Dün “laiklik” bahaneli 27 Nisan muhtırasının yıldönümüydü.
Dönemin Genelkurmay Başkanının o utanç verici muhtırasındaki “laiklik” vurgusunun aslında bir “iktidar kavgası”nın aracı olduğunu söylemeye bile gerek yok.
Merak edenler o “muhtıra metni”nin kendisine bakabilirler.
O tarihte askeri muhtıranın arkasında hizalananlar bugün benzer bir bahaneyle tekrar aynı krizi tetiklemek istiyorlar.
CHP’nin başını çektiği o eski Türkiye artıkları 28 Şubat darbesinin arkasında da hizalanmışlardı.
Dünün görüntülerine benzer görüntüler bugün de karşımıza çıkartılıyor.
Sokaklarda taşınan pankartlar tıpkısının aynısı.
Söylemler arasında hiçbir fark yok.
Hakaretlerin bini bir para.
Tahammülsüzlük gırla.
Tam bir linç kampanyası ve itibarsızlaştırma operasyonu.
“Yobaz, gerici, şeriatçı!” suçlamalarından geçilmiyor.
“Türkiye Cumhuriyeti Şeyhler, Dervişler, İsmail Kahramanlar Ülkesi Olmayacak!” pankartları tam da dünkü darbeci zihniyetin bugüne yansımaları işte!
Burası bir tek onların ülkesi sanki!
Sabah akşam ifade özgürlüğü bahsinde laf ederler, ama hoşlarına gitmeyen bir laf edildi diye darbeci zihniyetlerini kaskatı bir diktatörlük edasıyla devreye sokarlar: “Bu ülkede size yer yok!”
Sevsinler demokrasi anlayışınızı!
Kendileri için sınırsız özgürlük ama başkaları için sınırlı özgürlük!
“Beğenmiyorsanız Suudi Arabistan’a gidin!” laflarını dün nasıl kullandıklarını unutmadık.
Bunun adına düpedüz laikçi talibanizm derler…
***
TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın söylediklerini beğenmeyebilir, hatta yerden yere de vurabilirsiniz. Bu demokratik bir haktır.
Ama Kahraman’ı bir laf üzerinden çarmıha germeye kalkışmak gericiliğin de, yobazlığın da, anti-demokratlığın da dik alasıdır.
Kahraman’ın laikliğin Anayasada yer almaması gerektiğine ilişkin düşüncesi sonuçta bir düşüncedir.
Bizim de katılmadığımız bir düşünce…
Bizim durduğumuz yer belli.
Liderimiz Erdoğan’ın Mısır’da yaptığı konuşma ortada.
Partimizin tüzüğünde ve programında bu konu gayet netlikle ortaya konulmuştur.
Biz demokratik-özgürlükçü bir laiklik anlayışından yanayız.
Jakoben-totaliter bir laiklik anlayışından değil!
Recep Peker laikçiliğine ve bu eksende ortaya konulan CHP’li tek parti dönemindeki ladini uygulamalara hiç değil!
Ortaya çıktığı Fransa’daki ilk uygulamalı dönemindeki Jakoben laikçiliğin Türkiye’de CHP Genel Sekreteri ve ideoloğu Recep Peker üzerinden nasıl tedavüle sokulduğuna tarih şahittir.
Meclis Başkanının dikkat çekip eleştirdiği husus işte bu Jakoben-din karşıtı laikçi anlayıştır.
“Laikliğin Anayasada yer almaması!” gerektiği önerisi bizatihi laikliğe/cumhuriyete düşmanlık biçiminde yorumlanıyor ki buna katılmak mümkün değil.
Çünkü gerçekte laik oldukları halde anayasalarında laiklik kavramına yer vermeyen pek çok demokratik laik ülke var yeryüzünde.
Peki onlara ne diyeceğiz?
***
Biz demokratik-özgürlükçü laiklik anlayışını toplumsal barış adına elbette önemsiyoruz.
Bu yüzden laiklik kavramına hazırladığımız yeni Anayasada yer veriyoruz.
Ancak “laiklik” üzerinden kendi “laikçi” anlayışlarını ve en fenası da “darbeci zihniyetleri”ni hortlatmak isteyenlerin kuru sıkı tehditlerine pabuç bırakmayız.
Biz bu filmi dün gördük.
Ne bu oyuna geliriz, ne de bu oyun üzerinden birilerinin üzerimizde demoklesin kılıcını tutmasına izin veririz.
Laikliği bir din, bir ideoloji ve yaşam tarzı olarak görüp dayatmaya kalkışan CHP zihniyeti tarihi gerçekleri de ters yüz ediyor.
Laiklik öyle iddia edildiği gibi ne milli mücadelemizin ne de cumhuriyetimizin kurucu felsefesi değildir.
Milli Mücadelenin kurucu felsefesi 1921 Anayasasında mündemiçtir.
Orada laiklik var mı?
Yok!
Cumhuriyetimizin kurucu felsefesi 1924 Anayasasında içkindir.
Orada laiklik var mı?
Yok!
Bu tarihsel gerçekliği bugünkü CHP zihniyetiyle izah edecek olursak kimlere “yobaz, gerici, şeriatçı!” denileceğini varın siz düşünün!
Bilmeyenler için belirteyim: Laiklik ilkesi 1937’de Anayasamıza girmiştir.
Ne yani, o vakte kadarki Atatürkçü-Cumhuriyetçi anlayışı “yobaz, dinci, gerici!” diye mi yaftalayacağız?