FETÖ’nün Türkiye’deki ABD konsolosluğundaki irtibatı Metin Topuz’un tutuklanmasından sonra Amerikan Büyükelçiliği açıklama yapmış.. Mealen diyor ki; “.. adamımızı tutuklayamazsınız…” Bakalım tutuklayabiliyor muyuz, tutuklayamıyor muyuz?..
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin saygın-şerefli bir mensubu hakkında 17/25 tezleriyle tutuklama kararı verdiğine göre Amerika, Türkiye’nin en büyük kamu bankasının genel müdür yardımcısını 17/25 tezleriyle rehin tutuyorsa Amerika bu demektir ki, 17/25 buz gibi bir Amerikan operasyonudur..
Adil Öksüz’ün neden darbe girişimi sürecinde konsoloslukla temas kurduğunu izah edemiyorsa Amerika, 15 Temmuz gecesi, İncirlik’ten kalkan tanker uçakların, F-16’lara 20’den fazla kez yakıt ikmali yapmasını açıklayamıyorsa Amerika, 15 Temmuz buz gibi bir Amerikan operasyonudur..
MİT Tırları ihanetinin sivil bir numarasının tırlar durdurulduğu gün konsoloslukla yaptığı görüşmeye dair tek kelime edemiyorsa Amerika, örgütün ele başını himaye etmeye devam ediyorsa Amerika, buradan kaçan bütün FETÖ’cülere kol kanat gerdiyse Amerika, çok özür dilerim ama bu örgüt Amerika merkezli bir örgüttür..Ve darbeye karışan kim varsa zaman kaybetmeden tutuklanmalıdır.. Kim varsa ve sürecin hangi aşamasında yer aldıysa..
Kimdir Metin Topuz?
Reza Zarrab’ın tutuklu yargılandığı ve peşinden Halkbank yöneticileri ile Eski Bakan Zafer Çağlayan’ın da dahil edildiği davanın iddianamesinde enteresan belgeler yer alıyordu.. Bir yönüyle 17/25 Aralık kumpası sırasında gördüklerimize benziyordu. Fakat ilginç olanı şuydu ki, Amerika’daki mahkeme Türkiye’deki çadır yargılamasından belge almamıştı.. İlk bakışta öyle zannedildi.. Ama gerçek tam öyle değildi.. Zira kendi davasında kullandığı ses, görüntü vesaire, Türkiye’deki delillerden fazlaydı.. Dolayısıyla ya CIA, Türkiye’de yasadışı takip yaptı.. Ya da burada kullanılmayan izleme-dinleme dataları Amerika’ya uçuruldu..
İşte Metin Topuz burada devreye girdi..
17/25 Aralık kumpas davasında başrolü oynayan FETÖ’cü polis müdürlerinin, yasadışı yolla elde ettiği teknik takip verileri ile üretilmiş deliller, montaj kasetler, Metin Topuz üzerinden çıkarıldı..
Şimdi soru şu; Sen cumhurbaşkanımın korumaları hakkında tutuklama talebiyle yargılama yapacaksın.. Hadsizce.. Sen bu ülkenin en büyük kamu bankasının bir yöneticisini rehin tutacak diğeri hakkında tutuklama kararı vereceksin.. Bir hükümet üyesi hakkında tutuklama kararı çıkaracaksın.. Biz buradaki köstebeğini yargılamayacağız.. Yok artık..
Ya manüplasyonsa!
Ahmet Hakan, 'AK Partili belediye başkanları istifa edecek' haberlerindeki sorumluluğu dün resmen üzerine almış.. Ankara'da görev yapan ekibinden Seçil Özer'i, yere göğe sığdıramayan yazısından söz ediyorum.. Göğsünü gere gere; ‘ben yaptım’ diyor.. ‘O belediye başkanlarından istifa istendiği haberinin altında, başında olduğum haber merkezinin imzası var’ diyor.. Ahmet Hakan'a göre, ekibindeki muhabirin yaptığı iş 'büyük gazetecilik'.. Tamam.. Tek soru.. Ya o haber, kısmen yahut tamamen yalansa.. Yalan, ‘ağır’ oldu.. Gazetecilik dilindeki yumuşak karşılığını söyleyeyim; manipülasyonsa?.. Ya parti içi bir operasyona alet olmuşsa ekibiniz?.. Ya Melih Gökçek'in yerine oynayan bir AK Partili özellikle Gökçek'i yıpratmak için sizi seçtiyse?... Ne olacak o zaman?.. Merak bu ya.. Acaba diyorum;‘Şu şu belediye başkanları istifa ettirilecek’ haberi, ‘şu şu komutanlar tutuklanacak’ ya da ‘şu şu yazarlar Hürriyet’ten atılacaklar’ haberine benziyor mu?..
Neden bu ısrar?
Gülben Ergen’in adıyla özdeşleşen bir proje var biliyorsunuz devam eden.. ‘Çocuklar Gülsün Diye’.. Türkiye’nin dört bir yanında anaokulu açıyorlar.. İşin reklam yüzü Gülben Ergen… Fakat projenin fiili yürütücüsü Milli Eğitim Bakanlığı.. Kamuoyu kendisini tanıdığı günden beri, özel hayatıyla üst sıralarda olan bir ismin, Anadolu’nun dağ köylerine çıkıp oradaki çocuklara rol model olarak lanse edilmesi hem de bunun devlet eliyle yapılması ne kadar doğru sizce?.. Dahası bir sistem eleştirisi olarak “.. Kız-erkek tüm çocukların eşit sayıldığı, edebiyat, bilim, sanat dolu dünyalı bir eğitim yakışır geleceğimize... Laik Eğitim İstiyoruz..” çığlıkları atan bir magazin figürü neden çocuklarımıza ‘örnek’ diye sunulur?.. Acaba Milli Eğitim Bakanlığı’nın, bu protokolü iptal etmesi için daha fazla ne yaşanması lazım..