Fikri Sağlar, Can Ataklı, İlker Başbuğ’un darbe imaları, Boğaziçi Üniversitesi yeni rektörüne karşı protestolar…
Öncesi de var.
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, hükümeti darbe ile tehdit etmiş ve "Saray rejiminin, saray düzeninin sonu geliyor. Hangi ülkeye hizmet ettiğini bilen çok değerli bürokratlar hiç korkmasınlar…” demişti.
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu da, “önümüzdeki süreçte bir erken seçimle veya başka bir şekilde… Şöyle söyleyeyim. Bir iktidar değişikliğine hatta ben size daha ileri bir şey söyleyeyim. İktidar değişikliği değil bir sistem değişikliğine gidişatı görüyorum ve böyle olacaktır…" buyurmuştu.
Sorduk, seçim dışında bu “başka bir şekilde” ne demek?
Sükût ederek ikrar etti…
Evet, darbe artık dillendirildi.
Uygulamaya konulan bir darbe projesi var. Projenin içinde olanlar var, yandan destek sağlayanlar var.
CHP, projenin tam göbeğinde.
İl Başkanı Kaftancıoğlu, Boğaziçi Üniversitesindeki “katil polis” provokasyonunu yapanlara cesaret vermek için en önde.
Ben artık şunu açıkça görüyorum ki, proje içinde Kaftancıoğlu önemli rol üstlenmiş. CHP İstanbul İl Başkanı, sıradan bir terörist sevici değil.
Kaftancıoğlu, "devlet katil değil seri katil" diyen biri. Marksist Leninist Komünist Parti (MLKP) kurucusuna “komutana selam” diyebilen biri.
Tamam, Biden’a bel bağladılar. Tamam, yaslandıkları güçlerden garantiler aldıkları belli. Ama 15 Temmuz diriliş gerçeğine rağmen elleri o düğmeye nasıl gidebiliyor?
Bugün, FETÖ ihanetinin getirdiği zaafları en hızla ve esaslı şekilde gideren TSK, yargı ve emniyet güçleri, bir darbe ihtimaline karşı en hazırlıklı durumdalar.
Milletimiz ve devletimiz, 15 Temmuz diriliş ruhu ile teyakkuzda.
Önceki gece Milli Savunma bakanlığı tarafından yayınlanan bildiri, tarihte ilk defa bir darbe ihtimaline karşı silahlı kuvvetlerin kararlılığını ifade ediyor:
“Türk Silahlı Kuvvetleri, ülkemizin ve milletimizin güvenlik ve bekasını hedef alanlara ve her kim olursa olsun millet iradesini hiçe sayarak anti-demokratik arayış içinde olanlara karşı mücadelesini azimle sürdürmekte kararlıdır."
Hissiyatımı söyleyeyim.
Türkiye’nin sinir uçları ile oynayanlar ummadıkları bir sonuca katlanırlar.
Kurdukları bütün tuzaklar başlarına çalınacaktır.
Asla müsamaha görmeyecekler. Çünkü 15 Temmuz gerçeklerinden biri şudur:
Acırsak, acınacak hale geliriz…
İş bu noktaya gelmeden devlet, kararlılığını acilen göstermelidir.
Ataklı, “Tayyip Erdoğan'ın gitmesi için çok büyük bir halk öfkesinin olması lazım. Ama en korkutucu olan Türkiye'nin bir askeri başarısızlık elde etmesi” diyor.
Erdoğan’ın gitmesi için Türk ordusunun düşmana yenilmesinden söz ediyor.