Sevgili dostlar, başlarken soruyorum; 1- Cumhuriyet, 5000 kişinin kurulan YERLEŞİK DÜZEN sayesinde, ülkenin varlıklarını, “diğer taraf” olarak gördükleri milyonların hakkını gasp ederek, silah zoruyla kendilerine yıllardır aktarmaları mıdır?
2- Cumhuriyet, halk ve ülke çıkarını İÇ-DIŞ YERLEŞİK unsurlara karşı savunan Devlet adamlarının yıpratılması, ötekileştirilmesi hatta asılması mıdır?
3- Cumhuriyet, halkı için çalışanların, “Demokrasi sandık değildir” sanal algılaması içinde, sokak isyanları ile düşürülme denemesi midir?
4- Cumhuriyet, kurulan faiz düzeni ile ülkenin kanının emilmesi ve bunun YERLEŞİK MEDYA düzeni ile sürekli korunması mıdır?
5- Cumhuriyet, Gazi Mustafa Kemal arkasına sığınanların, ismini kullananların dişğerlerini ezmesi midir?
6- Cumhuriyet, “Atatürkçülük” tabelasını kullananların, halka bıraktığı bankayı dahi “YERLEŞİK DÜZEN ve unsurlarını” semirtmek için kullanmaları mıdır?
7- Cumhuriyet, YERLEŞİK İÇ-DIŞ UNSURLARI korumak için ele geçirilen siyasi yapıların, “ulusalcı-solcu-halkçı” maskesiyle, HALK için çarpışanlara “küresel oyunların taşeronluğunda” saldırması mıdır?
Sevgili dostlar, daha yüzlerce madde yazarım ama burada duracağım...
Yukarıdaki maddelere sinmiş mantığı ve manzarayı uzun yıllar yaşadık, GEZİ olaylarında “zirvesini” gördük, uzantılarını ve uzatmalarını da hâlâ yaşıyoruz... Cumhuriyet’i “İran olmamak, X olmamak, Z’yi asla Kabul etmemek” olarak algılayanlar-algılatanlar veya kısacası yıllarca bu “motto” ile ortaya çıkan-tezahür eden “o zihniyet”, yıllarca bu ülkeyi “baskı” altında tuttu ve “bir şey olmamak uğrunda” ne “olabileceğimizin de” önünü keserken, ülkenin varlıklarını kurduğu YERLEŞİK DÜZEN’e sömürttü... Kendi ortaya koyduğu “sanal korku dağları” ile “Olmama yolunda” kendi vatandaşını “bölücü-gerici-mürteci” ilan eden de hep aynı kafaydı! Türkiye “İran olmayacaktı, X olmayacaktı, Z’ye dönüşmeyecekti...
Bu “sanal korku dağları” üzerinden türetilen tezleri savunanlar “olmamaktan-bölünmemekten” başka bir şey görmedikleri ve sorgulamadıkları için örneğin şu soruyu asla sormadılar: Türkiye neden IMF, Dünya Bankası ve içerideki-dışarıdaki 5000 kişiye yılda 70 milyar doların üstünde faiz ödüyor? Veya Türk ekonomisinin kaymağını kimler yiyor, kimler içiyor? Bu sorular hiç sorulmadı, tek dert vardı; İRAN OLMAMAK! X olmamak, Z’yi Kabul etmemek! YA NE OLMAK! YOKSA ESAS AMAÇ Türkiye’yi korkutarak “KENDİ YOLUNU” bulmasını mı engellemekti!
Sevgili dostlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin “Cumhuriyet-Ulus Devlet-Üniter yapı” gibi vurgularını sadece “olmamaktan” ibaret görenler, ürettikleri SANAL tehdit algılamaları ve içeride bu düzenin devamını isteyen “iç-dış yerleşik düzene” bilerek veya bilmeyerek alet olmaları sonucu bu ülkede “Cumhuriyetimizin” kimsesizlerin kimsesi-hepimizin her şeyi olmasına, DEVLETİN vatandaşına refah üretmesine asla izin vermediler! Bu ülkeyi 1946’dan 2006’ya kadar “seçkinler çekti-çekiştirdi”, ülke “iç-dış yerleşiklerin” elinde oyuncak oldu! Sonuç olarak karşımıza; vatandaşına 2500 doları geçmeyen bir gelir üretirken, 5000 kişiye 60 yıla yakın bir sürede 2,5 trilyon dolarını kaptıran bir ülke ortaya çıktı ! Dedikleri oldu; OLMADIK, OLAMADIK!
Sonuç: Türkiye Cumhuriyeti, 2003 yılından sonra özellikle 2008 dönemeci ile HALKIN CUMHURİYETİ yani CUMHUR’un DEVLET’i olma yoluna tam olarak girdi! Daha değişik ifadesiyle; Halkın seçtiklerinin yönettiği bir DEVLET tezahür etmeye başladı... Cumhuriyet kavramını “kendi çıkarlarını korumak” olarak gören ve bunu süsleyip halka farklı sunanların oyunları bozuldu ve bozulmaya devam ediyor... Bu mantığı ve gerçeği her Türk vatandaşı sorgulamalı ve detaylarıyla özünü idrak etmeli! Yaşasın tam BAĞIMSIZ, güçlü, büyük, CİHANŞÜMUL TÜRKİYE...
Son söz: CUMHURİYET “eser vermektir”! İşte MARMARAY! Türkiye Cumhuriyetimize hayırlı olsun...