CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kendisini siyasi hayatının sonuna kadar takip edecek çok yanlış bir laf etti; “Böyle bir başkanlık sistemini kan dökmeden bu ülkede gerçekleştiremezsiniz...” dedi. Kastettiği başkanlık siteminin özelliklerinden biri olarak da, “bir kişi konuşacak, ona göre milletvekili listeleri hazırlanacak” örneğini getirdi. Sanki CHP milletvekili listelerini büyük çoğunlukla kendisi belirlemiyormuş gibi konuştu...
Sayın Kılıçdaroğlu, başkanlık sisteminin tartışılmasını önleme adına PKK’nın başlattığı “seni başkan seçtirmeyeceğiz” algı operasyonuna kan veriyor... Bugün başkanlık sisteminden en çok çekinen, buna en fazla direnen Kürt siyasi hareketidir. PKK bölücü terör örgütü, Kandil ve Avrupa merkezleri ayaktadır. Washington ve Brüksel’in bu konudaki rahatsızlıkları da gizli değil.
Türkiye’de ana muhalefet partisi liderinin bölücü terör örgütünün başı çektiği koroya katılması demokrasi için büyük tehlikedir. (Pazar günü Beyaz TV’deki Ortak Akıl programıma, Adana Yüreğir’den telefon eden bir ana, “lütfen ağzından kan lafı çıkan bir siyasetçi için ‘ana muhalefet’ lideri demeyin. Ana kelimesi ile kan yan yana gelmesin” dedi.)
Kılıçdaroğlu’na sorulması gereken şudur: Başkanlık sisteminde ısrar edilirse kan dökülür, diyorsunuz. Kim kan dökecek? Kimin kanı dökülecek?
Meclis’te tartışılacak, oylanacak ve sonunda referanduma götürülerek halkın onayına sunulacak bir demokratik teklife, neden birileri canları pahasına karşı çıkacak?
Kan lafı, demokrasinin ruhuna, özüne aykırı bir ifade. En önemlisi bu ülkede hep demokratikleşmenin önünü kesmek için kan döküldü. Bu ülkede faşizmin, darbelerin önlenmesi için kan dökülmedi. Darbelerin zemininin hazırlanması, darbecilere yol açılması için kan döküldü. Ve 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası Adnan Menderes ve iki arkadaşının idamından tutun, darbe dönemlerinde dökülen kanların siyaseten birinci sorumlusu CHP olmuştur. CHP, seçimle gelemeyeceğini bildiği her dönemde darbecilere göz kırpmış, cesaret vermiştir.
Başkanlık sistemi demokratik bir taleptir. Acaba Sayın Kılıçdaroğlu, CHP’nin hiçbir zaman bir Cumhurbaşkanı seçtiremeyeceğini bildiği için mi kandan söz ediyor? Son çare olarak yine kan dökerek önleri açılacak darbecilere mi mesaj gönderiyor?
Bu topraklarda binlerce masumun kanı, Türkiye’nin siyasi ve sosyal hayatını kendilerine göre dizayn etmek isteyen asker içindeki cuntacılar eliyle dökülmüştür. Bu ülkede, demokratikleşmeyi isteyen sivillerin elinde hiçbir zaman kan olmamıştır. Siviller, desteklerini kanlı cinayetlerden, faili meçhul katliamlardan değil, hep halktan almışlardır. Net söyleyeyim: Bu milletin kendi değerleri ile dirilişi hep kan dökülerek engellenmek istenmiştir. 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 ve 27 Nisan 2007 darbeleri, hep milletin tarihi yürüyüşünü sekteye uğratmak için tezgâhlanmıştır. Kimse bu darbelere, bir kısım cuntacının iktidar hevesi olarak bakamaz. O heves, aklı bir karış havada, yönetme hırsı ile gözü dönmüş cuntacıların tahriki için kullanılmıştır. Asıl hedef milletin kutlu yürüyüşünü darbelemektir. Kan dökenler, milletin sevdiği yiğit insanların milletin önüne düşmesini önleme adına, korku ve dehşet salmaya çalışanlardır.
Kan dökmek, millete yaslanan gönül adamlarının değil, milletin önünü kesmek isteyenlerin işidir. Kan dökmek; seçmen desteğinden umudunu keserek, gözünü darbelere diken ve cuntacılar durağında bekleyenlerin işidir...