Geçenlerde bu sütunda yeni seçilen ombudsmanımız Ömeroğlu’nu eleştiren, THY’de hızla terfi eden mahdum Ömeroğlu’nu işaret eden, Ömeroğlu’nun oğlunun nikahında Sayın Başbakan’ın şahitliğini sanki bir nakısa gibi gösteren, bir ABD biletini mesele yapan Sayın Aşık’ın bu eleştiri paketine neden altında Ömeroğlu’nun da imzası bulunan o iğrenç Yargıtay Ceza Genel Kurul 301 kararının olmadığını soran bir yazı yazmış idim.
Sayın Aşık, Milliyet’teki sütununda, bu Yargıtay ve 301 konusuna YİNE HİÇ GİRMEDEN bana anlamsız bir yanıt vermiş, Star gazetesinde yazmamdan, dostum Mehmet Altan’dan bahsetmiş ama nedense altında ombudsmanımızın imzası olan Yargıtay kararına hiç girilmemiş; oysa bendeniz bu yazımda sadece bu konuyu sormuş, sadece Sayın Aşık’ın ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Sayın Umut Oran’ın bu konuya neden temas edemediklerini merak etmiş idim.
Malum, geçtiğimiz hafta sonuna doğru Taraf gazetesinde bir deprem oldu ve gazetenin Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Ahmet Altan, Yasemin Çongar ve Neşe Düzel ile birlikte istifa etti.
Bu istifa haberi üzerine Sayın Aşık da Cumartesi günü (15 Aralık) sütununda bu konuya yer verdi ve şöyle yazdı: “Gazetenin tarihi bir misyon yaptığına kuşku yok... Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda birçok iddia bu gazete aracılığıyla ortaya atıldı. Gazete bilgi kirliliği yaratılmasına, yargının baskı altına alınmasına, yargısız infazlar yapılmasına büyük katkıda bulundu. Yoğun ihbarlar bu gazete aracılığıyla yapıldı. TSK mensupları ve ordu bu gazete ile itibarsızlaştırıldı.?Davalar görülmeye başlayınca bu defa savunmalara yeterince yer vermediler. Yalanlanan haberleri bu gazetede göremedik. Aynı anda laik Cumhuriyete, Atatürk’e, Atatürkçülüğe yönelik sürekli bir karalama yürüttüler.”
Sayın Aşık Taraf gazetesine ve Ahmet Altan’a yönelik ağır eleştiriler getiriyor ama bu eleştirilerin, bilgi kirliliği yaratmak, yargıyı baskı altına almak, TSK’nın itibarsızlaştırması gibi iddiaların ağırlığı da bu satırların sahibi Sayın Melih Aşık’ın yakın geçmişin çok önemli olaylarına getirdiği yorumların isabeti kadar ağırlıklı olabilir ancak.
Sayın Aşık’ın en büyük rakibi internet teknolojisive bu teknolojinin hizmetimize evlerimizden sunduğu gazete arşivleri.
Bakınız Sayın Aşık, mesela 2006 karanlık Danıştay cinayeti sonrası, onca gazetecilik tecrübesi ve birikimiyle nasıl bir yorum yapmış: “19 Mayıs ayrıca, Cumhuriyet’in yaşamında kilometre taşı sayılacak bir kanlı olayın hüznü içinde kutlanıyor. Aylardır hedef gösterilen Danıştay kurşunlanmış, Cumhuriyet tarihinde eşi görülmemiş bu olay sonucu laik demokratik Cumhuriyet yara almıştır.....Cumhuriyet gazetesine bomba atanlar da... Danıştay’ı kana bulayan Alparslan Arslan adlı katil de... Eylemden önce ve sonra “Allahuekber” diye bağırıyor... Bu eylemler belli ki “Allah” adına yapılıyor... Dinci siyasetin etkilediği birçok kesim bu saldırıyı Allah yolunda savaş olarak algılıyor(Milliyet, 19 Mayıs 2006, Melih Aşık).”
Sayın Melih Aşık’tan başka bir alıntı daha: “Cumhurbaşkanlığı seçim süreci hayli dersler verdi... Birincisi... AKP ‘nin antidemokrat yüzünü sergiledi... Mutabakata yanaşsalardı bugün cumhurbaşkanı seçilmiş olacaktı... İkincisi Meclis çoğunluğunun her şey olmadığını, ülkede başka güçler bulunduğunu fark ettirdi. Laik cumhuriyetçileri uykudan uyandırdı. Meydanları canlandırdı. Tayyip Erdoğan’ın sanıldığı kadar güçlü olmadığını gösterdi... Bülent Arınç’ın kalitesini... Abdullah Gül’ün bilinmeyen sicilini ortaya döktü... AKP hiçbir siyasi hesabı tutturamadı... Umarız gereken dersi alırlar” (Milliyet, 8 Mayıs 2007, Melih Aşık).
Bu alıntılar bir gazetecide bulunması gereken günü yorumlama, yakın geleceği tahmin, koklama yeteneklerinin nasıl olması gerektiği konusunda üniversitelerin gazetecilik bölümlerinde ders olarak okutulabilir.
Sayın Aşık’ın en büyük mesleki rakibi internet üzerinden gazete arşivleri derken neyi kastediyorum, belli herhalde; Taraf gazetesi ve Ahmet Altan yorumları da olsa olsa 2006, 2007 yıllarındaki Danıştay cinayeti, Cumhurbaşkanlığı seçimi yorumlarının isabet seviyesindedir diye düşünüyorum.
Bu tür tartışmaları kişisel meselelere girmeden kamusal olaylar üzerinden yapma şartının da gazetecilik bölümlerinde okutulduğunu bilirim.
twitter.com/KarakasEser