlanma gerçekleşmeden çözüm sürecine benzer süreç olmaz. Hiç kimse halkın yüzde elliye yakınının gücünü almış bir hükümetin silahlı grupla müzakere etmesini bekleyemez.”
Bu iklimde uyumdan başka seçenek olmamalı
TUR uçağı Atatürk Havalimanı’na indiğinde sohbetimiz devam ediyordu Başbakan ile. Toplantı bittiğinde ise aklıma gelen ilk kelime “uyum” oldu..!
Gerçekten de Türkiye’nin hedeflerine ulaşması için Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu’nun uyumunun büyük önemi var. Bu uyum bozulduğunda ya da bozulma eğilimine girdiğinde sorunların derinleşeceğine kuşku yok.
Terörle mücadeleden, dış politikaya, 2023 vizyonuna kadar tüm hedeflere ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın öncülüğünde Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun uyumu ile gidebiliriz.
Şu anda yasal mevzuatın ötesinde iki devlet adamının yıllara dayanan hukukları bu uyumu sağlıyor.
İlk turda yüzde 52 ile seçilmiş bir Cumhurbaşkanı... Kongresini yapmış bir Ak Parti... Milletin yüzde 49.5 oyunu almış bir iktidar var.
Bu iklimde uyumdan başka bir seçenek olmamalı.
Sizce de öyle değil mi?