Ne günlerdi o günler.
Seyyit Kutupla yatar Hasan El Benna ile sabah namazı kılar. Öğleyin Ali Şeriati ile hasbıhal ederdik. Ve daha niceleri geçti düşünce ve oluşum dünyamızdan.
Metodolojik yaklaşımlarda İranın başat örnek olduğu, Mısır'ın, Pakistan’ın, Afganistan'ın sıralarının değiştiği zamanlardan yani 20-25 sene öncesinden bahsediyorum.
İsrail bayrakları yakılıyor. Daha gür bir sesle bağırınca İsrailin kahrolacağı yakına alınıyordu.
Bu İran’ın teşviğiyle de daha artan bir dozda sürüyordu.
Türkiye siyasal islamcıların gündemini dolduran konular bunlar.
Sonra ne oldu? Ne olduğu hepimizin malumu.
İran şu sıralar en büyük hasımlarımızdan oldu.
İsrail kahrolmadı. Kahrolmayı beceremediği için zalimliğini artırdı.
Mısırda darbe hükümeti binlerce Müslüman Kardeşler mensubunu katletti. Meşru hükümeti demokrasi gereği devirdi.
Libya mahv-u perişan. Büyük oranda ülkemizde yetişen idari ve askeri yöneticiler işi kotaramadı.
Mavi Marmara olayından sonra İsrail ile ilişkilerimiz yok.
Özür dilemek, tazminat ödemek ve Gazze ambargosunun kaldırılması şartıyla ilişkilerin başlamasında bir sakınca kalmamış olacak.
Düne kadar Mavi Marmara olayını meşru güçten izin alınmadığı nedeniyle eleştiren akıl şimdilerde Başbakan Davutoğlu’nun İsrail Başbakanı ile Davos’ta görüşeceğini yayarak eleştiriyor.
Peki ne yapılmalı?
Genelde Yahudilerle özelde İsrail ile belki daha özelde Siyonist yakalaşımlarla bir ilişki geliştirmenin şart olduğunu düşünmekteyiz.
Bu ilişki genelden özele doğru değişik şekillerde geliştirilebilir.
Tarih boyunca özellikle İslamiyetten sonra Yahudilerle oluşan bir ilişki geçmişimiz mevcuttur. Bunlar masaya yatırılır. Yeni durumlar, coğrafi, ekonomik, sosyal, itikadi durumlarda bu yaklaşımda yerini alır.
Ve ortaya bir yol haritası çıkarılır.
İslam coğrafyasında bu mesele yerel, siyasi ve menfaat meselesi olmaktan öte daha üst bir boyutta değerlendirilmelidir.
Bu yaklaşıma İbrani milleti ile İslam ümmetinin diyaloğu diyebiliriz .
Bu diyaloğa girmekte hiç bir açıdan sakınca yoktur.
Neden girilmeli? Nereden başlamalı? Faydaları ve zararları nelerdir konusu bir sonraki yazımıza misafir cümleler olarak gelip sabit ikametgah sahibi olarak kalacaklardır.
Yani demem o ki; İsraille kendilerini bekleyen akibet gelene kadar uygun bir barış içinde dost olmadan da yaşayabiliriz.
Sayın Başbakan Davutoğlu’nun İsrail Başbakanı ile görüşmesine kadar bizim yazımızı yayınlamamız birinci görevimizdir.