6 Şubat depreminin üzerinden sekiz ay geçti. Yaralar sarılmaya devam ediyor. Bu meselenin de birtakım hukuki yönleri bulunuyor. "Deprem hukuku" olarak ifade edebileceğimiz aslında afetler sonucu vatandaşların haklarını ve kurumların ödevlerini düzenleyen kurallar sistemi var. Depremden hemen sonra ceza hukuku uygulamalarına ilişkin gelişmeleri seyretmiştik. Şimdilerdeyse tazminat meseleleri gündeme geliyor yavaş yavaş. Bu tür konulara zaten yeri geldikçe köşemde değiniyorum.
Deprem sigortası
Bilindiği üzere Türkiye'de bir deprem sigortası sistemi var. Bilinen ismi ile DASK aslında bir kurum ve bu kurumun edindirdiği sigorta Zorunlu Deprem Sigortası. Yaşadığınız binada depremin meydana getirdiği maddi zararları karşılamaya yönelik bir teminat sistemi bu. Bu sistem ile deprem sonrasında hayatın, deprem öncesindeki temel standartlara uygun biçimde devam edebilmesi amaçlanıyor.
Deprem sonrasında tazminat konuları hukukun seyri içinde yürüyor. Buradaki en büyük sorun ekonomik gelişmeler sonrasında hükmedilecek tazminatların uğrayacağı değer kaybı. Bu dosyalara öncelik vermek, kesinleşme limitlerini yeniden düzenlemek ve hatta bu konuların tamamını alternatif çözüm yolları ile çözmek gerekiyor. Zira gün geçtikçe, yargılamalar sürdükçe olağan hayata dönüşte gecikiyor. Verilen tazminatın da bir anlamı kalmıyor. Değerini yitiriyor. Ya güncelleme ya da hızlı çözüm şart. Her ikisi de olursa ne ala.
İki önemli karar
Bu anlamda önemli iki gelişme yaşandı. Sigorta Tahkim Komisyonu ve Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK) iki karar verdi. KDK, Kahramanmaraş merkezli depremler sonrası evleri hasar görenlere 2022 yılı tarifesine göre ödenen sigorta tazminatının 2023 yılı tarifesine göre ödenmesi yönünde tavsiyede bulunulmasını kararlaştırdı. Kararın muhatapları "Doğal Afet Sigortaları Kurumu" ile "Sigortacılık ile Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu". KDK bu kurumlara sigorta poliçelerindeki esaslı tarife değişikliklerinin sigorta sahiplerinin açık bilgisine sunulmadan, eski tarife rakamları üzerinden hak sahiplerine ödeme yapıldığını, bunun depremzedelerin mağduriyetine yol açtığını tespit altına almış oldu. Sigorta Tahkim Komisyonu ise önüne gelen bir uyuşmazlıkta 25.11.2022'de yeni tarife yayımlanmış olmasına rağmen, ödemelerin halen eski tarifeden yapılmasının hukuka aykırı olduğunu belirtti. Karar, hakem heyetinin verdiği kararı kesin olarak kaldırdı. Tarife değişikliği ile azami teminat limiti 320 bin TL'den 640 bin TL'ye yükseltildi. Yine metrekare başına ödenecek tutar da güncellendi. 1508 TL olan metrekare fiyatı 3016 TL'ye çıkarıldı.
Kararlar uygulanacak!
Her iki karar da güncel tarifenin uygulanması gerektiğini vurguluyor. KDK'nın verdiği karar niteliği itibarıyla tavsiye kararı olarak görünse de kurumun almış olduğu kararların kamu kurumlarınca uygulama oranı %80. Sigorta Tahkim Komisyonu ise Sigortacılık Kanunu (m.30) uyarınca kurulmuş yasal bir yapı. Kararlarının icra zorunluluğu var. Komisyon, sigorta ettiren veya sigorta sözleşmesinden menfaat sağlayan kişiler ile riski üstlenen taraf arasında sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümü için görev yapıyor. Başka bir ifadeyle sigorta uyuşmazlıkları için özel mahiyeti olan bir mahkeme gibidir, diyebiliriz.
Hak kaybı olanlar ne yapmalı?
Bu konuda yapılması gereken tek şey sigorta kurumuna (DASK) başvuru yapıp fark bedeli talep etmek. Bu konuda hukuk sistemimize göre bir ödeme olmaz ise dava yoluna gitmek de tahkime gitmek de mümkün. Yine bu konuda DASK ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Arabuluculuk ve Uyuşmazlık Çözüm Merkezi (TOBBUYUM) depremzedelerin yargı süreçlerinde yıpranmasını engellemek için anlaşma yaptı. Buradan ilerleyecek arabuluculuk sürecinin olumlu olarak sonuçlanması yüksek ihtimal. Süreci tahkim ve arabuluculuk nezdinde çözmek önemli bir adım olacak. Bir başka yol da sigorta kurumlarının ödemeleri kendiliğinden yapması. Süreç yeni. Ve nereye evrilecek bilmiyoruz. Ancak şu net: Emsal kararlara göre mutlaka hakkınızı arayın!