Bir TV spikerinin neden ‘hayır’ diyeceğine dair serdettiği bir dizi gerekçelerin tamamını okudum. Hiçbiri içerikle ilgili değildi. Gerekçelerinin tamamı AK Parti ve Erdoğan’a duyduğu öfke ve kinin birer cümlelik özetiydi.
Yani oylanacak olan referandumun içeriğine değil düzenleyicisine bakarak mantık yürütmüştü.
(Bu yüzden işine son verilmesini doğru bulmadığımı belirtmeliyim! Muhaliflerin susturulması doğru değil. Birileri muhalefet etmeyince savunmanın bir anlamı kalmaz ki! )
***
Meseleye düzenleyenler açısından bakılınca şu soruyu sormak gerekir:
Darbecilerin anayasasınımı desteklemek demokratlıktır yoksa darbeye karşı duranlarınkini mi?
Mevcut anayasaya 12 Eylül darbecilerinin anayasasıdır.
16 Nisan’daoylanacak olan da darbeye karşı direnen meclisin yaptığı anayasa düzenlemesi!
Sadece bu mantık bile referandumda ‘evet’ demeye yeterli olmalıdır!
***
Lakin ben önceki yazılarımda içeriğe bakılmasını tercih edenlerden olduğumu yazmıştım.
Bugün de kısaca neden ‘evet’ dememiz gerektiğinin içerik açısından bir başka gerekçesine daha kısaca temas edeceğim.
Evet meseleye objektif olarak bakıldığında 16 Nisan referandumunda oylayacağımız düzenleme mevcut düzenlemeden daha demokratiktir.
Çünkü demokrasinin olmazsa olmazı kabul edilen kuvvetler ayrılığı ilkesi, yeni düzenlemede daha güçlüdür.
***
Bir başka ifadeyle, mevcut düzenlemede yasama, yürütme ve yargı iç içedir. Yani kuvvetler ayrılığı yoktur!
Aksinekuvvetler sadece yürütmenin emrindedir!
Çünkü yasama yani meclis mevcut düzende yürütmenin izni olmadan çalışma imkânına bile sahip değildir!
Bir yasa teklif veya tasarısı görüşüleceği zaman eğer mecliste hükümete ayrılan koltukta hükümet temsilcisi yoksa meclis başkanı oturumu bile açamaz!
Yani yasama organı olan meclisin yasa yapması yürütme organı olan hükümete bağlıdır!
***
Mevcut düzenlemede eğer yasa önerisini milletvekili hazırlamışsa ona ‘teklif’ hükümet hazırlamışsa ona da ‘tasarı’ denir!
Mevcut düzenlemede çıkan yasaların yüzde 98’i tasarıdır. Yani hükümetin yasama organına sunduğu önerilerdir. Sadece yüzde 2’si tekliftir o da hükümetin onayıyla mümkündür!
Şimdi hangi aklı başında biri bu uygulamaya kuvvetler ayrılığı diyecektir?
***
Oysa 16 Nisan’da oylayacağımız düzenlemeye göre artık yürütmenin yani hükümetin yasamaya yani meclise uğraması dahi yasaktır.
Ne hükümet başkanı olan cumhurbaşkanı ne de bakanların meclise girmeleri yasaktır!
Hükümet iş takipçisi ve şov meraklısı milletvekillerinin tehdit ve tasallutundan büyük oranda kurtulacak.
Hükümet icra ile milletvekilleri yasamayla meşgul olacak!
***
Hükümetin yılda bir kez bütçe kanunu haricinde yasa önerisinde bulunması da yasaktır.
Yani yürütme organı olan hükümet yasama organı olan meclisten tamamen ayrılmaktadır!
İşte demokrasinin olmazsa olmazı sayılan kuvveler ayrılığı da budur?
İşte bunun için demokrasi diyen herkesin ‘evet’ demesi gerekir!
Bugünlük de bu kadar.