Romney kampanyasının ekonomi politikalarına dair bir bildiri bilim çevrelerinde ses getiriyor ve ekonomistler Glenn Hubbard, Greg Mankiw ve John Taylor bu yolla saygınlıklarını kendi elleriyle yok etmekle meşguller (evet, Kevin Hassett diye dördüncü bir yazar daha var ama onun ‘Dow 36.000’ kitabı sonrasında yok edilebilecek bir saygınlığı kalmadı artık.)
Saygınlıklarını yok etmek derken, bu üçü benim katılmadığım şeyler söylüyorlar demek değil. Şüpheli veya yanlış olduğu örneklerle kanıtlanabilir iddialarda bulunmak ayrı bir şey. Ancak başka ekonomistlerin çalışmalarına atıfta bulunup, onların çalışmalarının kendi pozisyonlarını desteklediğini söyleyip sonrasında öyle bir şey olmadığının ortaya çıkması ise apayrı bir şey. Bu bildiğin, apaçık şekilde mesleğini suiistimal etmek. Benim sözüme inanmayın, alıntı yapılan ekonomistlerin eleştirilerini dinleyin, kafi. Bu arada, yaptıkları de pek öyle muğlak veya üstü kapalı şekilde yapılmamış. Bildiriden bir önek ele alalım: Atif Mian ve Amir Sufi’nin çalışması, hane halkı borcu ve durgunluğun ekonomik depresyonun talep sebepli olmasını açıklamakta önemli bir rol oynuyor; teşvikin mantıklı bir yöntem olmasının sebebi tam da bu. Yani, bu çalışmayı temel alıp teşvik politikalarını kötülemek için ya aklını kaçırmış ya da utanma yetisinden yoksun olmak lazım. Başka bir örnek: O tartışmayı takip etmiş olan herkes biliyor ki, Scott Baker, Nicholas Bloom ve Stephen Davis tarafından yazılan makale, ekonominin düzelmesini belirsizliğin geciktirdiğini ve o belirsizliğin Cumhuriyetçi Parti’nin borç tavanı konusunda yürüttüğü korku politikaları gibi şeylerden kaynaklandığını söylüyor, Obama’nın sağlık politikasında değil mesela.
Hubbard, Mankiw ve Taylor bundan habersiz olabilirler mi? Hiç sanmıyorum. Meslektaşlarının çalışmalarını çarpıtmanın onlara mesleki bir bedel ödetmeyeceğini düşünüyorlar, hepsi bu. Umarım yanılıyorlardır.
Oxford ekonomistlerinden Simon Wren-Lewis, Mankiw ve Taylor’un nasıl olup da ruhlarını sattıklarını merak etmiş ve blog’una şöyle yazmış: “Bu üzü-cü bir şey çünkü o insanlar için olduğu kadar bir akademik disiplin olarak ekonomi hakkında da bize çok şey anlatıyor.”
Bu soruya verecek tam bir cevabım yok. Ama şu kesin: Romney kampanyasının genel anlamda oluşturduğu girdaba yakalanmış olmalarının payı var. O kampanya ki, sahtekarlığı standart yöntem olarak belirledi. Hatırlayalım, Mitt Romney aylarca Obama’yı ‘Amerika adına özür dilediği için’ yerden yere vurdu. Obama aslında böyle bir şey yapmamıştı. Sonra haftalarca Obama’nın KOBİ’leri aşağıladığını, çünkü işadamlarının aslında şirketlerini kendilerinin kurmadığını söyleyerek iftira attı. Bu da aslında altyapıyla ilgili bir demece dayanıyordu. Bu arada, Romney’in vergi planının sahtekarlık olduğu artık kanıtlanmış durumda. Zenginlere getirilecek vergi indirimlerinin yasal boşlukları gidereceğini söylüyordu ama Vergi Politikaları Merkezi aritmetiğin işlemeyeceğini ortaya koydu. Bain Capital şirketiyle ilişkisini ne zaman kestiği konusunda dürüst davranmadığını da öğrendik. Örnekler çoğaltılabilir.
Kampanyanın tamamı sahtekarlık üzerine kurulu: Obama hakkında sahte iddialar, politikalar üzerine sahte iddialar ve kendi geçmişi üzerine sahte iddialar.
Bu durumda, isimlerini ortaya koyarak kampanyasına katılan ekonomistlerinde bu sahtekar kültürün parçası olmalarına şaşırdık mı? Belki bazıları başlarda gönülsüzdüler ya da kampanyayı gerçeklerin seçme bir kısmını çarpıtarak destekleyebileceklerini düşündüler. Ancak onlardan beklenen şey takım oyunu oldu; kampanya için kullanılabilecek malzemem üretmeleri gerekti ve günün birinde dürüst olmadığı kolayca ispatlanabilecek bir raporun üzerine adlarını yazmak durumunda kaldılar.
Bu, arkasında durulabilir bir amaç için yapılsaydı dahi korkunç bir şey olurdu. Tek amacı şahsi hırslarını tatmin etmek olan bir adamı seçtirmek için yapıldığında ise daha da korkunç.
Pek ciddi, pek dürüst olmayan bir aday
Başkan Yardımcısı Paul Ryan ya da Mitt Romney’in Ryan’ı aday olarak tanıttığı basın toplantısında dediği üzere: “Amerika’nın bir sonraki Başkanı.”
Bu konuda spekülasyonlar sürüp gidiyor: Bu bir felaket! Hayır, bu Bain şirketi ve vergi kaçırma konularını gündemden düşürmek için! Kim haklı, hiçbir fikrim yok. Bildiğim şey şu ki: Ryan’ın o özenle oluşturulmuş o cesur ve dürüst politikacı imajını doğru sanan aldanmış demektir. Ryan aslında mali sorumluluğa zerre kadar aldırmayan bir sahtekârdır ve önerdiği politikalar da sarsakça ve dürüstlükten uzak. Tabii tüm bunların ışığında Romney kampanyasına cuk oturacağını söylemek mümkün. Dediğim gibi, bunun politik sonuçları ne olur, onu kestiremiyorum. Ancak güçlü bir pozisyondan ziyade zayıflıktan ötürü alınmış bir karar gibi gözüküyor. Romney’in insanların onun hakkında konuşmalarını kesecek bir yardımcıya ihtiyaç duyduğu açık.
Gerçek hedef
Ryan’ın başkan yardımcısı adayı olarak açıklanması kararına dair gerçekten ne düşündüğümü açıklığa kavuşturayım. Muhafazakar tabanı tatmin etmekle alakalı değil; onlar zaten Obama nefretiyle yeterince motive olmuş durumdalar. Ülkenin sorunlarını yeniden gündeme getirmekle de alakalı değil çünkü hem Romney hem de Ryan planlarına dair herhangi bir kritik detayı tartışmamaya kararlılar. Ryan’ın adaylığı, medyanın enayiliğini ve kibrini sömürmekle alakalı. Başkan George W. Bush da 2000 yılında aynı şeyi yapmıştı.
Tıpkı 2000 yılındaki Bush gibi, Ryan da medya çevrelerinde açık sözlü ve dürüst adam şeklinde aslında hak etmediği bir imaja sahip. Ryan açısından bu ciddi bir siyaset adamı olarak bilinmesi sayesinde işliyor. Bunun gerçekle ilişkisi ise sıfır. O epey çığırtkanlığı yapılan Ryan planı, gerçek bir çözüm olmaktan çok uzak; kafadan atma şeylere dayanıyor. Hangileri olduğu belli olmayan yasal boşlukları kapatarak gelirlerde devasa artışlar sağlanacak. Ne oldukları söylenmeyen yöntemler ile harcamalarda devasa kesintilere gidilecek.
Madem öyle, Ryan’ın saygınlığının kaynağı ne? Dediğim gibi, pek çok yorumcu Amerikan siyaseti hakkında kendilerini iyi gösterecek ve iyi hissettirecek şeyler söylemek istiyor. Satranç deyimiyle pat durumundaki her iki partiyi de suçlu gösterip kendilerini tartışmanın üzerinde tutacak bir hikayeye ihtiyaç duyuyorlar.
Böyle bir hikaye için ise iyi, dürüst, teknik açıdan bilgili muhafazakar politikacılara ihtiyaç var ki onları işaret edip bazı fikirlerine katılmasalar da onları ne kadar takdir ettiklerini söyleyebilsinler. Ne de olsa bazı muhafazakarları övmeden tarafsızlığın asaletine kavuşamazsınız.
Sorun elbette şurada başlıyor: O övgüyü hak edecek muhafazakar politikacı bulmak aşırı derecede zor. Hayali ekonomik fikirleri (ve toplumsal konulardaki sert tutumu) ile Ryan kesinlikle bunlardan biri değil. Ancak siyaset yorumcularının önemli bir bölümü önceden beri Ryan’a bu ciddi ve dürüst muhafazakar rolünü oynatmaya karar verdi bir kere. Aksine istediğiniz kadar delil sunun, o rolü başkasına vermeye niyetli değiller. İşte Romney’in hedeflediği seçmenler tam da bu noktada: oy verenlerin büyük bir bölümü değil tabii; birkaç yüz editör, muhabir, programcı ve çokbilmiş. Romney, Ryan’ın o dürüst politikacı olmak konusundaki haksız ününün tüm cumhuriyetçi adayların imajı için işleyeceğini ümit ediyor.
Medyaya bir hatırlatmada bulunayım: Artık sadece bu kampanyayı haberleştiren insanlar değilsiniz, onun bir parçası oldunuz. Mitt Romney ülkenin sorunları üzerine bir tartışma peşinde değil; tam tersine, enayiliğiniz ve kibriniz sayesinde bu tartışmalara girmekten kurtulmayı umuyor. O tartışmaların en önemlisi de başkan olmaya layık olup olmadığı.
Bakalım amacına ulaşabilecek mi?
Arka plan: PAUL RYAN
Paul Ryan aday listesini birleştiriyor
Cumhuriyetçilerin muhtemel başkan adayı Mitt Romney, 11 Ağustos günü yaptığı açıklamayla, Wisconsin Temsilcisi Paul Ryan’ı başkan yardımcısı adayı ilan etti. Kasım ayında gerçekleşecek seçimler yaklaştıkça yoğunlaşan siyaset gündemi dahilinde bu seçim, Cumhuriyetçiler tarafından cesur ve kampanyayı güçlendirici bir karar olarak yorumlanırken Demokratlar ise Romney’in böylece kendi kendisine zarar verip, Obama’nın elini güçlendirdiğini düşünüyorlar. Temsilciler Meclisi’ndeki en etkili Cumhuriyetçiler2den biri olarak kabul edilen Ryan, 42 yaşında ve 14 yıllık meclis tecrübesi var. Devlet harcamalarında kesintiye gidilip ekonomik teşvikin azaltılmasını savunan Çay Partisi grubu da Ryan’i beğeniyor. 2010 yılından beri Meclis Bütçe Komisyonu’nun başkanlığını yürüten Ryan, federal hükümetin büyük oranda küçülmesi gerektiğini önermişti. Önde gelen Cum-huriyetçi yorumculardan birçoğu Romney’in kararını destekliyorlar. Başkan George W. Bush’un eski danışmanı Karl Rove, Fox News internet sitesinde yayımlanan makalesinde Ryan için ‘Ulusa iyimserlik ve güven veren, Cumhuriyetçi partiye ise zafer vadeden adaylar listesine yıldız transfer’ yorumunu yaptı.
Obama kampanyasının danışmanları ise Ryan’ı popüler olmayan görüşlerin arkasında duran bir ideolog olarak tanımladılar. Kısa süre önce seçim kampanyası kapsamında Iowa’da bir konuşma yapan Obama ise Ryan için:”Vali Romney’in vizyonunu açık şekilde ifade edecek bir sözcü” dedi ve ekledi: “Sorun şu ki, o vizyon Amerika için yanlış.”
Bazı yorumcular ise Ryan’ın adaylık pozisyonun epeydir bekleyen kimi tartışmaları raftan indireceği görüşünde. Financial Times dergisine bir makale yazan Slate Group Başkanı Jacob Weisberg: “Tahsisat harcamaları konusunda ülkenin ihtiyaç duyduğu tartışmayı gündem getirecektir” dedi.