Yirmi sekiz Şubat tarihinde yapılan askeri müdahale darbe değilmiş. Öyle diyor zamanın Genel Kurmay Başkanı. O diyor ki “döneminde yapılan yanlışlar aranıyorsa sorumluları Başbakan ve benim yardımcımdır.”
Zorla hükümet değişikliği yapılmadı, o günkü krizi anayasal kurumlar çözdü diye keramette bulundu. Keramet diyorum, kendisi kara kuvvetleri komutanı ve Genel Kurmay Başkanı iken, PKK’yı nasıl ortadan kaldıracağını hemen her hafta anlatır ve büyük kerametlerde bulunurdu.
Tankların yürütülmesinden haberi olmadığını söylüyor, Batı Çalışma Grubunun yaptıklarından haberim yoktu diyor. Elbette olmaz. Çünkü kozmik odalarda gün boyunca PKK’yı bitirmek için planlar yapıyordu. Ama vakit buldukça da başbakanlara posta atıyordu. Bir jandarma subayının cenaze töreninde Başbakan’a “elinden geleni arkana koyma” diyebiliyor (ben istemeyerek duydum),Güneş Motel benzeri bir rezaletin tekrar edilmesini isteyebiliyor. Başbakanın önüne subay net maaşlarına %50 zam yapan gizli bir kararnameyi koyarak subay maaşlarında görülmemiş bir artış sağlayabiliyordu (o günden sonra maaş zamları haberlerinde sadece sivil memurların maaşları verilir olmuştu). Bu söylediklerinin doğru olduğunu var saysak, o dönemde internet sitelerinde ve de basında her gün beyanatı çıkan bu zat-ı şerifin “tanklar sadece bir tatbikat için oradan geçti”, “Batı çalışma Gurubu sayın başbakanın bilgisi dahilinde kurulup çalışan legal bir guruptur” “biz gizli bir kararname ile ulufe almayacak kadar seviyeli insanlarız” demeci neden verilmedi diye sormazlar mı? Bizim halk müziğindeki bir dizeyi “vatandaşa doğru söyler mahkemede şaşar” şeklinde değiştirmek lazım.
Sabık Genel Kurmay Başkanı diyor ki darbe yapmadık. Çünkü darbelerde alışıla gelen idamlar yapılmadı, Başbakanlar hapsedilmedi, meclis tatil edilmedi. Siyasi krizin hepsi Anayasal kurumlar tarafından aşıldı. O da doğrudur, başta bir rütbeli askeri gördüğünde dudağı uçuklayan, bulunduğu koltuğu her ne pahasına olursa olsun koruma dürtüsünün esiri bir Cumhurbaşkanı ile her ne pahasına olursa olsun taşeronluk yapmaya hazır parti başkanları var iken onları kullanmayı tercih etmek, insanın aklına ancak kozmik odalarda derin derin düşünüş sonucu gelebilirdi.
Bizim bu darbe soruşturmalarında atladığımız bir husus oldu. Soruşturma, albay rütbesi ve onun altı küçük rütbelilerden başladı. Halbuki “emir komuta zincirinde” olan bir kurum da işe tepeden başlamak gerekir. Böyle yapmadığımız için de asıl suçluları erken ortaya çıkaramadık. Gecikme ile kamu oyunda saptırmalar oluştu. İnşaallah en kısa sürede adalet yerini bulur.