Dikkatlerimiz son gelişmeler yüzünden dışarıya çevrildi ve ‘dış komplolar’ konusunda teyakkuza geçildi; fakat galiba esas içeriye bakmak, ülkemizde meydana gelebilecek olumsuz gelişmelerle ilgili teyakkuzda bulunmak gerekiyor...
ABD gazetelerinin öncülüğüyle başlayan Hakan Fidan, Tayyip Erdoğan, hükümet veya Türkiye karşıtı saldırı, tek başına amacına ulaşamaz. Başbakan Tayyip Erdoğan hiçbir bürokratını aslanların ağzına bırakmadı, MİT müsteşarını da bırakmaz; halk oyunu esirgemedikçe de hükümete ve Tayyip Erdoğan’a bir şey olmaz...
Bu gerçekler ışığında sorulması gereken soru şu: Yukarıdaki denklemde ‘zayıf halka’ hangisi?
Hiç kuşkusuz ‘halkın oyu’dur zayıf halka; eğer seçimlerde eski başarılarını göstermez ve gereken oyu toplamazsa Ak Parti, ancak o durumda, denklem tepetaklak olur...
O zaman, “Bu bize karşı bir ‘komplo’dur” diye düşünenlerin, esas içeride arkalarını güvene almaları ve zayıf halkayı takviye etmeleri gerekir.
Tabii, eğer saldırılar —hükümet çevrelerinin benimsedikleri gibi— planlı-programlı bir ‘komplo’ ise, komplocular dışarıdan gürültü kopararak istedikleri sonucu alamayacaklarına göre, ‘komplo’ Amerikan gazetelerindeki saldırılarla sınırlı kalmayacak demektir...
Esas iş bitirme amaçlı gelişmeleri ‘içeriden’ beklemeli...
Saldırılar dışarının tezgâhladığı bir ‘komplo’ değilse ve amacı şimdiye kadar akla gelenlerden farklı olsa bile, böyle ortamlar, iktidarın içerideki hasımları tarafından kullanılmaya çok açıktır. Birileri içeride de durumdan vazife çıkararak devreye girip ortamı daha da bulandırabilirler...
Gezi Parkı olayları sırasında bunu görmedik mi? Bir parka sahip çıkma amaçlı gençlik eylemi, durumdan vazife çıkaran başkaları tarafından, sokaklara dökülme ve Türkiye’yi dünyanın gözünden düşürme amaçlı kullanılabildi.
Yoksa ben bu uyarı yazmakta geç mi kaldım, ileride olmasını beklediğim türden gelişmeler şimdiden başladı mı?
Ülkemizin sinir uçları açık pek çok sorunu var; o uçlarla oynanmaya başlandığında sigorta atabiliyor.
Çok şükür sivil-asker ilişkileri olması gereken normalleşmeye kavuştu, ancak bu konu yine de kaşınabilecek bir açık sinir ucu olmaya devam ediyor. Birkaç üst rütbeli subay beklenmedik biçimde istifa etti; ordu kademesindeki diğerleri üzerinde de manevi baskı kullanılarak aynı sonuç alınmaya çalışılıyor...
‘Kürt sorunu’ da bir başka açık sinir ucu: Bir yıla yakın süredir çatışmasızlık ortamı sürüyor, anlamsız bir savaşta gençlerimizi kaybetmiyoruz... Türkiye’yi herkesi rahatlatacak tarzda demokratikleştirme yönünde adımlar atılıyor ve hükümet adımların arkasının geleceği vaadini tekrarlıyor... 30 yılı aşkın süredir savaş alanına dönmüş bölgenin halkı, bu görece sükûneti benimsemiş, rahatlamış ve huzur içinde görünüyor...
Ancak yine de açık sinir ucuyla oynayanlar ve huzuru kendi kısır çıkarlarına kurban etmekten çekinmeyecekleri görüntüsü verenler eksik değil...
Lâiklik artık sorun olmaktan çıktı görünse de ‘Alevilik’ konusu tatmin edici bir çözüme kavuşturulamadı; bu da meydanda olan bir başka sinir ucu...
Varlık-yokluk sebebi olarak seçimleri görenler açısından, önümüzdeki aylar tam bir açık avlanma mevsimi gibi...
Dışarısı, oradan gelen saldırılar, içerideki avcılara imkân sağlıyor...