Evet, Ak Parti, kendi içindeki istişareleri tamamladı ve Genel Kurul’a götüreceği Genel Başkan ve Başbakan adayını belirledi. Pek çok işaretle beklendiği gibi bu isim Ahmet Davutoğlu oldu. Muhtemel ki bu parti eğilimi, Erdoğan ile Gül arasında da görüşülmüş ve Gül’ün resepsiyondaki “Aday Davutoğlu” açıklaması onun sonucu olmuştur.
Zaten, kamuoyuna bunca mal olduktan sonra Ak Parti MYK’sından başka isim çıksaydı, hem sürpriz olurdu, hem de başka bir yığın siyasi spekülasyona yol açardı.
En başta “Ak Parti için büyük sınav” diye yazmıştım. Liderini Cumhurbaşkanlığına göndermiş, Parti Genel Başkanını yeniden belirleyecek, Başbakanını yeniden belirleyecek dolayısıyla hem partinin hem hükümetin yeni duruma göre dizaynı gibi bir sorunu aşacak parti Ak Parti. Bunun yanında halk oyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanı ile ahenk içinde çalışacak yine halk oyu ile seçilmiş Başbakan formülünün ahenk sorunu çözülmüş olacak..
Erdoğan da Davutoğlu da sınavda.
Adım adım ilerleniyor. Muhalefetin komplikasyon üretme girişimleri yok değil, ama hedefe doğru yürüyüşe mani olunamıyor. Haftaya Kongre yapıldığında bir berzah aşılmış, yeni hedeflere doğru yürüyüş başlamış olacak.
İntifada
İntifada, Filistin halkının İsrail vahşetine karşı verdiği varoluş mücadelesinin adı. Ama şimdi Türkiye gündemine, Hayrünnisa Gül’ün son çıkışı ile giriyor. “Dindar camiadan saldırılar oldu. Artık susmayacağım, asıl intifadayı başlatacağım.” Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki davette, ev sahibesi iken, davetli gazetecilerden bazılarına yönelik “Sizin elinizi sıkmayacağım” gibi ağır sitemler eşliğinde söyleniyor bu sözler.
Siyasette bir hafta uzun bir zamandır denir ya, günlerin de uzadığı ve her günün içine siyasetin geleceğini etkileyecek sayısız gelişmenin girdiğine tanık olabiliyoruz.
Mesela bu hadise: Bir veda resepsiyonunda, bunların olacağı tasarlanmış olabilir mi Gül çifti tarafından? Bunların ertesi günkü medyaya yansımaları, bunun Cumhurbaşkanı Gül’ün siyasetinin seyrini nasıl etkileyeceği hesaplanmış mıdır? Eminim ki sayın Gül, Hayrünnisa Hanımefendi’nin çıkışının medyaya yansımasını dikkatle değerlendirmiştir. Hele Bayan Gül’ün başlatacağını bildirdiği “intifada”nın, Türkiye siyaset zemininde nasıl algılanacağını da dikkatle tahlil etmiştir.
Bilmiyorum, acaba görmemeli miydik Bayan Gül’ün çıkışını? Ama görünmesini bizzat kendileri istemiş, “Yazın” demiş “Yazalım mı” diyenlere?
Acaba Fatih Altaylı gibi mi görmeliydik, acaba Zaman gazetesi gibi mi görmeliydik? Her görüşün, bir siyasal beklentiye tekabül ettiğini en iyi Sayın Gül değerlendirecektir. Fatih Altaylı “Hayrünnisa Gül’e helal olsun” demiş, Zaman “Yaşadıklarımız 28 Şubat’tan daha çok üzdü” manşetini atmış. “Paralel itirazlar”a paralel olarak. Ben ise sadece üzüldüğümü belirtmek isterim.
Çankaya boşalsın, diyen yok!
CHP’li Atilla Kart, Yargıtay’a başvurdu: Erdoğan Cumhurbaşkanı seçildi, 15 Ağustos’ta YSK bunu ilan etti, bu durumda Erdoğan’ın Başbakanlığının ve Ak Parti Genel Başkanlığının sona ermesi lazım. Yargıtay bu talebi reddetti. Kart, bu defa AYM’ye gidiyor. Halbuki bu konuda Yargıtay’ın daha önce bir içtihadı oluşmuş: Cumhurbaşkanlığı ancak devir - teslimle gerçekleşir, şeklinde. Muhalefet maraza çıkarmakta ısrar ediyor. Ben bir başka hususa işaret etmek isterim: Muhalefet adına herhangi bir kimse, mesela “Seçimler yapıldı, halk yeni Cumhurbaşkanını seçti, Gül’ün görevi sona erdi, öyleyse Çankaya boşaltılmalıdır” gibi bir çağrıda bulunuyor mu? Tabii ki bulunmuyor. Çünkü bulunamaz. Çünkü Gül’ün görev süresi 28 Ağustos’ta doluyor. Öyleyse Erdoğan’ın şu anda Cumhurbaşkanı seçilmiş olması, boşalmayan bir Çankaya söz konusu olduğundan bir anlam taşımıyor. Bir anlamda eskilerin deyimiyle “bil kuvve” Cumhurbaşkanı olmuş oluyor,“bilfiil” olması için ise Çankaya’nın boşalması lazım, ki o da 28 Ağustos’taki törenle gerçekleşecek.
Ayrıca muhalefetin Gül’e yönelik bir “Orayı boşalt” çağrısı yapmaması, bunun bir siyasi getirisi olmayacağı içindir. Ne de olsa şu anki muhalefet, Erdoğan’a yöneliktir, Gül’e muhalefeti ise, 367 krizleri yaşandığı ve “Eşi başörtülü birisi Çankaya’ya çıkmasın” savaşı verildiği günlerde müşahade etmiştik. CHP’ye göre hukuk fasa fiso yeter ki, muhalefet olsun.