Pazar günü Libya Zirvesi için Berlin'deydik. Türkiye'nin Libya'daki meşru hükümet ile imzaladığı mutabakat ve muhtıralardan sonra daha da önemli hale gelen zirve için gözler Berlin'e çevrilmişti. Libya'da taraf olan Türkiye, Cezayir, İtalya, BAE ve Mısır'ın yanı sıra Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi daimi üyesi ABD; Rusya, Fransa, Çin, İngiltere ve ev sahibi Almanya'nın lider ve temsilcileri vardı zirvede. Uluslararası örgüt olarak da Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği ve Arap Birliği'nin katıldığı zirvede nihai amaç, ateşkesi daimi hale getirmek ve siyasi çözüm için süreci olgunlaştırmaktı.
***
Bu amaç doğrultusunda bakarsak, Berlin Zirvesi'ni başarısız olarak değerlendirmek, hata değil kasıtlı bir tavrın yansımasıdır. Hem tek bir zirve ile hangi ihtilaf nihai çözüme kavuşturulmuştur ki. 55 maddelik bir yol haritası üzerinde mutabık kalındığı da ortada üstelik...
Evet, CIA'nın Çad'dan çıkartıp devşirdiği darbeci Hafter, mutabakat metnini imza etmedi. Ama son tahlilde milis güçlerin silahsızlandırılması, ateşkesin daimi hale gelmesi, limanlar üzerindeki ablukanın kalkması gibi Hafter ve arkasından mütemadiyen sufle verenlerin aleyhine pek çok madde girdi metne.
***
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve heyetine Hafter'in metni imzalaması gerektiğini defaatle yineledi. Buna rağmen Rusya'da olduğu gibi Hafter yan çizdi. İmza atmayarak esasında meşru hükümetin tezlerini güçlendirmiş oldu.
Oysa imza atmış olmak, darbeci de olsa, terör unsurlarını komuta ediyor da olsa Libya çözümünde Hafter'i hukuki zeminde taraf haline getirecek bir adım.
Şu durumda konuyu uluslararası zemine taşıyan Türkiye, hem Rusya'yı yanına çekti, hem de dünya kamuoyuna aslında kimin barış yanlısı olduğunu gösterdi. Yani bizdeki ana muhalefet partisi ve taze muhalefetin ucuz manipülasyonlara soyunan yandaş yayın organlarının dediği gibi zirvenin kazananı Hafter falan değil.
Türkiye kaybetti diyecekler ama hepten sırıtır diye çalıyı dolaşarak konuşuyorlar. Oysa daha 6 ay önce Türkiye masanın hiçbir yerinde değilken bugün Libya sürecinin en önemli aktörlerinden biri durumunda. Bu mu başarısızlık?
***
Libya'daki Türk varlığının yüzyıllar öncesine dayandığından bihaber CHP Genel Başkanı ise "Ne işi var Fransa'nın orada?" diyeceğine "Ne işimiz var bizim Libya'da?" diyor. Halbuki Meşru hükümetle imzaladığımız münhasır ekonomik bölge ve askeri güvenlik anlaşmaları sayesinde Türkiye, bölgede çözüme giden yolda dengeleyici unsur oldu. Dolayısıyla en kritik aktör haline geldi. Türkiye sürece müdahale etmeseydi şayet, Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip olmasına rağmen hem Doğu Akdeniz'deki haklarına sahip çıkmayarak aciz duruma düşecek hem de Libya'yı bir darbeciye hediye ederek Akdeniz'de çıkar peşinde olan Türkiye karşıtlarını sevindirmiş olacaktı.
Düşmanı sevindirmeyi muhalefet zanneden CHP de sevinecekti herhalde.
HİZMET DÜŞMANI SİYASET
Başakşehir'de oturuyorum. Haziran'da açılmasını umduğumuz Şehir Hastanesi'ne çok yakın bir mevkide. Her gün çocuklarımı okula götürürken hastanenin önünden geçiyorum. Hafta sonu Millet Kütüphanesini kullanmak ya da Millet Bahçesinde biraz temiz hava almak, koşmak isteyenler de hastanenin önünden geçmek zorunda. Yani merkezi bir yerde hastane. Hemen yanında bir metro durağının da, hastane ile birlikte açılması bekleniyor. Hastanenin faaliyete başlaması ile oluşacak trafiği mevcut yollar kaldıramayacağından hastane ile eş zamanlı yeni bağlantı yolları da yapılmaya başlanmıştı. Meğer bu yolların yapımı İBB tarafından durdurulmuş. Hastaneye gelecek olanlara, hastane yakınlarında oturanlara "Lanet olsun hastanenize" dedirtmek için alınmış bir karar değil de ne bu? Hizmet düşmanı bir siyaset anlayışının tezahürü...***
Siyasi rekabet adına vatandaşı canından bezdirmek, yapılan işi baltalamak, projesi tamamlanan işler için "temel atmama töreni" yapmak, seçimden önce zamlardan şikayet edip sonrasında suya, doğalgaza tarihinin en yüksek oranlarında zam yapmak, vatandaşın iş yerlerini su basmışken Bodrum'da keyif çatmak, makam arabası israfı var diyerek Yenikapı'da hizmet arabalarıyla şov yapıp sonrasında daha fazlası için ihaleye çıkmak, herkese süt yardımı yapacağız vaadini soranlara "Vatandaşı rencide etmemek için yardımları gizli yapıyoruz" fırıldağı çevirmek, "Her şey güzel olacak" kampanyasına katılan yandaş sanatçılara vatandaşın paralarıyla fahiş fiyatlı konserler verdirmek...
Yeni belediye başkanımızın hizmet anlayışı bu gördüğünüz gibi...