Mısır bu yaşanana müstahak değil, inanınız bana, hiç müstahak değil... Arşiv uzakta değil, bakabilirsiniz. Mısır’da son iki yıl içerisinde yaşananları hem burada hem de ekranlarda nasıl yorumladığımı kısaca şöyle özetleyebilirim: Tahrir Meydanı değişim getirdi, ama askeri tasfiye eden bir değişim değildi bu; askerin içinde tasfiyeler yaşandı ve yeni öne çıkan generaller kendi güdümlerinde bir sivil yönetime geçit verdiler.
Önde sivillerin göründüğü, arkada yargıyı da kullanan askerin ipleri elinde tuttuğu bildik bir yönetim tarzı...
Seçilmiş siviller askeri geriletemeyince asker sivilleri bütünüyle camekândan indirdi...
Muhammed Mursi ve Müslüman Kardeşler (MK), toplumsal dinamikler lehlerine çalışırken, kalıcı reformlar yapmaya fırsat bulabilselerdi bugünkü tablo çok değişik olabilirdi. Zamana yayarak sonuç alabilecekleri girişimleri öne çekip âcilen halletmeleri gerekenleri ihmal etti Mursi ve MK...
Halkın günlük küçük dertleri ihmale gelmez halbuki; özellikle demokrasiyi henüz tanımamış bir halk söz konusuysa...
Parası pula dönen bir ülke Mısır; halkın büyük çoğunluğu açlık sınırında hayatlar sürüyor. Petrol ve gıda halka ucuz sağlanıyor; bunun getirdiği ekonomik yük dost ülkelerden gelen iane ve kredilerle karşılanıyor. Yatırımları cazip hale getirmeyi beceremeyen Mübarek, sağlıksız ekonomik yapıyı demokrasi eksikliğinin mazereti olarak kullanıp durdu.
Sivil yönetimin kalıcı olacağını zihinlere çakacak dönüşümü ekonomi alanında gerçekleştirebilirdi Mursi... Cesur adımlar atarak halkın umutlarını kabartabilseydi...
Bilinenin aksine, Körfez ülkeleri ve dost ülkeler Mursi’yi başarılı kılmak için kesenin ağzını açtılar: Mursi cumhurbaşkanı seçilince, Katar, beş milyar dolar gönderdi; birkaç ay önce üç milyar dolar daha... Suudi Arabistan 2011 ortalarında dört milyar dolarlık bir yardım paketi sözü verdi ve yarısını derhal gönderdi. Türkiye yarısı kredi, yarısı proje desteği olarak iki milyar dolarla yardıma koştu (Eylül 2012). Libya da bu yılın Nisan ayında sıfır faizli iki milyar dolarlık kredi sağladı Mısır’a...
Keşke daha fazla yardım gönderebilselerdi; ancak arkası gelebilecek bu kaynakların doğru kullanıldığı söylenemez. Kalıcılık işareti sayılabilecek reformlar yerine, bütçeye yeni ekler getirecek popülist kararlar almayı yeğledi sık değişen ‘sivil’ görünümlü hükümetler...
Sonucu gördük: İki yıl önce diktatörlüğü devirmek için sokaklara dökülen kitleler, bu defa demokrasiye ara verildiği haberini Tahrir Meydanı’nda coşkuyla karşıladılar...
Kaynakların ‘ılımlı Müslüman’ olduğunu vurguladığı Gen. Abdülfettah el-Sisi seçilmişler eliyle yönetilmeyi sona erdiren müdahaleyle ülkenin gerçek iktidarının ‘asker’ olduğunu bir kez daha gösterdi.
Bilmeyenlere not: Ülkenin Nasır-sonrası diktatörü Enver Sedat da, genç bir subay iken, MK ile flört halindeydi... Döneminde MK örgütü siyasetten yasaklandı, liderleri idam edildi.
“Araba devrilince yol gösteren çok olur” demiş eskiler; Mısır’da demokrasiyi sakatlayan gelişme Türkiye’nin kendi iç işleriyle fazlasıyla meşgul olduğu bir döneme denk gelmeseydi, herhalde araba devrilmeden de söyleyecek daha fazla sözümüz olurdu.