Son üç ayda Kilis’e otuzdan fazla füze, yüzlerce de mermi atıldı; bu saldırılarda yedi kişi hayatını kaybetti, birçok kişi yaralandı.
DAEŞ, Türkiye sınırına yakın bölgeleri her ele geçirdiğinde silahlarının birazını da Türkiye’ye çeviriyor. Rastgele yollanan füzelerin ilk geldiği dönemde, bunların ÖSO ile mücadele sırasında rotasını şaşıran füzeler olduğu varsayımıyla “düşme” sözü kullanılıyordu. Bugün artık füzelerin düştüğünü değil, atıldığını söylemek durumundayız.
Her ne kadar çok belirli bir hedefe yönelik füzeler olduğu söylenemese de, sonuç itibarıyla şehri hedef alan ve menzili yettiği ölçüde sivillere zarar verme amacı taşıyan bir saldırı söz konusu. Yaklaşık iki kilometre çapı olan bir alanda etkili olan bu füzeler, kolay taşınabilir ve atış yaptıktan sonra hemen başka yere taşınabilir aygıtlarla atılıyormuş; söylenen bu. Hedef sabit olmayınca, füze ateşlendikten sonra bunun bertaraf edilmesini sağlayacak karşı vuruşun hedefi tutturması zor oluyormuş. Tam bir vur kaç eylemi ve bu haliyle de Türkiye’ye yönelik saldırılar yapıldığı çok açık.
Amaç müdahaleye zorlamak değil
DAEŞ’in şehirlerde düzenlediği büyük terör eylemleri, Türkiye’yi DAEŞ’le mücadeleye davet eden, bu örgütün saldırdığı diğer devletlerle Türkiye’yi aynı safa iten, Türkiye ile Avrupa ülkelerini işbirliğine zorlayan bir ortam yaratmaya yönetmelikti. Tam olarak örgütün amacı bu muydu bilinmez, ancak yarattığı etki bu yönde sonuçları zorladı.
Kilis sınırından yapılan saldırıların ise Türkiye’nin doğrudan global dış ilişkilerini etkilemeye yönelik gibi gözükmüyor. Bu saldırılar daha çok bölgesel nitelikte gibi.
Sınırlarının dışından bir ülkeye füze atılması, esasen savaş sebebidir. DAEŞ bu saldırılarıyla Türkiye’yi Suriye topraklarına sokmaya çalışıyor desek, Türkiye’nin bu türden bir davete icabet etmek için çok fazla tahrikle karşılaştığını ve Suriye topraklarına girmeme kararlılığını defalarca gösterdiğini hatırlamamız gerekir.
DAEŞ, muhtemelen Türkiye’nin sadece sınırdan karşılık vereceğini biliyordur. Bu durumda örgüt, yaptığı saldırılarla başka bir şey ifade etmeye çalışıyor demektir.
Amaç, dolaylı baskı
DAEŞ, öncelikle ÖSO’nun, yani Türkiye’nin desteklediği muhalif grubun pek de güçlü olmadığını, sınır bölgesini tutacak kapasitesinin bulunmadığını söylüyor. Bu bir anlamda Türkiye’nin de kendi sınır hattını korumada pek başarılı olamadığını ima eder. Ancak öte yandan safları DAEŞ’e kaptıran ÖSO’nun Türkiye tarafından daha fazla desteklenmesi gereği ortaya çıkar diye de füze atışları sıklaşmış olabilir. Diğer bir ifadeyle DAEŞ, Türkiye’nin ÖSO üzerinden dahi olsa Suriye sorunsalından uzak durması uyarısında bulunuyor.
DAEŞ, hesapta hem Suriyeli silahlı Kürt gruplarla, hem rejim güçleriyle, hem Esad rejimiyle, hem de Rusya ile mücadele ediyor. Ama sonuçta DAEŞ, Esad rejiminin varlığını sürdürmesine, Rusya’nın Suriye’de kalmasına, Kürtlerin güçlenmesine ve Türkiye’nin de kendi sınırları içinde kalmasına yol açıyor.
Bu sonuca rağmen DAEŞ’in Kilis’e yolladığı füzelerin işaret ettiği bir başka konu daha olabilir. Eğer ÖSO sınır bölgesini denetimde tutamayacaksa, Türkiye DAEŞ’le mücadele adına Suriye’ye girmeyecekse ve örgütle mücadele eden güçler de bu hatta etkili olamayacaklarsa, o zaman Türkiye kendi güvenliği için başka bir grupla işbirliğine yönelebilir. Üstelik seçenek de fazla yok; DAEŞ’le mücadele edebilecek gruplar belli.
Amacı kestirmek kolay değil ama eylemlerin etkileri bakımından sanki DAEŞ Türkiye için Suriyeli Kürt grupları işaret ediyor.