Dün, 27 Mayıs hain darbesinin yıl dönümüydü.
Bu darbeyi cumhuriyet dönemindeki darbelerin anası şeklinde özetleyen yayın yönetmenimiz Nuh Albayrak bey dünkü 'Darbeyi ABD yaptırdı, Menderes'i İnönü astırdı.' başlıklı yazısında işin ulusal ve uluslararası boyutunu da özetledi.
Bu hain darbenin yıl dönümünde dün, Başkan Erdoğan, İstanbul 2 Nolu Barosu'nun düzenlediği 'Türkiye Yüzyılı Anayasası Sivil Anayasa Güçlü Türkiye Sempozyumu'nda konuştu.
Sempozyumun yapıldığı mekân da anlamlıydı. Merhum Menderes ve iki bakanının idam edildiği adı 'Demokrasi ve Özgürlükler Adası'na dönüştürülen Yassıada'da yapıldı!
Başkan Erdoğan'nın tarihi konuşmalarından biri olarak hatırlanacak konuşmasında, darbecileri ve onlara destek verenleri 'Unutmayacağız ve affetmeyeceğiz' dedi ve yeni anayasa yapmanın ne kadar önemli olduğunu anlatırken, 1921 ve 1924 anayasalarını hariçte tutarak darbeler sonrası yapılan anayasaların nasıl bir deli gömleği olduğunu anlattı.
Evet 1921 ve 1924 anayasaları milletin değerleriyle barışık, millet ile devleti kaynaştıran anayasalardı.
1921 anayasası çok kısa ve özdü. Zaten 1924'te yenisi yapılınca yürürlükten kalkmıştı.
1924 anayasası muhaliflerin tasfiye edildiği ikinci mecliste yapılmasına rağmen milletin değerleriyle barışık bir anayasaydı.
Ta ki CHP tarafından fabrika ayarları bozulup milletin değerlerine savaş açılıncaya kadar.
Saltanat kaldırılmıştı ama 1950 yılına kadar devam eden başka bir saltanat kurulmuştu. CHP saltanatı başlamıştı!
Hem öyle bir saltanat ki tek bir muhalif sese dahi tahammül edememiş ve etkisiz hale getirmişti!
Sadece siyasi muhalefeti kastetmiyorum. Ona zaten geçit verilmedi.
Karabekir Paşa'nın Atatürk'ün silah arkadaşlarıyla birlikte kurduğu Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası (TCF) 6 ay sonra kapatıldı.
17 Kasım 1924'te kurulan TCF, kısa sürede halkın teveccühüne mazhar olunca 5 Haziran 1925'te kapatıldı. Çünkü millet CHP'nin değerlerine açtığı savaşa karşı TCF etrafından toplanmıştı!
Sistemin adı cumhuriyetti ama yönetim parti saltanatıydı. Bu saltanat batılılaşma adı altında milletin moral değerlerine savaş açmıştı.
Bu saltanat görüntüsünü ortadan kaldırmak ve demokrasi görüntüsü vermek için bizzat Atatürk Paris büyükelçisi Ali Fethi Okyar beyi çağırdı ve 12 Ağustos 1930'da Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı (SCF) kurdurdu.
Millet CHP'den öyle bezmişti ki bu kez kısa süre içinde bir muvazaa partisi olan SCF etrafında toplandı. Saltanatının tehlikede olduğunu gören CHP 6 ay sonra 18 Aralık 1930'da SCF'nin kapısına kilit vurulmasını sağladı!
Daha önce de yazdım. Cumhuriyet 1923 yılında ilan edildi ancak Cumhuriyete 1950'de ancak geçilebildi! Aradaki dönem CHP saltanat dönemidir!
Bu dönemde sadece siyasi muhalifler değil tüm muhalifler bir şekilde susturulmuştu.
Mesela bu dönemde basın özgürlüğü diye bir haktan bahsetmek mümkün değildi.
Necip Fazıl ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi muhalif gazeteci yazarlar bir tarafa, bugün CHP'nin göklere çıkardığı Nazım Hikmet bile CHP iktidarı boyunca hapiste tutulmuştu.
İlk serbest seçimlerin yapıldığı 1950'de millet CHP'yi muhalefete mahkûm etti!
Fakat bu siyasi bir mahkûmiyetti. Çünkü CHP zihniyeti devletin her katmanına hâkimdi! Yani sağ partiler iktidar olsalar da CHP zihniyetinin vesayeti devam ediyordu.
27 Mayıs darbesi, 12 Mart muhtırası, 12 Eylül darbesi, 28 Şubat postmodern darbe ve 27 Nisan muhtırası CHP zihniyetinin tezahüründen başka bir şey değildi.
2010'daki anayasa tadiliyle vesayet sistemi önemli ölçüde geriletilince bu sefer devreye başka bir aparat sokuldu.
17/25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimleri de bu aparatın ürünüydü.
İktidarı hedef alan Cumhuriyet Mitingleri ve Gezi gibi kalkışma kokan diğer eylemleri saymıyorum bile.
O yüzden Başkan Erdoğan haklı olarak, "Türk siyasetinin en fazla darbe girişimine maruz kalan hükümetiyiz. 22 yıl boyunca her yolu denediler. Ama biz asla geri adım atmadık." dedi.
Geldiğimiz bu noktada evet 'artık darbeler ve muhtıralar dönemi kapanmıştır!' ama darbe ürünü anayasanın ruhu hâlâ orada duruyor!
Önümüzdeki seçimsiz 4 yıl yeni ve sivil bir anayasa çalışması için uygun bir zaman dilimi!
Yapılabilir mi?
Göreceğiz.