26 Temmuz 2012’de bir ABD savaş gemisi Antalya’ya demirlemiş, askeri personelin şehri gezmesini fırsat bilen bir grup da ellerinde çuvallarla onları takip etmişti. TGB üyesi olduğu iddia edilen bu kişiler arkalarındaki sivil polisi fark edince eylemden vazgeçip başka bir hedefe yönelmişlerdi.
Sonunda, siyahi olduğu için Amerikalı sandıkları birinin başına çuval geçirip operasyonu başarıyla tamamlamışlardı. Ancak zavallı siyahi ABD askeri değildi, Tanzanyalı bir turistti ve muhtemelen de çok ilginç anılarla ülkesine dönmüştü.
Ardından 8 Şubat 2013’de Marmaris’e yanaşan İtalyan Deniz Kuvvetleri’ne ait bir uçak gemisi olduğunu haber alanlar, büyük bir hevesle limana koşmuşlar, yine TGB’li oldukları ileri sürülen kişiler, İtalyan askerlerinin kafalarına çuval geçirmeye kalkışarak değişik bir karşılama törenine imza atmışlardı. Mart 2012’de de Bodrum’a gelen ABD savaş gemisi personelini karşılamışlar, başlarındaki yarbayla şehre inen 80 askere çuval geçirmeye kalkmışlardı. 2013 Ocak sonunda Patriot füzelerinin yerleştirilmesi için Türkiye’ye gelen NATO’da görevli Alman askerilerine de Antakya’da çuvallı bir karşılama yapılmış, sonuncu olay da İstanbul’da yaşanmıştı. Bu kez başarıya ulaşanlar Karadeniz’deki NATO tatbikatından dönen ABD askerilerinin başına yaklaşık bir ay önce çuvalları geçirmişlerdi.
Geçmişin izleri
Bu eylemlerin kökenin 4 Temmuz 2003’e gittiğini hatırlatmak lazım. Irak’ın işgaline yönelik faaliyetlerin sürdüğü dönemde ABD askerileri Türk Özel Kuvvetleri’nin Süleymaniye’deki karargahını basmış ve 11 Türk askerini başlarına çuval geçirip bir yerlere götürmüş, 60 saat sorguladıktan sonra da sınır dışı etmişlerdi.
Peşmergelerin gözleri önünde yaşanan bu olay, bir yandan ABD askerinin beceriksiz operasyonlarına örnek olmuş, kaba-saba ve sert davranışlarını açığa çıkarmış, öte yandan Türkiye’de de büyük infiale yol açmıştı.
Türk-Amerikan ilişkilerinde de krize yol açan bu olayda Türkiye’de her kesim ABD’yi suçlamış, ancak çok az insan neden Amerikan askerleri müttefikleri bir ülke askerine böyle davrandı diye sormuştu.
Daha sonra yayınlanan Wikileaks belgelerine göre Türkiye o dönemde ABD ile birlikte Kuzey Irak’ta görev yapmakla birlikte, kendisine ait ayrı bir gündemi de gerçekleştirmeye çalışmış. İddiaya göre Türkiye Kerkük Vadisi’ni vurma ve Kerkük valisini de öldürmeyi planlamış. Türk askerleri gelen insani yardım konvoyuna eskortluk etme bahanesiyle bu operasyonu başlatmışlar; sivillermiş ve üzerlerinde kimlikleri de yokmuş. Kısacası Türkiye ABD operasyonuna ket vuracak başka bir girişimde bulunmuş; amaç Irak işgaliyken Türkiye bir “Kürt meselesi” operasyonuna kalkışmış.
Geleceğe uyarı
İddiaların doğruluğu tartışmalı, ancak akıl dışı değil. Bu olayın öcünü almak için eylem yapanlara, meselenin uluslararası bir mahkeme konusu olmamasına ve hatta diplomatik olarak “yumuşak geçiş” yapıldığına bakılırsa, işin içinde başka işler olabilir. Ancak burada önemli olan çuval eylemlerinin kesintisiz devam ediyor olması.
Bu, Türkiye’de Irak ve Suriye konularında öncelikle “Kürt sorununun” eski askeri yöntemlerle çözülmesinden, sınır dışı operasyonlardan yana çevrelerin varlığına işaret ediyor. Eğer mesele sadece bir grubun siyasi tavrı düzeyindeyse sorun yok. Ancak arkada bir yerlerde Suriye ve Irak’ta Amerikan operasyonları sürerken bunu yeniden fırsat olarak görenler varsa, o zaman başka. Bugün 2003 koşullarında değiliz, Türkiye’nin bütünü için daha fazla risk üretecek adımlara ise hiç gerek yok. Bu tür işler Türkiye’nin bölgeden çekilmesiyle sonuçlanıyor, ayrıca onu da hatırlatmakta yarar var.