Cumhurbaşkanı Abdullah Gül son gezisini İskandinav ülkelerinden Danimarka’ya yaptı. Asaleti temsil eden Kraliçe yanında halkı temsil eden Cumhurbaşkanı tablosu, fark edebilenler için, asaletin mavi kanla ilgisi olmadığının kanıtı gibiydi...
Gençliğimde uğrayıp ilk uzunca kaldığım ülke olması bakımından benim için özeldir Danimarka... Son zamanlarda Avrupa ülkelerinde ilgi uyandıran bir politik diziyle de kendilerinden söz ettirmeyi başardı Danimarkalılar: Borgen...
Pek çok Danimarkalı açısından, erkek siyaset dünyasına meydan okuyarak giren Borgen’deki hayali kadın parti başkanı ‘ideal bir başbakan’ figürü çiziyordu; şimdiki kadın başbakan başarısını biraz da Borgen’deki başrol oyuncusunun inandırıcılığına borçlu olmalı...
Borgen dizisini izlerken her bölümün başına konmuş açıklayıcı özdeyişler dikkatimi çekmişti. Bazısı iyi bilinse de çoğu pek göze çarpmayan tespitlerden oluşuyor bu özdeyişler...
Tahmin edilebileceği gibi, özdeyişlerin birkaçı, kendisine biçilen ‘fırsatçılık’ mantosuyla kasıtlı olarak değeri azaltılmaya çalışılmış İtalyan Niccolo Machiavelli’ye (1469-1527) ait... Machiavelli’nin hizmetinde bulunduğu asile hitaben yazdığı için ‘Prens’ diye andığı kişiyi, siz bugünün ‘devlet adamı’ veya ‘siyaset adamı’ diye okuyabilirsiniz...
İsterseniz Borgen’in çeşitli bölümlerini izah için dizi yazarlarının Machiavelli’den seçtiği aforizmaları aktarayım önce:
“Prens’in savaştan, ona hazırlanmaktan ve onun için gerekli disipline sahip olmaktan başka bir hedefi ve düşüncesi olmamalıdır.” Bu özdeyiş birinci bölümünün başında yer alıyordu Borgen dizisinin...
Diğerleri de şöyle: 1.“Prens sevilmenin değil, korkulmanın daha güvenli olduğunu bilir.”2.“İşin özeti şudur: Bütün silâhlı peygamberler muzaffer olmuş, bütün silâhsız olanlar ise kaybetmiştir.” 3. “Bir Prens verdiği sözlerden vazgeçmek için meşru mazeretlere her zaman sahiptir.”4.“Gerektiğinde açılan savaşlar âdildir.”5.“Birine saldırdığınızda onda açacağınız yara o kadar yaman olmalıdır ki, intikam almasından korkmanız gerekmesin.”
Acımasız gelebilir bu sözler size, zaten Machiavelli pek çokları tarafından bu yüzden yerden yere vurulur; yine de bir düşünce dünyasına ışık tuttukları açık...
İleri bölümlerden birinin başında da Danimarka’nın bir bölgesine ait şu özdeyiş yer almaktaydı: “Bir hayaletin varlığını inkâr etmek, onu daha da büyütmekten başka bir işe yaramaz.” İki farklı Danimarkalı’dan da özdeyişler var. İlki Johannes V. Jensen’e ait: “Danimarkalı kuşkucudur; nasıl kuşkucu olmasın, Danimarka’nın tarihi güçlü bir kavmin düşüş hikâyesidir.” Diğeriyse filozof Soren Kierkegaard’a ait şu söz: “Cüret etmek birinin bastığı yeri bir anlığına kaybetmesi gibidir; cüret etmemek ise kendini kaybetmektir...”
İki Çinli’den de özdeyişlerle karşılaştım Borgen’de. İlki harp sanatı deyince akla gelen ilk isim Sun Tzu’dan: “Dostlarını yakınında tut; düşmanlarınıysa daha da yakınında...” İkincisi ise Mao’dan: “Siyaset kan dökülmeyen savaştır; savaş ise kan dökülen siyaset...”
Danimarka dizisi Borgen ve demek ki Danimarka’da siyaset biraz böyle yapılıyor...
Zaten Shakespeare de, Hamlet’in daha girişinde, “Danimarka’da ters giden bir şeyler var” demiyor muydu?