İYİ Parti Genel Başkanı Akşener, bu hafta partisinin grup toplantısında doğrudan Kılıçdaroğlu'nu hedef alan sözler söyledi.
"Yürüttüğümüz mücadele, hiçbir kaprise, hiçbir inada, kurban edilemez, hiçbir şahsî hırsa, hiçbir koltuk hesabına feda edilemez" dedi.
Kılıçdaroğlu'nu, "kapris yapmakla, inat etmekle, şahsî hırsının esiri olmakla ve koltuk hesabı yapmakla" itham etti.
Kılıçdaroğlu, bu lafları duymazdan geldi.
Dün İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale'nin Ekonomi Gazetesi'ne yaptığı açıklamalar 6'lı masayı bir daha sarstı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kuşoğlu'nun, "Kemal Bey aday gösterilmezse 6'lı Masa dağılır" açıklamasını yorumlayan Özlale, "Gerçekten CHP masayı, Kemal Bey'in Cumhurbaşkanlığını onaylatmak için kurduysa, biz de onay makamı değiliz" dedi.
İYİ Parti, Kılıçdaroğlu'nun ikiyüzlülüğüne bozuluyor.
Kılıçdaroğlu'nun, "Seçimin ertesi gününde onların telefonları acı acı çalacak. Açtıkları telefonların ucunda bir ses duyacaklar, Ben Kemal, geliyorum..." demesi adaylık ilanı değil mi?
Eh hani adayı 6'lı masa belirleyecekti?
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu...
Kılıçdaroğlu resmen adaylığını dayatıyor. Şürekâsına da baskı yapıyor, "bana mahkûmsunuz" diyor.
Davutoğlu, Karamollaoğlu, Babacan ve Uysal, milletvekilliği kapmak için mahkûmlar. Ama Akşener değil...
İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Ümit Özlale'nin "Biz onay makamı değiliz" çıkışı, 6'lı masada çıngar çıkmasının yakın olduğunun işareti.
Bunları, "daha beter olsunlar" diye yazmıyorum.
Cumhuriyet gazetesinin dünkü başyazısı, 6'lı masanın dağılma endişesini açıkça ortaya koydu.
Cumhuriyet, panik halinde, 6'lı masayı dağıtanın siyasi ömrünün biteceği tehdidini savurdu:
"6'lı masanın itibar kaybetmesi ve giderek dağılma sürecine girmesi büyük tarihi sorumluluğa neden olur. Masayı şu ya da bu nedenlerle dağıtan kim olursa olsun Türk siyasal tarihine sadece kendi çıkarlarını düşünen bir siyasetçi olarak geçecektir..."
Pekiyi bu satırların muhatabı kim?
Bir önceki paragrafta sadece kendi çıkarlarını düşünen siyasetçinin Kılıçdaroğlu olduğu anlaşılıyor.
Cumhuriyet'in başyazısında şöyle deniyor:
"6'lı masa liderlerinin önemli kararlarında birbirlerine danışmaları gerekir. Örneğin Kılıçdaroğlu türban konusunda girişimde bulunmadan önce konuyu 6'lı masaya getirip onların görüşünü alsaydı çok daha iyi olurdu."
CHP'ye destek veren ve Erdoğan'ın gitmesini en fazla isteyenler, Cumhuriyet'in başyazısından anlaşılıyor ki "Kılıçdaroğlu ile kazanmak mümkün değil" çığlığını daha da yükseltecekler.
6'lı masanın dağılacağı endişesi, sadece masa etrafındakilerde ve masa yıkılacak diye korku nöbetlerine girenlerde yok.
ABD hepsinden daha telaşlı.
Batı ülkelerinin bazı Büyükelçileri, ABD'nin organizesi ile terör eylemi olur bahanesiyle konsolosluklarını kapattılar. Yani muhalefete destek için harekete geçildi ve Biden düğmesine basıldı.
Dün İçişleri Bakanı Soylu; bugüne kadar hiçbir ABD Büyükelçisine gösterilmeyen tepkiyi gösterdi.
Türkiye'ye gelen her ABD Büyükelçisinin Türkiye'ye zarar vermeye çalıştığını ifade ederek, "Amerikan Büyükelçisi'ne buradan söylüyorum, hangi gazetecilere yazı yazdırdığını biliyorum, pis ellerini Türkiye'nin üzerinden çek, çok net söylüyorum, pis ellerini Türkiye'nin üzerinden çek. Neleri yaptırdığınızı, hangi adımları attırdığınızı, Türkiye'yi nasıl karıştırmak istediğinizi net bir şekilde biliyorum." dedi.
6'lı masa dağılmasın diye belli ki ABD'nin gözü kararmış.
Unutmamaları gereken tek hakikat var: Türkiye artık eski Türkiye değil...