Cumhurbaşkanı Gül daha önce pek çok kez olduğu gibi bu kez de soruna müdahale etti ve Twitter’dan Twitter’in engellenmesini eleştirdi. Gül, “sosyal medya platformlarının tamamen kapatılması tasvip edilemez” dedi. İletişim teknolojilerinin bugün ulaştığı noktada Twitter gibi bütün dünyada kullanılan platformlara erişimin topyekün engellenmesinin teknik olarak zaten mümkün olmadığını söyledi. Bu uygulamanın sürmeyeceğini umduğunu belirtti.
Ben de öyle olacağını ve yasağın bir an önce kalkacağını umuyorum. Çünkü gerçekten de bu işe yaramayan bir yasak ya da engelleme. Pek çok bakan, milletvekili, belediye başkanı ve tabii ki Cumhurbaşkanı Gül yasağı şimdiden ihlal etti. İlk bir kaç saatlik şaşkınlığından sonra hepimiz bir yolunu bulup Twitter’a girdik, Twitter’daki eleştiri trafiği hiç olmadığı kadar da arttı.
***
Böylesi bir yasaklama sadece Türkiye’de değil dünyada da yankı buldu. Dünyada ifade özgürlüğüne değer veren hemen her kurumdan tepki geldi. Yakın zamanda yapılan diğer düzenlemeler hatırlatıldı, hapisteki gazetecilerin sayısı ve Türkiye’deki sansür okuyucularla, izleyicilerle paylaşıldı. Ama asıl darbeyi Türkiye’nin imajı yedi.
Türkiye ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda Çin, Kuzey Kore ve Mısır’la birlikte anılmaya başlandı. Bundan sonra Arap dünyasına model olmamız, bize duyulan saygı ve sempati düzeyini bir kez daha yakalamamız çok zor. Yakında Freedom House, Reporter Without Borders gibi örgütlerin raporlarında da yer alırız.
İmajı bir ölçüde telafi edebilecek olan Cumhurbaşkanı’nın sağduyu açıklamalarına kulak vermek, Twitter üstüne konan yasağı (veya engellemeyi) bir an önce kaldırmak, en azından savunmamaktır. Bundan sonra sözü Fehmi Koru’ya, onun 8 Şubat Cumartesi günü yazdığı “İnternet’e sansür mü?” başlıklı yazıya bırakıyorum. Belki bir kez daha vurgulanması işe yarar, birileri hatırlar ve dikkate alır diye.
***
“Bugünün teknolojisi sayesinde internete sansür işlemiyor... Sakıncalı yayın yapan siteleri ülkenizdeki servis sağlayıcılar aracılığıyla yasaklasanız veya sayfaya erişimi kısıtlasanız, aynı yayın vakit kaybetmeden dünyanın başka bir yerindeki servis sağlayıcısı aracılığıyla yine okura ulaşıyor. O sayfaya erişimi engelleyebilirsiniz, ama eş-zamanlı bin yerden pıtrak verirse ne yapacaksınız? Binini de önleseniz, milyon yerden baş çıkarırsa?
Sırf internette sansürü geçersiz kılmaya adanmış uluslararası örgütler, engellenmeye çalışılan yayınları yaymak için alesta bekliyor. Engellemeye çalışmak, girişimi engellenmek istenene ilgiyi büyütmekten başka bir işe yaramaz.
“Yarar” diyen yalan söylüyor. Bugün doğar doğmaz teknolojiyle tanışıyor insanlar ve 10-12 yaşlarına varan çocuklar bile, zaman içerisinde edindikleri bilgi ve deneyimle, yasaklar ve engellerin etrafından nasıl dolanılacağını kısa sürede keşfedebiliyor...
İnternete sansür uygulayabileceğini sanmak boş bir hayaldir. Hükümet en azından şunu düşünmeli: Çıkarmak için gayret ettiği yasaya şimdiden tepki verenler de internete engel konulamayacağını, konulsa da aşılacağını biliyorlar; üzerinde bu kadar durmalarının sebebi ne olabilir o halde?
Türkiye’yi ve Ak Parti hükümetini yanlış bir lige itmek dışında? En başta söylediğimi tekrarlayayım: Hükümetin şu sıralarda en az ihtiyacı olan ‘internet sansürcüsü’ damgası yemektir...”