Fred konusunda Fenerbahçe'nin TFF Tahkim Kuruluna müracaat etmediğinin ortaya çıkması sonrasında sosyal medyada kulübe yakın hesaplardan, Fred'in hakeme, "Why are you giving faul? F*cking stupid referee" dediğine dair tweetler görmeye başladık. Yine kulübe yakın bu sosyal medya hesapları Fred'in hakeme "stupid refree" yani "aptal hakem" dediği konusunda bilgi sızdırırken, bir yandan da "aptal" kelimesinin hakaret ya da küfür olmadığına dair taraftarları hakeme ve TFF'ye karşı doldurmaya devam ettiğini görüyorum. Aynı sosyal medya hesaplarının, "Fred küfretmedi" diye günlerce yangın yaptıktan sonra, bugün "Fred 'aptal hakem' demiş, Fenerbahçe yönetimi cezaya bunun için itiraz etmedi" diyerek maçın hakemini taraftarların önüne atmalarını en hafifinden ahlaki bulmadığımı ve aklımızla dalga geçmeye çalıştıklarını söylemeliyim. Bu aynı zamanda kulüpten bilgi sızdırılan sosyal medya hesaplarının kulüp tarafından kullanılmaya ne kadar elverişli olduğunu gösteriyor! Gelelim "aptal hakem" lafına...
Kullanışlı sosyal medya hesapları bunun hakaret ya da küfür olmadığını söylerken, kulübün neden Tahkim Kuruluna müracaat etmediğini de izah etseler de biz de anlasak. Onlara tavsiyem Google arama motoruna "Aptal kelimesi hakaret mi?" diye yazıp, sonucunu da taraftarlar ile paylaşmaları. Ben "aptal" kelimesini arama motoru ile arattığımda bir kişiye açıkça "mal" "salak" "aptal" "özürlü" "şerefsiz" gibi kelimeler kullanarak sözler söylemenin hakaret suçunu oluşturabileceğini okuyorum. Bu arkadaşlara "Lütfen kendinize gelin, yalan ile bir yere varamazsınız" demekten kendimi alamıyorum. Fenerbahçe yönetimine de "Madem Fred'in 'aptal hakem' dediğini biliyordunuz, neden taraftara bu konuda bir açıklama yapmayıp, sosyal medya trolleri üzerinden hakemin boş yere dayak yemesine izin verdiniz?" diye sormak istiyorum.
"Galatasaray açıklama yapmasaydı biz açıklama yapmayacaktık" demek günü kurtarmaz!
Böyle pusu kültürü ile olaylara yaklaşmak Fenerbahçe Spor Kulübü'nün yönetimine yakışıyor mu? Yönetici dediğinin bir özgül ağırlığı, liderlik duruşu olur, yöneticiler bu şekilde çocukça şeylere tevessül etmezler. Hakkını teslim edelim. Siz hiç Aziz Yıldırım döneminde böyle bir çocukça yaklaşım gördünüz mü? Dediğim gibi yöneticilik liderlik ister, özgül ağırlık gerektirir.
Yuvasız Derbi
Gelelim Suudi Arabistan'da oynanacak olan Süper Kupa finaline. İki kulübün Divan Kurullarında oybirliği ile maçın Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye'de oynanmasına ilişkin karar çıkmadı mı? Ne oldu? Takımlar tıpış tıpış final maçı için Suudi Arabistan'a gidiyor. Üstüne üstlük derbi sonrası rövanş değerindeki bir maça. Fikstürün neden değiştirildiğini Fenerbahçe ve Galatasaray yönetimleri herhalde artık anlamıştır. Tamamen bir pazarlama başarısı TFF'nin yaptığı fikstür değişikliği.
Unutmadan sorayım.
Ne oldu? Mustafa Kemal'in askeri Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Başkanı Uğur Dündar'ın sesi sedası çıkmıyor. En başta Uğur Dündar Suudi Arabistan'da oynanacak finale gider, gülücüklerle resim çektirir. Aksi olursa şaşırırım. Duruş göstermek, WhatsApp gruplarında "Biz tam da mücadelenin ortasında, cephenin en önündeyiz" demek ile olmuyor. Uğur Dündar'a sormak istiyorum. Tüzük Genel Kurulunda, stadyumun isminin Atatürk Stadyumu olarak değiştirilmesi konusunda alınan karara ne oldu? Fenerbahçe Spor Kulübü isim değişikliği için devlete başvuruda bulundu mu? Başvuruda bulunduysa ne oldu? Değişmesi gereken yönetmelik değişti mi? Yoksa o da 1907 Derneği Başkanı Rıfat Perahya'yı yeni dönemde yönetime sokmak için yapılmış bir parlatma çalışması mıydı? MHK Başkanını değiştiremeyen, TFF Başkanını değiştirmek için arkadan arkaya vesayet savaşı veren, kulağı çekildiğinde başını öne eğen, Fred konusunu Spor Bakanının "sakin olun" çağrısı üzerine dillendiremeyen, Galatasaray Kulübü'nün maç sonrası açıklamaları üzerine "Bakana verdikleri sözü tutmadılar" diye ortaya çıkabilen bir yönetimin stadyumun ismini Atatürk olarak değiştirebilmesi sizce mümkün mü?
Dün dündür
Gelelim TFF ev sahipliğinde Kulüpler Birliği ile yapılan toplantıdan sızan bilgilere. TFF'den şikâyet eden genel kurul isteyen kulüpler kim, burada yüzüme karşı iradelerini ortaya koysunlar dendiğinde kulüp başkanlarının kafalarını önlerindeki not kâğıtlarından kaldıramadıkları toplantıya. Benim edindiğim bilgiler, yabancı sayısının 12'ye düşeceği ve ilk 11'lerde yabancı futbolcuların tamamının oynayabileceği yönünde. TFF tarafından kulüplere gösterilen bu havuç kulüplerce büyük bir teveccüh görmüş. Bu şekilde, Ali Koç'un 2018'de yönetime gelirken çokça alkış aldığı, "futbol akademisi" söylemi de Samandıra'da Aziz Yıldırım döneminde tahsisi gerçekleştirilen arsada inşa edilecek futbol akademisinin futbolcu fabrikasına dönüşeceğine ilişkin sözleri de gerçekliğini yitirmiş oluyor. Yani rahmetli Demirel'in "dün dündür" söylemi bir kez daha gerçek oluyor. Kulüpler Birliği'nde kulüplere sunulan bir başka havuç ise bankalar birliği yapılandırmasının yeniden yapılandırılacağı. Gerçekleşir mi bilemiyorum. Ancak gerçekleşirse, Ali Koç tarafından Aziz Yıldırım'dan devir alındığında 3 milyar TL olan ve bir Fenerbahçe Kongre Üyesinin genel kurulda söylediği gibi yabancı para mukayesesi illüzyonu ile 12 milyara yükselmesine rağmen yönetim tarafından kongre üyelerine aslında düşürüldüğü (!) söylenen devasa borç yeniden yapılandırılacak. Yani bu devasa borcun geri ödemesi de gelen yeni yönetime miras olarak kalacak.
Ne diyeyim.
Hayırlı işler.