Ne dediğim herhalde tam anlaşılmamış; en iyisi en baştan bir daha anlatayım...
Kimse Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanı olamaz, ya da olmamalı demiyor; kendi hesabıma, ben, en baştan beri, Tayyip Erdoğan’ın —istediği taktirde— Çankaya’ya çıkacağını, bunu fazlasıyla hak ettiğini yazıp söylüyorum...
Bunu şimdi yazıp söylemeye başlamış da değilim. 2007 cumhurbaşkanlığı seçim sürecinin en başından itibaren de aynı görüşteydim; o dönem başbakanlıkta devam etmeye karar verdiği anlaşılınca çok şaşırdığıma okurlarım tanıktır...
Ancak, tıpkı 2007’de olduğu gibi bu defa da, Tayyip Erdoğan, ölçüp biçtikten sonra, yola başbakan olarak devama da karar verebilir. O durumda Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığında devamı söz konusu olabilir.
‘Takas’ fikri bana ait olmadığı gibi gönlüme hoş gelen bir formül de değil... Her yazdığımı, her söylediğimi hatırlayamam, ama galiba Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bakanlık, başbakanlık, tekrar bakanlık ve yedi yıl süreyle cumhurbaşkanlığından sonra yeniden günlük siyasete dönmesini içime tam sindiremediğim yazılarıma ve yorumlarıma da yansımış olmalı...
Söylemeye çalıştığım şeyler çok basit: Cumhurbaşkanlığı yarışı Ak Parti içinden isimlerin birbirine karşı yarışı olmayacak; Tayyip Erdoğan parti içinde başlayan istişareler ve Cumhurbaşkanı Gül ile konuyu görüşmesi sonrasında ‘’Bu defa adayımız Tayyip Erdoğan’’ kararına varıldığında Ak Parti açısından adaylık sorunu çözülmüş olacaktır.
Zaten konuya ilişkin son yazımda, bu akıl yürütmenin sonucu olarak, şu görüşümü kayda geçirmiştim: ‘’Bu sebeple, ‘Adayımız Tayyip Erdoğan’ denildiğinde de, bunu, çoktan hak etmiş bir lidere vefa olarak değil, ‘ortak akıl’ tarafından üretilmiş, sadece kişiler ve parti bakımından değil ülke açısından da öylesi hayırlı olduğu için alınmış bir karar olarak görmeliyiz...’’
İkinci söylemeye çalıştığım şey de şu: Ak Parti’nin Tayyip Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkması sonrasında nasıl bir yol tutacağı, cumhurbaşkanının kim olacağı kadar —hatta ondan daha fazla— önemli... Ülke için olduğu kadar Tayyip Erdoğan için de önemli... O noktada bir yanlış karar, bir yıl içerisinde yapılacak genel seçimlerde sandıktan çıkan sonucu olumsuz etkileyebilir ve cumhurbaşkanı da o sonuçtan etkilenebilir...
‘Takas’ projesini dillendirenler, öyle sanıyorum ki, bu endişeden hareket ediyorlar...
Aynı endişeyi Tayyip Erdoğan duymuyor mu? Muhtemelen o da böyle bir kaygıya sahiptir ve kaygının giderilmesi konusunu ciddi ciddi düşünüyordur. Ancak, sonunda varacağı formül, endişeyle ‘takas’ projesini gündeme taşıyanlardan farklı olabilir...
Kanaatimi merak edenler varsa onu da kaydedeyim: Cumhurbaşkanı adaylığını düşünüyorsa, Tayyip Erdoğan’ın kendinden sonrasıyla ilgili gönlünden geçenin ‘takas’ formülü olduğunu sanmıyorum.
Bunlarda anlaşılmayacak ne var?
Olacaklar rahat ve huzur içerisinde geçecek bir seçimin altyapısını da hazırlayacak bir sühuletle gerçekleşebileceğine göre, bunu, tarafları rencide etmeden hayata geçirmeyi tavsiye etmemde herhalde bir mahzur olmasa gerek...
Yine anlaşılmamışsa, bir kere daha anlatabilirim.