Emniyet birimleri, 19 Mayıs’ta 81 ilde muhtemel DAEŞ saldırısı uyarısında bulundu. Mutlaka güçlü istihbarat alınmış, bilgiler defalarca kontrol edilmiş, ondan sonra kamuoyuna açıklama yapılmıştır.
DAEŞ’in eylem için Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nı seçmesinin nedeni, büyük bir olasılıkla bayramın Atatürk’ü Anma kısmıyla ilgisi vardır; zira gençlik ve spor bayramı DAEŞ’in ideolojik hedefleri açısından bir anlam ifade etmez. DAEŞ’in hedefe koyduğu, Atatürk ile simgelenen cumhuriyet değerleri. Ayrıca resmi ve sivil ekiplerin, gençlerin, ailelerin topluca anma alanlarına toplanacak olmaları, DAEŞ’in toplu katliam stratejisi için son derece uygun.
Güvenlik birimlerinden verilen bilgilere göre, bir kaç gün önce 10 DAEŞ’li Türkiye’ye giriş yapmış. Ayrıca 19 Mayıs’ta içinde Anıtkabir’in de bulunduğu en az 10 önemli hedefe eylem hazırlığından şüphe ediliyormuş.
Keşke teröristler eylem şüphesi aşamasında engellenebilse. Her ne kadar AB’nin terörist tanımı eylemi yapan kişileri ya da bizzat patlayıcıyı hazırlarken yakalanan kişiyi terörist saysa da, Türkiye şüphe üzerinden karşı önlem alabilir; mevzuatı uygun.
Güvensizlik yaratmak
Anıtkabir’in hedef alınacağı iddiasının ise, farklı biçimlerde terör yaratma ve terörün esas hedefi bakımından bazı ip uçları bulunuyor. Birincisi, çok sayıda insanın teröre maruz kalma riskiyle ilgili. Can korkusuyla bir çok kişi Anıtkabir’e gitmesin, Cumhuriyete dair Anma ve Kutlama yapmasın isteniyor olabilir. Sönük geçecek kutlamaların hükümetin beklentileriyle uyumlu olduğunu ileri sürecek çok kişi çıkabilir; dolayısıyla bu ihtimalin bir ucunun hükümete değeceği öngörülebilir.
İkinci olarak, çok sayıda kişinin bu tehdide rağmen Anıtkabir’e giderek DAEŞ’e meydan okuyan bir tutum sergilemesi teşvik ediliyor olabilir. Eğer böyle bir teşvik varsa, Anıtkabir’e gidecek insanların DAEŞ üzerinden radikal İslam’a da tepki göstermesi bekleniyordur. Gayet tabi böyle bir beklentinin arkasında, hükümetin Suriye politikasının eleştirilmesi, hükümetin bu tür yapılara göz yuman bir tutum içinde olduğunun dillendirmesi ve daha önceki eylemlerin sorumlusu DAEŞ’lilerin bulunamaması konuları da vardır. Kısacası bu olasılığın da ucu hükümete değecektir.
Üçüncüsü, riskin yüksekliği karşısında 19 Mayıs törenlerinin iptal edilmesini sağlamak olabilir. Bu durumda Anıtkabir’e ya da tören alanlarına gitmek isteyen kişiler, hükümeti DAEŞ terörünü bahane ederek Cumhuriyet değerlerini simgeleyen bayramlardan birinin daha kutlanmasına engel olmakla suçlarlar.
Müdahaleye davet
Dördüncü ihtimal ise, tüm önlemlere rağmen eylemlere engel olunamaması durumunda ortaya çıkar. Allah muhafaza, DAEŞ büyük bir eylem yaparsa, geniş kesimlerin yüzü yeniden hükümete döner. Bir kısım, hükümeti önlem alamamakla suçlar, bir kısım ise TSK’nın neden hala Suriye’ye girmediği eleştirisinde bulunur.
Genelkurmay Başkanı’nın şehit cenazesi-nikah kıskacı arasına sokmaya çalışan çabayı da dikkate alırsak, TSK’nın Suriye’ye girmesini isteyenlerin aynı zamanda buna siyasi iradenin engel olduğunu düşündükleri sonucunu çıkarabiliriz. Yani bıraksalar ordu gidip Suriye’yi duman edecek, ama Erdoğan istemiyor imajı.
DAEŞ’in gerçekleştirdiği ve gerçekleştirme ihtimalini duyurduğu tüm eylemlerinin hedefi açık. Türkiye’yi Suriye batağına davet eden DAEŞ, bu yapılmadığı taktirde iktidarın sarsılması tehdidinde bulunuyor. Ama davete icabet ederse de iktidar sallanır; zira Türkiye tek başına Suriye’ye müdahale ederse, karşısında Rusya’yı bulur; arkasından da kimse gelmez.