Türkiye’de 2002 AK Parti iktidarından sonra çok olumlu gelişmeler yaşandı, kişi başına gelir arttı, mali disiplin geldi, AB ile müzakereler başladı, demokrasi ve AB uyum paketleri açıldı, kürt meselesinde önemli bir noktaya gelindi.
Bugün ise, barış süreci ve mali disiplin dışındaki konularda önemli sıkıntılar gündemde.
Bu tık nefes olma halinin temelinde, bu durum bütün dünyada böyle oluyor, en yüksek hukuk normunun yani anayasanın reformlarla uyumlu olmaması yatıyor.
1982 Kenan Evren Anayasası ile reformlar konusunda gidilebilecek yer bellidir, bugüne kadar yapılanlar bile bir ölçüde şaşırtıcıdır.
Türkiye, bir toplumsal, hukuki, siyasi refleks gösteremeden, yani, yeni, demokratik, evrensel hukuk normlarına dayalı bir anayasa yapmadan artık yeni reformlar yapmada çok ama çok zorlanacaktır.
Çok yakın geçmişte yaşananlar ise TBMM partileri arasında uzlaşmaya dayalı bir anayasa yapmanın imkansızlığını göstermiştir.
Türkiye’nin temel sorunlarının başında kürt meselesi, barış süreci geliyor ise, 2015 seçimleri sonrası yapılması gereken AK Parti’nin tek başına ya da BDP (HDP) ile birlikte yeni bir anayasa yapmasını istemektir.
CHP ve MHP ile uzlaşmaya dayalı bir anayasanın ne kürt meselesinde ne de sivil asker ilişkilerinde Türkiye’yi rahatlatacak bir sonuca ulaşması akla yakın görünmemektedir.
Daha net bir anayasa değişikliği taslağı için ise belki de AK Parti’nin TBMM’ye anayasa değişikliğini tek başına yapabilecek bir çoğunlukla girmesi en optimal çözüm noktası olacaktır.
AK Parti’nin gündeme getirdiği, barajsız, dar ya da daraltılmış bölge seçim sistemi, simülasyonlar bu yönü işaret etmektedir, AK Parti’ye anayasa değişikliğini tek başına ama HDP’nin de desteğiyle yapma şansını getirebilir.
Peki, bu aşamada hepimize düşen görev bu seçim sistemi değişikliğini desteklemek mi olmalıdır?
Evet, ama, ben kendi adıma yazıyorum, bir şartla.
Bu kişisel şartım da yeni seçim sistemi ile birlikte anayasa değişikliğini tek başına gerçekleştirme şansını yakalayabilecek AK Parti’nin, bu şansı elde eder, seçmen bu yönde bir görev verir ise, anayasanın temel sorunlarına ilişkin yapacağı değişiklikleri şimdiden açık açık deklare etmesidir.
Bu tür bir deklarasyon seçmen ile bir mukavele, bir şeref sözü niteliği taşıyacaktır.
Yeni seçim sistemi sayesinde tek başına anayasa değiştirme çoğunluğunu elde edebilecek AK Parti’nin, açıkça ifade etmek istiyorum, Kenan Evren Anayasasının dibacesi (Atatürk milliyetçiliği, Atatürkçülük), 117. Maddesi (Genelkurmay’ın statüsü), 118. Maddesi (Milli Güvenlik Kurulu), 156 ve 157. Maddeleri (çift başlı yargı), 136. Maddesi (Diyanet İşleri Başkanlığı) ve burada sayamayacağım çok sayıda maddesi hakkında ne tür bir yeni düzenleme planladığını kendi adıma, bir seçmen olarak, öğrenmek isterim.
Bu temel maddeler konusunda seçmenle mukavele yapacak bir AK Parti’ye de oyumu veririm.
AK Parti şayet “siz önce bana anayasa değişikliğini tek başına yapacak milletvekili çoğunluğunu verin, sonra ben anayasanın hangi maddelerini, nasıl değiştireceğimi seçmene söylerim” derse işler sarpa sarabilir.
Ben, bir seçmen olarak, AK Parti ile açık, dürüst bir mukavele talep ediyorum.
2015 seçimleri MUTLAKA bir yeni anayasa yapma temelinde geçmeli.
Evrensel hukuk normlarına dayalı olmayan bir anayasa ile Türkiye’nin gideceği yolun sonuna gelinmiştir.