Hepimiz, yeni ve daha demokratik bir anayasa yapılacak, ekonomide yeni adımlar atılacak, kronikleşmiş bir dizi sorun çözülecek, eğitim kalitesi artırılacak, dost sayımız artacak diye beklerken, aniden bir kırılma yaşadık.
Darbe, zaten bu yenilikler olmasın diye yapılacaktı. Ancak girişimin bile bizzat bu türden bir etki yaratması mümkün. Darbe planları yapanların son derece profesyonel oldukları düşünülürse, mutlaka bir “B” planı hazırlamış oldukları tahmin edilebilir. Bu plan da belki darbenin başarısız olması üzerine inşa edilmiştir.
Darbenin başarısız olması üzerine bir plan yapıldıysa, bu mutlaka iktidarın vereceği tepki hesaplanarak tasarlanmıştır. Darbe girişimine katılan tüm kişilerin tasfiye edileceği öngörülmüş ve bunun da “karşı darbe” şeklinde işlenmesi düşünülmüş olabilir. İktidarın darbe mücadelesinde yeni ittifaklar kuracağı ve bu çevrelerin bugün darbe karşıtı pozisyon alarak güven kazanmaları, ancak bir süre sonra iktidarın yaptıklarının toplumda şüphe uyandırmasına çalışmaları planlanmış olabilir.
Dolayısıyla mücadele ve yeniden yapılanma sürecinde, şüpheleri dağıtma kapasitesi olan kesimlerle işbirliğine ihtiyaç bulunuyor.
Darbecilere malzeme vermemek
Darbe girişiminin en hayırlı sonucunun, TSK sisteminin yeniden yapılandırılması olduğuna şüphe yok. Ancak devletin temizlenmesi sırasında toplumda kuşku uyandıracak durumlara da izin vermemek, darbecilerin işine yarayabilecek malzeme hazırlamamak gerek.
Bu noktada belki de en dikkat edilmesi gereken konu, devletin suçluyu adil biçimde yargıladığı, suçsuzu ise ayırmakta usta olduğunu göstermesi. Darbeye karışan ve destekleyenlerin sistem dışına çıkarılması sırasında haksızlık yapan, yanlış uygulamada bulunan, fırsatçılık peşine düşen ve kişisel kariyerini hesaplayanların da bu tasfiyede yer almaları sağlanmalı. Zira her etkinin bir tepkisi olur. Bugün atılan adımlarda özensiz davranılması halinde, iktidarı devirmeye hazır kesimler harekete geçer. Ne de olsa, sistem dışına çıkarılanlar aileleriyle birlikte Mars’a gitmiyorlar; bu ülkede yaşamaya devam edecekler.
Geçmiş dönemde işlenen ve işlendiğinden şüphe edilen siyasi cinayetler var. Hrant Dink, Muhsin Yazıcıoğlu, Tahir Elçi bunlardan en peşine düşülenleri. Her kesimin vicdanına dokunan bu cinayetlerin eş zamanlı aydınlatılması için de uygun bir zaman.
Ayrışmalara fırsat vermemek
Darbecilerin bir “B” planı varsa, bunun içinde kamudan uzaklaştırılan FETÖ’cülerin yerine yerleşme beklentisi olan farklı grupların kendi aralarında mücadeleye girmelerini tahrik etmek de olabilir.
Ayrıca, “B” planının iktidarın seçmen kitlesinin saflarını sıkılaştırması üzerine kurulduğu da unutulmamalı. Toplumda oluşan takdire şayan tepki ve dayanışmanın, bir süre sonra sadece bir partinin direnişine dönüşmesi, iktidarın bundan sonra atacağı adımların meşruiyeti açısından yeterli olmaz. Zira, darbe girişiminin açık hedefi iktidar olsa bile, esas hedefi Türkiye.
İktidarın tabanında safları sıkılaştırması, yeni girişimlerin önlenmesi açısından anlamlı; ancak bu, diğer darbe karşıtlarının dışarıda kalmasına yol açabilir.
Darbe girişimleri anti demokratik yapı ve kurumlarda palazlanır. Dolayısıyla bundan sonra her kurum ve ilişkinin demokratikleşmesi gerekiyor. Bugün kangren olan sorunların çözümü için bir fırsat var. Ancak, tüm yapı ve ilişkileri yeniden düzenleyecek adımların, normalleşmiş dönemde de sürdürülmesi gerekiyor. Artık cemaatlerin peşine takılan güruhlara değil, topluma saygı duyan yurttaşlara ihtiyaç var; bunun inşasına girişmenin tam zamanı.