PKK ile birlikte DAEŞ, DHKPC MLKP vesaire terör örgütleri üzerimize salındığında ve Türk’üyle Kürt’üyle toplumun tamamı teröre asaletle karşı koyduğunda sıkça diyordum:
Biz yeniden “millet” oluyoruz.
Bu topraklar bize yeniden “vatan” oluyor.
Saldırının Türkiye’ye, Türkiye’nin bekasına yönelik ve çok ciddi olduğu iyice netleşti.
Nitekim PKK’ya ABD hamilik yaptı. Suriye’de PYD kamuflajıyla boy gösteren terör örgütüne silah verdi. Operasyon kabiliyeti kazandırdı. İç savaş taktikleri öğretti. Ekonomik diplomatik medyatik desteğini esirgemedi.
PKK ve FETÖ medyasıyla birlikte, Cumhuriyet, Sözcü, BirGün, T24, Diken gibi iki yönlü çalışan yayın organlarının yalan ve manipülasyonlarını kaynak göstererek kirli operasyona uluslararası medyayı da kattı.
Şimdi aynı ABD, 1980’lerin başında devşirdiği ve 40 yıl boyunca Türkiye’nin her kurumuna sızmasını sağladığı Fethullah Gülen adlı sahte imamı göreve koşuyor.
15 Temmuz akşamında ve devamında olanlar çok net:
FETÖ eli, CIA emriyle Türkiye’ye yapılan saldırı sadece bir darbe girişimi değildir. Türkiye’yi işgal girişimidir.
FETÖ’cü hırsızlar ÖSYM sorularını çaldıkları gibi milletten-devletten çaldıkları tanklarla, F16’larla, askeri üniformalarla Türkiye’yi CIA adına işgale kalkışıyor.
Ne önceki darbelerde, ne Yunan kuvvetlerince bombalanmayan TBMM’yi bombalayanlar bu ülkenin askeri olamaz. Sivilleri zırhlı araç delicisi M61 silahlarıyla parçalayanlar düşman askeridir ancak.
Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanı’nı öldürmeye çalışan, Meclisini, havalimanını, istihbarat teşkilatını, emniyet müdürlüklerini, valilikleri, belediyeleri, partileri, medya kuruluşlarını kurşunlayanlar, Türk askeri değildir, düşman kuvvetidir, alçaktır, satılmış haindir.
***
Dün yaşanan şu iki gelişme özellikle önemli: Gölge CIA olarak bilinen Strafor adlı operasyon merkezi, Türkiye aleyhine yeni wikileaks belgeleri yayınlayacağını ilan etti.
Eş zamanlı olarak ABD Dışişleri Bakanı Kerry, Türkiye’yi NATO üyeliğinden çıkarmakla tehdit etti.
Amaç aşikâr. Darbe-işgal girişimini Milletle birlikte bertaraf etmeyi başaran devlet adamlarını, Başkumandanımız Erdoğan’ı yalnızlaştırmak, mümkünse sersemletmek ve hataya, zaafa düşürmek istiyorlar.
Milletin Cumhurbaşkanı, Meclisi, güvenlik güçlerinin etrafında kenetlendiğini, etten sanılan ama çelikten bir duvar ördüğünü gördüler, bunu bozmak istiyorlar.
Ama yine başaramayacaklar! Türkiye’yi hiç tanımıyorlar!
Eş zamanlı olarak fay hatlarını canlı tutmak için her dönem operasyon-provakasyon yapan “görünmez el” şimdi yeniden Alevi-Sünni, Türk-Kürt, laik-dindar ikiliği yaratmaya ve bizi birbirimize kapıştırmaya çalışıyor.
Fonladığı gazete ve haber sitelerine, kalemi ve namusu satılık yazar-çizer takımına Sünniler Alevilere saldırıyor, IŞİD tehlikesi büyüyor vesaire diye yalan haberler yaptırıyorlar.
Gezi ile, 17-25 Aralık ile, 6-7 Ekim Kobani ile, PKK terörü ile, ve nihayet FETÖ’cü işgal girişimiyle olmayanı Milet, vatan derdindeyken iç savaş çıkartarak yapmayı deneyecekler.
Ama Sünniler Alevilere, Aleviler Sünnilere sahip çıkıyor. Alevi örgütleri “darbeye karşıyız, provokasyona gelmeyiz” açıklaması yayınlıyor.
Başaramadılar yine başaramayacaklar!
Gasp edilmiş askeri helikopterlerden sivillere ateş açınca, tankla üzerlerinden geçince, sniper’larla vurunca Millet, Vatan savunmasından vazgeçer sandılar.
Nasıl da yanıldılar!
Bu yüce, bu cesur millet çoluk çocuğuyla meydanları doldurdu. Mevzii terk etmedi. Polise sıkılan kurşunlara bedenini siper etti, tankların üzerine çıktı, arabalarıyla, kamyonla, traktörle zırhlı araç takip etti, yol kesti, pist kapattı.
Oklavayla F16 tehdit eden kadınları olan bir Millet eğilir mi hiç!