Muhalefet, Mayıs ayındaki seçimlerde hem yasama hem yürütmede ağır bir yenilgi aldı.
CHP malum, kurultay tartışmalarıyla ve iç çekişmelerle meşgul.
Bol keseden dağıtmayı vadettiği makam mevkilere rağmen, ortaklarını bin pişman etti ve 'iyi ki kazanmamışız' dedirtti.
CHP'den aldıkları milletvekillikleriyle mutlu ama siyasi gelecekleri meçhul partiler bir yana, Millet İttifakı'nın ikinci büyük ortağı İP, MHP'nin çağrısıyla yeniden gündemde.
Kabul etmek gerekir ki MHP sayısal gücünün çok fevkinde bir siyasi etkiye sahip. Hem Cumhur İttifakı'nda, dolayısıyla yürütmede ve yasamada, hem de muhalefet üzerinde!
MHP'nin, 'Çağırdık dönmediniz yuvaya, yerel iktidarda komşu olalım ülke hayrına!' çağrısı gündeme oturdu ve İP'i hareketlendirdi.
MHP bu çağrıyla öncelikli olarak kendi tabanına büyük bir moral aşıladı. Bir dönem beraber oldukları arkadaşlarına parti açıktan işbirliği çağrısı yaparak ayrılığın sorumluluğunu İP'in üzerine atmış oldu. MHP tabanı, 'partimiz üzerine düşeni yaptı' diyerek rahatlayacaktır.
İkinci olarak İP tabanındaki milliyetçi muhafazakâr taban MHP'nin bu çağrısıyla kendilerine zeytin dalı uzatıldığı için yönetimden beklenti içine girecek ve olumlu sonuç alınamazsa partilerine olan güven zedelenecektir!
Bu çağrının İP Eskişehir milletvekilinin, 'AK Parti ve MHP ile birlikte hareket edelim' açıklamasından sonra gelmiş olması zamanlama itibariyle de anlamlıdır.
Ancak MHP'nin 'yuvaya dön' çağrısı sık sık tekrarlandığı için bu çağrıyı farklı kılan dil daha da anlamlıdır.
Çünkü eskiden yuvaya dön çağrısı yapılırken şimdi komşuluk çağrısı yapılmaktadır. Yani tamam siz müstakil bir partisiniz ama seçmen kitlemiz farklı değil, ülke hayrına iki ayrı parti olarak yerelde işbirliği yapabiliriz demektedir. Bu çağrı dolaylı olarak Cumhur İttifakı'yla işbirliği çağrısı anlamına da gelmektedir.
Doğrusu MHP etkin bir hamle yapmıştır!
Bu hamle ister istemez İP'i cevap vermeye zorlamıştır.
İP henüz kurumsallaşmamış ve kimlik sorunu yaşayan bir partidir. Parti içinde farklı eğilimlere sahip gruplar vardır.
AK Parti ve MHP ile birlikte olmayı tercih edenler bulunduğu gibi ittifaksız hareket etmeyi yeğleyenlerin de bulunduğu bir parti İP.
Bununla birlikte İP'ten gelen açıklamaların dozajı hiç de ayarlanmış görünmüyor.
Mesela Çanakkale milletvekilinin, 'Kirada oturduğu evi satmak istiyor!' cevabı ilginçtir!
Aynı şekilde İP Genel Başkan Yardımcısı Tolga Akalın'ın, 'Devlet bey üçüncü bir yol çağrısı yapıyorsa, yani milliyetçiler ligi kurmak istiyorsa zaten biz buradayız. Yok, eğer bir siyasal İslamcının önderliğinde Türk milliyetçiliğini peşkeş çekiyorsa zaten o gereğini yapıyordur bize ihtiyacı yoktur.' açıklaması da deneyimli ve olgun bir siyasetçiden sadır olacak bir açıklama değildir.
Hele de Batı'nın İslam âlemindeki dindar siyasetçileri karalamaya yönelik Siyasal İslam terimini kullanması, şahsın eğilimini kültürünü ve kalibresini göstermesi açısından da anlamlıdır.
Açıklamalarında siyasi esnekliği koruyan daha diplomatik dil kullanabilen İP Sözcüsü Kürşat Zorlu'nun açıklamasından da MHP çağrısının yuvaya dön çağrısı şeklinde algılandığı anlaşılıyor.
Zorlu, İP'de buluşmayı öne çıkarıyor ve '26 Ağustos ruhuyla rotamız net, pusulamız millet.' cümlesiyle cevap veriyor.
Yuvanın MHP değil kendi partileri olduğuna vurgu yapılıyor!
Oysa MHP'nin çağrısı benim anladığım kadarıyla artık yuvaya dönmeyi değil eşit iki parti olarak işbirliğini teklif ediyor!
Tabii siyaset dünyası şimdiden 26 Ağustos'ta Meral hanımın yapacağı açıklamaya kilitlendi.
Ancak hangi Meral Akşener konuşacak doğrusu orasını kestirmek kolay değil!
Partisini büyütmek, iktidara hazırlamak ve yeni seçmen kazanmak için makul ve mantıklı bir yol izleyen genel başkan olarak mı konuşacak; yoksa 3 Mart'ta masadan kalktığında ve 24 Haziran'da genel kurulda yaptığı gibi, sert, acımasız, itici, hamasi ve duygusal yönü ağır basan Meral hanım mı konuşacak orasını bekleyip göreceğiz.
14 ve 28 Mayıs seçimlerinde Millet İttifakı'nın aldığı yenilginin sorumluluğunu da taşıyan Meral Hanım, eğer genel kurulda yaptığı gibi meydan okuyan, tehdit eden, siyasi dayanışmaya kapıyı kapatan bir dil kullanırsa İP'in kaybetmeye mahkûm bir parti olduğunu görmek sürpriz olmayacaktır!
Yok, kendisine uzatılan zeytin dalını reddetmez, partisinin çıkarını korumak için MHP ile dolayısıyla Cumhur İttifakı ile işbirliğini de reddetmezse hem partisi, hem Cumhur İttifakı hem de ülke kârlı çıkacaktır.
Partisi kârlı çıkacaktır, çünkü cumhur ittifakıyla işbirliğini kabul ettiği gün üzerinde yapışık duran FETÖ töhmetinden kurtulacaktır!
Partisi kârlı çıkacaktır çünkü Cumhur İttifakı yerel yönetimlerde daha güçlüdür.
30 büyük şehir belediyesinden 16'sı (15 AK Parti, 1 MHP); 51 il belediyesinden 35'i (25 AK Parti, 10 MHP); 922 ilçe belediyesinden 692'si (559 AK Parti, 133 MHP); 387 belde belediyelerinden 310'u (222 AK Parti, 88 MHP) Cumhur İttifakı'ndadır.
2591 büyük şehir belediye meclisi üyelerinden 1.616'sı (1.379 AK Parti, 237 MHP); 1.251 il genel meclisi üyesinden 968'i (780 AK Parti, 188 MHP); 20.598 belediye meclisi üyelerinden 13.357'si (10539 AK Parti, 2818 MHP) Cumhur İttifakı'ndadır.
İP'in büyük şehir ve il belediyesi yoktur, 18 ilçe 2 belde belediye başkanlığı vardır. Büyük şehirde 144; il genel meclisinde 23; belediye meclislerinde ise 1114 üyesi vardır.
Cumhur İttifakıyla işbirliğinden şüphesiz İP kârlı çıkacaktır.
Cumhur İttifakı da kârlı çıkacaktır çünkü kazanacağı belediye başkanlıkları ve üye sayıları artacaktır.
Ülke de kârlı çıkacaktır çünkü İP Millet İttifakı'yla dolaylı da olsa terör örgütünün siyasi uzantısıyla aynı hedefe kilitlenmiş ve milliyetçi/ulusal kesimi düş kırıklığına uğratmış; dış politikada yapılan açıklamalarla Türkiye düşmanlarını sevindirecek sözler etmiştir.
MHP dolayısıyla Cumhur İttifakı'yla işbirliği bu bağlamda ülkenin de hayrına olacaktır.
Elbette ki karar İP'in ve Meral hanımındır bekleyip göreceğiz.
Öte yandan MHP'nin İP'e uzattığı zeytin dalının benzerini AK Parti'nin DEVA, GP, SP, DP ve diğer partilere de uzatması hem onların hem de ülkenin hayrına olacaktır.
Bu partilerin tabanlarıyla Cumhur İttifakı partilerinin tabanları arasında çok fazla fark yoktur. Aslında bu partilerin ittifak zemini normalde Cumhur İttifakı'dır. Ama bilinen/bilinmeyen sebeplerle muhalefet ittifakı içinde yer almışlardır.
Oylarının azlığına çokluğuna bakılmadan onları da Cumhur İttifakı'na davet etmek bana göre ülke yararına olacaktır.
Unutmayalım 2019 İstanbul seçiminde SP aday çıkarmasaydı AK Parti adayı rahatlıkla seçimi kazanıyordu!
Bence samimi olarak çağrı yapılmalı katılırlarsa ne âlâ, katılmazlarsa davet eden taraf sorumluluktan kurtulur!
Siyasi ihtirasları bir kenara bırakıp ülke ve millet hayrına kararlar alma zamanıdır!